Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

                Daha temiz bir çevre ve temiz bir hava; sağlıklı bir yaşamın olmazsa olmazları. Daha yaşanabilir bir yaşam alanı aynı zamanda gelecek kuşaklara da aktarmamız gereken bir ortam.

                Bugüne baktığımızda ise temiz bir hava soluyabilmemiz çok daha önemli.

                Antalya ilk başta ılıman bir şehir ve hava kirliliği tehlikesi olmaması gereken bir şehir gibi algılanabilir. Oysa Kış aylarında bu görüntünün hiç de öyle olmadığı gerçeği ile yüz yüze kalırız.

    Öyleki, Kış aylarında olduğumuz bugünlerde  hava kirliliği yine sağlığımızı tehdit etmeye devam ediyor.

                 Antalya’da doğal gazın yaygınlaştırılması için çalışmalar devam ediyor. Konyaaltı’nda ve Muratpaşa’da  büyük oranda bu çalışmalar tamamlandı gibi.  Diğer ilçelerde ise büyük bir eksiklik göze çarpıyor. Kepez’de ise son dönemlerde büyük mesafe alındı.

                İmar planlamasını tamamlayan mahallelerde doğal gaz yapılanması devam ederken, bu sorunu çözümlenememiş mahalleler ise bekliyor maalesef…

                Doğal gazın yaygınlaştırılması Antalya’daki hava kirliliği tehdidini kısmen de olsa önleyebilir. Özellikle Kepez’de ciddi anlamda hava kirliliği sorunu var.

                               Bu aylarda şehrin üstüne deyim yerindeyse çöreklenen kirlilik; 4 ay boyunca gündemden düşmüyor.

                Havamızın iyice kirlendiği bir ortamda bir yandan doğal gaz çalışmalarının tüm kenti kapsayacak şekilde donatılmasını beklerken, diğer taraftan isli havada zehir solumaya devam ediyoruz.

                Bir taraftan şehir trafiğindeki rekor araç sayısı ile birlikte egzoslardan çıkan duman, diğer taraftan bacalardan etrafa yayılan gri duman…

                Bu görüntüleri maalesef son 10 – 15  yıldır fazlasıyla yaşıyoruz.

                Bu noktada çarpık yapılaşmanın da olumsuzlukta önemli bir etken olduğunu söylemek gerekiyor.

                Her zaman dile getirdiğim gibi enerjide alternatifleri arttırmalıyız. Sadece elektrik enerjisi,  kömür ve odun ile ısınma sorununu çözümlemek yetmez.

                Güneş enerjisi kavramını, doğal gazı tüm yönleriyle yaşantımıza sokabilmeliyiz.

                Hava koridorlarının oluşturulamadığı, çarpık yapılaşma uğruna ne gerekiyorsa yapılan Antalya’da (!) maalesef kirlilik tehditi ile yatıp kalkıyoruz.

                Sorunu “görmezden” gelmek ve “Bu aylarda görülmesi normal” türünden yaklaşımlar, değerlendirmeler son derece yanlış.

                Bu görüntülere alışmak zorunda değiliz tabii ki.

                Antalya bunu hak etmiyor.

                Bu şehirde yaşayanlar hiç hak etmiyor…