Sabit fikirli insanların gerçekle yüzleşmesini beklemek; hayalcilik olur…
Olaylara ve gelişmelere ön yargıyla bakmak, kendini geliştirememek, öğrendikleriyle yetinmeyi bırakın, kulaktan duyma bilgilerle ve sosyal paylaşım sitelerindeki bilgi kirliliğinde savrulanların söyleyebileceği ve tartışabileceği konular sınırlıdır.
Kendisini geliştirememiş ve yaşamı boyunca okul sıralarında okuyabildiği kitaplarla yetinen, zamanı ve imkanı olmasına rağmen yeni şeyler öğrenmeyi reddeden kişilerin önyargılara sarılması aslında beklenen bir yaklaşımdır.
Diğer taraftan bir konu veya düşünce ekseninde ‘’iddialı’’ olmak ayrı şeydir, sabit fikir ayrı şeydir.
Bunları birbirine karıştırmamak gerek…
Maalesef günümüzde; hatta geçmişten gelen en kötü yanılgılarımız sabit düşünce ve ön yargılar.
Bu yanılgıları en çok siyaseten görüyorum. Öylesine önyargılı bir yaklaşım var ki siyasete ve siyasal gelişmelere anlaşılır değil!
Güncel olaylara bakış tarzı; analiz etme, sorgulama, empati yapma maalesef yok!
Yaşamın diğer alanlarında da bu yanılgılara tanıklık ediyorum.
Sıradan normal bir konuyu tartışırken bile ‘’Benim dediğim doğru, sen yanlış düşünüyorsun’’ mantığı ve yaklaşımı var!
Yaşantım boyunca en tehlikeli gördüğüm olgulardan birisidir ön yargı… Okumuyoruz, öğrenmek istemiyoruz ve duyduklarımıza inanmayı tercih eder hale geldik!
Yaşanan olaylara hep tek taraflı bakmamız doğrulara götürmüyor bizleri.
Böyle olunca siyasetin kutuplaştırıcı rüzgarına kolayca kapılıveriyoruz!
Kutuplaşmaya, ötekileştirmeye en uygun yapı da ön yargılardır…
Maalesef bu açmazı bir türlü aşamadık!
‘’Ben kesinlikle sabit düşünceli değilim, herkese saygım var’’ diyen kişilerin de ön yargılarını kıramadığını gördükçe geleceğe dönük ümitlerim azalıyor.
Herhangi bir konu hakkında düşüncesi ve fikri olmamasına karşın (biliyormuş gibi) konuşmak, değerlendirmelerde bulunan kişileri gördükçe karamsar bir tablo ile karşılaşıyorum.
‘’Benim dediğim doğru’’ mantığıyla kayıtsız şartsız söylediklerini sürekli tekrarlayan ve doğrusunu dile getirdiğinizde; ‘’Alakası yok!’’ diye basmakalıp bir savunma mekanizmasını devreye sokan kişilerin ön yargısı ile doğruları ve güzellikleri bulmak mümkün değil.
Öğrenmek, bilgilenmek, bakış açımızı değiştirmek, empati yapmak, hele hele araştırma yapmak gibi bir özellikleri ön plana çıkaracağımız yerde bildiğinle yetinen ve çok şeyi bildiğini ‘’iddia edenler’’ doğruyu bulamaz.
Sürekli gelişen ve değişen dünyaya ‘’Benim öğrendiğim yeter, benim doğrularım bana yeter’’ demek; yanılgıların en büyüğüdür.
Bu yazı toplam 754 defa okunmuştur.