Olabildiğince yapısal bir tıkanıklığa doğru sürüklenen bu şehirde insanların nefes alacağı mekanlar hayata geçirilmeli artık.
Cazibe merkezleri demek; büyük alış veriş merkezleri anlamı taşımamalı…
Cazibe merkezlerini AVM’lerle donatılmış bir şehir olarak algılayan o kadar çok kişi var ki…
Oysa; çekim merkezlerinin oluşumunda sosyolojik, kültürel ve sanatsal temalar ön planda olmalı…
Gezi ve eğlence aktiviteleri ile donatılmalı.
Bu özellikleri kapsayan hangi çekim merkezi var Antalya’da?
Yanıt vermek zor.
Çünkü böyle bir yaşam alanı yok.
Evet… Cazibe merkezleri demek; AVM’ler ile donatılmış bir kent bütünlüğü anlamına gelmemeli…
Cazibe merkezleri; yaşam merkezleri demek…
Doğal doku ile barışık sosyal projeler demek…
Tarihi dokunun kente sinerji katması demek…
Cazibe merkezleri yaratılamamış bir Antalya; turizmde uzun soluklu büyük hedefleri yakalayabilir mi?
Bu soruya evet demek mümkün değil…
Öyleki; cazibe merkezleri yaratılamamış bir Antalya gerçeği ile karşı karşıyayız… Tarihi dokusunu yeterince “tanıtamamış” ve turisti kent merkezine çekememiş bir Antalya’yı yaşıyoruz.
Antalya’yı bir bütün olarak değerlendirmek gerek.
Sadece kent merkezini “bilindiği” bir kaç cadde ile sınırlandırmamak gerek.
Antalya; artık ilçeleriyle değerlendirilmesi gereken bir yaşam merkezi olmalı.
Tüm bunların yanında; asıl önemli olan ayrıntıyı gözden kaçırmamak gerek. İnsanlar gezerken eğlenebileceği, dinlenebileceği ve ihtiyaçlarını karşılayabileceği mekanları tercih ediyor…
Çekim merkezlerini yaratamadığımız sürece turizmde ve kentsel değişimde yerimizde saymaya devam ederiz…
Sanıyorum en çok odaklanmamız gereken temel ayrıntı bu…
Bu yazı toplam 677 defa okunmuştur.