Yaşadığımız şehre, ilçeye, beldeye, mahalleye; ne kadar sorumluyuz? Ve ne kadar katkı koyuyoruz? Hangi şehirden, hangi yerleşim biriminden gelirsek gelelim; kent kültürünün gelişimi, değişimi ve değerlerin korunması adına ne verdik? Antalya’da özellikle son 3540 yılına damgasını vuran bir gelişme var ki; aslında buna “gelişme” demek de yanlış… Hızla bir göç dalgası ile karşı karşıya kalan Antalya’nın en büyük dezavantajı bana göre alt yapı yetersizliği ile birlikte bu göçün uzantısındaki sosyo-kültürel değişim…
Bu güzel şehirde yaşarken, bazı memnuniyetsizliklere de tanıklık ediyorum. Öyleki; bu şehrin iklimi, doğası, güneşi, tarihi ve denizi bile “yetersiz” kalıyor bu memnuniyetsizliği gidermeye…
Yıllardır bu şehirde yaşamış, bu şehirde kazanmış ve çevre edinmiş insanların zaman zaman serzenişlerine tanıklık ediyorum… Sıcak ve nemli ikliminden tutun da, komşuluk ilişkilerine kadar, trafiğinden gürültü kirliliğine kadar bazı konularda vatandaşların şikayetleri var. En çok şikayetçi olunan nokta ise aşırı sıcağı…
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün… Bu şehirde kazanıp, bu şehirde çevre edinen, bu şehirde yaşayan bazı insanların “memnuniyetsizliğini” anlamakta güçlük çekiyorum. Elbette insanların doğdukları yere olan özlemini anlayabiliyorum. Bu özlem çok farklı bir şey… Zaman zaman insanı hüzünlendiren, farklı duygulara kaptıran bu özlem başka bir şey. Bu özlemi anlayabiliyorum. Anlayamadığım; yaşadığı yeri sürekli eleştirmek, insanları eleştirmek…
İşte burada durup düşünmek gerek. 25-30 yıl burada yaşamış insanların memnuniyetsizliğini anlamak zor… Bu şehrin daha da güzelleşmesi adına katkı koymayan bir anlayışın uzantısındaki memnuniyetsizliği bu şehre ve insanlara karşı bir haksızlık olarak görüyorum.
Antalya; kozmopolit bir şehir…
Bu bir gerçek…
Bu yapısıyla güzel aslında…
Evet bugün birçok sorunları var…
Çevre tahribatı var. Çarpık yapılaşması, ulaşım sıkıntısı, görüntü kirliliği var. Hızla betonlaşma gibi çok tehlikeli bir “rahatsızlığı” var… Ancak… Bu şehir milyonlarca insanın her yıl büyük bir özlemle akın ettiği bir Dünya şehri… Eşsiz plajları, denizi, güneşi, kumsalı, iklimi ve doğasıyla kıskandıracak güzellikleri barındıran bir şehir…
Sıcağından, insanlarından, neminden, gürültüsünden komşuluk ilişkilerinden şikayet etmek yerine bu şehrin güzelleşmesi adına bu şikayet eden insanların ne gibi katkı koyduğu sorgulanmalı…
Eleştirmek kolay…
Eleştirirken özeleştiri de yapmak lazım. Kent kültürü adına bu kente ne kadar katkı konuluyor?
Eleştirenler ne kadar yanlışlardan uzak? Kent kültürünü oluşturmak, sorunların çözümüne kent bireyi olarak katkı koymak, sürekli eleştirmek yerine daha yaşanabilir bir ortam için katkı sunmak çok önemli. Etrafa çöp atmamak bile çevre temizliği için ilk adım…
Bu yazı toplam 392 defa okunmuştur.