- IMKB
% - Altın
4351.046
%0.03 - Dolar
40.3888
%-0.06 - Euro
46.9297
%-0.15
- GÜNCEL
- SPOR
- SAĞLIK
- POLİTİKA
- EKONOMİ
- YAZARLAR
- EĞİTİM
- KÜLTÜR SANAT
- DÜNYA
- GENEL
- YEREL
- ASAYİŞ
- ÇEVRE
- BİLİM VE TEKNOLOJİ
- 23:23 - Kargocu hayat kurtardı
- 23:00 - 93 yaşındaki adam dehşet saçtı
- 21:01 - Çatıda köşe kapmaca
- 17:33 - Afrika sıcakları başladı
- 16:12 - Belediyeden zeytin seferberliği
- 15:35 - MÜLKİYET HAKKI GASBEDİLİYOR
- 15:20 - 4 günde 4 altın madalya
- 15:12 - Beyaz incir hasadı başladı
- 12:26 - Falezlerde koruma statüsü değiştirildi
- 11:52 - Henüz umudu kesmediler
- 09:50 - Akıntıya kapılarak gözden kayboldu
- 23:09 - Park ve bahçelere estetik dokunuş
- 23:02 - 779 şahıs yakalandı
- 22:46 - 1.8 milyon liralık ürün ele geçirildi
- 22:18 - Darp edip zorla çalıştırdılar
Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK





Ömür törpüsü…
Gazetecilik mesleği ile ilk tanışmam ortaokul yıllarında oldu… Boş zamanlarımı değerlendirmek ve aile bütçesine katkı sağlamak için yaz tatilinde Hürses Gazetesi’nde çalışmaya başladım. O günkü şartlarda da çalışmak ve aileme katkı koymak zorundaydım.
İlk kez hurufatlarla, metallerle, kurşun harflerle ve mürekkep kokusuyla tanışmam 1977 yılında gerçekleşti.
O yıllarda Hürses Gazetesi’nin sahibi (rahmetli) Ömer Naci Uğural yaz tatillerinde çalışmamdan mutlu oldu ve her yaz tatilinde yeniden beni çağırmaya başladı. Diğer çalışanlara oranla en küçük oluşumdan dolayı bana ‘’Ufacık’’ diye hitap eder ve severdi. Mutlaka işe gelmemi ister bu mesleğin bana mutlaka katkı sağlayacağını söylerdi.
İlk dönemde istemeyerek gittiğim bu meslek daha sonrasında alışkanlığa ve sonrasında ise bir tutkuya dönüştü.
O zamanlar siyah – beyaz tipo teknikle basılan 8 sayfalık gazetenin nasıl büyük bir emek, zorluk ve özveriyle çıkarılışına tanıklık ettim.
En mutlu olduğum an; ilk haftalığımı aldığım gündü ve o gün hiç unutmam cumartesi günü çalıştığım diğer arkadaşlarımla birlikte dondurma yemiştim. Bir diğer cumartesi günü de ilk kez Antalya usulü piyaz yemiştim ve büyük keyif almıştım.
Gazeteciliğin ne denli zor, stresli ve deyim yerindeyse ‘’Ömür törpüsü’’ bir meslek olduğunu birebir görmem ise çok uzun sürmedi… 70’li yılların sonlarında elektrikler sık sık kesiliyordu ve zaman kavramı bizler için çok önemli bir olguydu. Metal kumpaslara hurufat dizimi, kurşun metallerle sayfanın şekillenmesi, gazetenin baskıya girmeden önceki evresi ve baskı süreci gerçekten çok yorucu ve zahmetli bir zaman dilimiydi.
