Bugün 12 Mayıs 2025 Pazartesi
  • Antalya24 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    4006.859
    %-3.38
  • Dolar
    38.7597
    %-0.04
  • Euro
    43.0574
    %-1.88

Eşref Ural / Journal - Konuk Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Eşref Ural / Journal - Konuk Yazar

KILIÇDAROĞLU’NUN ÜÇ DÖNEMİ

12 Mayıs 2025 Pazartesi 10:22

Bu yazımızda CHP’ye tam on üç sene liderlik yapmış bir siyasi aktörü, Kemal Kılıçdaroğlu’nu, üç farklı döneme ayırmak suretiyle analiz etmeye çalışacağız.

A-) Birinci Dönem (2010-2015 arası)

Hiç tereddütsüz bu zaman dilimine “acemilik dönemi” diyebiliriz. Hiç kimsenin beklemediği bir zamanda genel başkan olma durumu ile karşı karşıya kaldı. Çünkü mevcut genel başkan Deniz Baykal partide en güçlü dönemini yaşıyordu, görünürde muhtemel bir rakibi bile yoktu, yani tek rakibi bizzat kendisiydi. Ve Deniz Bey büyük bir başarı örneği göstererek, Deniz Baykal’ı indirmeyi başardı! O hengamede doğal olarak yeni bir genel başkan aranıyordu ve epey bir zamandır grup başkanvekilliği yapmış bir isim olarak Kemal Kılıçdaroğlu öne çıkartıldı. Bunu hem Önder Sav, hem de Deniz Baykal istiyordu, çünkü Kemal Bey’i çok kolay kontrol edebileceklerini sanıyorlardı. Ama süreç pek de böyle ilerlemedi, Kılıçdaroğlu evvela Önder Sav’ı, birkaç yıl içinde de Deniz Baykal’ı “etkisiz hale” getirmeyi başaracaktı.

Kendisini parti tabanına ve parti seçmenine kabul ettirmek için çok yoğun bir çaba sergiledi ilk zamanlar. Üslubu da oldukça sertti rakibine karşı. Erdoğan’a hitaben, “senin dişlerini sökeceğim” diyordu meselâ. Ve elbette CHP tabanından büyük alkış alıyordu.

 

2012 yılından itibaren başlayan Gülen Cemaati-Ak Parti kavgası, bu süreçte CHP’nin kaderini de etkiledi. Gülen Cemaati, bilhassa 2013 yılından itibaren, CHP genel merkezi ile yakın temasa geçti ve bu yakınlık kısa süre içinde ittifaka dönüştü. Cemaatin televizyonları ve gazeteleri kapılarını ardına kadar CHP sözcülerine açmaya başladılar.  2013 sonlarına doğru Cemaat-CHP ittifakı epey güçlenmiş ve aleniyet kazanmış durumdaydı. Bu yıl içinde pek çok CHP kurmayı, belediye başkanı ve parti yetkilisi, hiç çekinmeden Pensilvanya turları düzenliyor, televizyonlarda açık açık Fethullah Gülen’e övgüler düzüyorlardı. 2014 Mart ayında yapılan yerel seçimlerde CHP’nin belediye başkanı ve meclis üyelerine bizzat müdahil oldular, listelere bazı elemanlarını yazdırdılar. Ve bu süreç CHP gibi bir partiyi, Ekmelettin İhsanoğlu gibi bir İslamcıyı cumhurbaşkanı adayı yapmaya kadar savurdu. (Yukarıda özetlediğim tablo, benim de şahsen CHP’den kopmama sebep olan süreçlerden birisi oldu).  

Dediğim gibi, bu dönem Kılıçdaroğlu için “acemilik dönemi” idi ve bu şekilde kapanıp gitti.

 

B-) 2015-2019 Arası (İkinci Dönem)

 

Bu ikinci döneme, Kılıçdaroğlu açısından, pekala “kalfalık dönemi” diyebiliriz.

 

15 Temmuz Fetullahcı darbe girişimi her alanda büyük bir travmaya yol açtı. İslamcı bir cemaate devletin en büyük kurumlarını teslim etmiş olmanın bedeli çok ağır oldu. Millet resmen devleti sokaktan toplayıp yerine oturttu. Ve bu travmatik gelişmeler CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu da toparladı. Bünyelerine girmiş olan Gülen Cemaati’ne mensup isimleri uzaklaştırmaya başladılar. Kemal Bey böyle yanlış ittifaklarla değil, sadece siyaset yaparak ve doğrudan toplumu hedef alarak  yürüyebileceğini kavramaya başlamıştı. “Adalet yürüyüşü” aslında bu arayışın bir ürünü idi ve çok başarılıydı, çok ses getirdi. Bununla da yetinmedi, 2019 yerel seçimlerinde doğru kararlar aldı, İyi Parti ile yakınlaştı, Kürt seçmene el uzattı ve böylece, 2019 seçimlerinde İstanbul, Antalya, Ankara gibi büyük şehirleri almayı başardılar.

 

C-) Üçüncü Dönem (2020-2023 Arası)

 

Ve bu dönem Kılıçdaroğlu açısından tam bir “ustalık dönemi”dir.

 

Bu süreçte bütün sosyo-politik ve sosyo-ekonomik göstergeler iktidarın aleyhine işliyordu. CHP kendi seçmeni yanısıra, milliyetçi ve muhafazakar kesimlere de yüzünü dönmüş görünüyor, bu zeminde siyaset yapan partilerle yakınlaşmaktan çekinmiyordu. Nitekim “Altılı Masa” fikriyatı bu şartlarda vücut buldu. Seçim kaybedildiği için şimdilerde herkes Altılı Masa projesini lanetliyor ama, eğer seçim kazanılmış olsaydı, Kemal Kılıçdaroğlu, “milli mutabakatı sağlayarak ülkeyi uçurumdan kurtaran adam” olarak tarihe yazılacaktı. Yani aslında Altılı Masa projesi doğruydu, ama sonu kötü oldu. Kemal Bey’in bu süreçte tek hatası, seçimin kesinlikle kazanılacağına inanmış ve bu nedenle de, kendi adaylığını dayatmış olmasıdır. Oysa o seçimde Mansur Yavaş ya da İmamoğlu aday olsa, seçimi çok büyük ihtimalle ilk turda kazanabileceklerdi ve işte asıl o zaman Kemal Kılıçdaroğlu, “cumhuriyeti kurtaran adam” olarak tarihe geçecekti. Ve fakat lakin… Olmadı, olamadı, olabilemedi.

 

Ve artık bu kadar seçim yenilgisine ne toplumun ne de CHP tabanının tahammülü kalmıştı. Zaferin sahibi çok olur, ama yenilgi öksüzdür, sahipsizdir. Nitekim seçimden altı ay sonra yapılan kurultayda Kemal Bey, bizzat kendi eliyle yazdığı parti delegeleri tarafından indirildi. Hepsi bu kadar.

 

 

 

Bu yazı toplam 182 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim