20 yıl aradan sonra yeniden yazmaya başlıyorum. Bu köşenin adı boşuna Tokmak değil. Burada gördüğümü yazacağım, bildiğimi söyleyeceğim. Ne sağa yaranacağım, ne sola.
Gazetecilik ömrüm boyunca meslektaşlarımın yanında oldum. Ama bugün geldiğimiz noktada, “gazeteci” kisvesi altında öyle fırıldaklar türedi ki, insanın kanı donuyor.
Memurluktan emekli olup köşe yazarı kesilen mi dersiniz, üç kuruşluk menfaat için kalemini satmakla kalmayıp onurunu da pazarlayan mı? Reklam için iş insanlarının kapısında sıraya giren, yağcılıkta sınır tanımayan mı? Hepsi ortalıkta cirit atıyor.
Ben yıllarca Adliye muhabirliği yaptım. Adliye koridorlarında adalet arayanların çığlığını, acısını gördüm. O yüzden bu kan emicilerle aynı havayı solumak bana zul geliyor. Ama susmak da ihanet olur.
Bu köşede kimseyi kayırmadan, kimsenin hatırına bakmadan yazacağım. Çünkü gerçeklerin üstü örtülmez. Tokmak, tam da bunun için var.
Bu yazı toplam 301 defa okunmuştur.