Bir cumartesi günü yine bu süreçleri yaşarken tam gazetenin bitmesine az bir süre kala elektrikler kesildi. Yarım saat bile elektrik kesilse; bize faturası ağır oluyordu ve entertip denilen kurşun harflerin dizildiği makinedeki kurşun pota anında soğuyordu. Tekrar ısınması ve yeniden kurşun kalıplar haline dönmesi için en az 1 saatten fazla beklemek gerekiyordu. Ertesi güne de gazetenin mutlaka çıkması gerektiği için mum ışığında elektriklerin gelmesini bekledik. Tüm planlar alt üst olmuştu ve matbaada çalışanlar bir an önce elektriklerin gelmesini bekliyordu. Akşam saat 10.30 gibi elektrikler geldi. Biraz moralsiz ve yılgın bir şekilde elektriklerin gelmesine sevinirken kurşun potanın erimesi için 2 saate yakın bir süre beklememiz gerekiyordu…
Gecenin ilerleyen saatlerinde kurşun pota tekrar ısınabildi ve kalan işleri tamamlamak ve baskıya girmek için hızlandık. Bir taraftan bardaktan boşanırcasına yağmur, bir taraftan soğuk odanın kendine has mürekkep, kağıt ve boya kokusunda sayfaları tam bitirecekken elektrikler bir kez daha kesildi…
Baskı yine yarım kaldı…
Yine endişeli bir bekleyiş ve yine yorgun yüz ifadeleriyle yeniden elektriğin gelmesi için dua etmeye başladık.
2 saatlik bir kesinti sonrasında elektrikler tekrar geldi ve tüm konsantremizi işimize vererek en hızlı biçimde gazetenin basımını gerçekleştirdik…
Gece saat 02.30 civarıydı ve bizler o saatte evlerimize gitmek için elimizi yıkarken bir kesinti daha yaşadık. Ancak bu kez o kesintiye çok fazla üzülmedik; çünkü gazetenin basımı bitmiş ve kırım işlemi tamamlanmıştı… Buruk bir sevinçle geç de olsa evlerimize gidecek olmanın ve uyuyabilmenin hayalini kurduk.
Mum ışığında ellerimizi yıkarken ilk kez bu meslek için kullanılan ‘’Ömür törpüsü’’ deyimini gazetenin sahibi rahmetli Ömer Naci Uğural’dan duydum… Şöyle mırıldandı içinden : ‘’Ah ahh bu meslek tam bir ömür törpüsüdür!.’’ Sonra yarı uykulu bir yüz ifadesiyle bana dönerek; ''Şimdi anladın mı gazeteciliğe neden ömür törpüsü dendiğini?'' dedi.
O günden sonra gazeteciliğin ne denli özge, zorlu, stresli ve bir o kadar da ''değerli'' bir meslek olduğuna bir kez daha tanıklık ettim.
TERÖR BİTER Mİ?Gürsel Kaya
ANTALYASPOR LOCA ALIN VERGİ İNDİRİMİ VARKahraman Köktürk
VERGİ ÖDEMEDEN EV ALMAKRaziye Gök Aktaş
YORGUN TÜRK, YORGUN TÜRKİYEEşref Ural
BİREY OLMAK YA DA OLAMAMAKGazanfer ERYÜKSEL
Bitmeyen sorun…Ömer Yetgin
Güvensizlik Çağında EkonomiMustafa Yıldıran
Trump, Evanjelizm ve Yeni Dünya DüzeniMuharrem Yellice
Kaldırım işgalleri meselesiMustafa Yetgin
Bayram tatilleri; kamu ve özel sektör çalışanı arasındaki derin farklarİSA KAVLAK
CUMHURİYET NEDEN İSTENMEZNuri Sezen
NAZIM’I ABARTISIZ ANMAKYALÇIN DUMAN
MUHASEBECİLERİN HAKLI İSYANIKamil Başkonak
CUMHURHİYET’İMİZİN 100 YILINI KUTLARKEN…Binali Efe
Kemer ve temizlik çalışmalarıAdem Vural
SEÇİMEyüp Koçak
Kesik Minare meselesi…Yusuf Katrağ
BAŞKAN KOTAN, ‘‘BU SPOR TESİSİ ARTIK HALKIN’’
Deniz tutkunları, Setur Marinas Demre’de yelken açıyor
Belözoğlu ve Bakkal’dan MAKÜ tesislerine tam not
Corendon Sport Talks'un konuğu Arda Turan oldu
Muratpaşa’nın sporcularından altın zafer
Antalya’da 1 haftada 57 bin araç denetlendi, 16 bin sürücüye ceza
Aşırı sıcaklar beyin kanaması riskini artırıyor
Prof. Dr. Ürünsak: "Kısırlıkta tedavi kişiye özeldir"
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim