Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

31 Mart 2024 tarihi yaklaştıkça siyasi tansiyon ve hareketlilik de artıyor…

Anketler, temayüller, ziyaretler, genel merkezde sık sık yapılan görüşmeler ve temaslar adaylık konusunu netleştirmeye yönelik adımlar…

            Yerel seçimlerin her zaman ‘’sürprizlere’’ açık olduğunu tüm aday adaylarının iyi bilmesi gerekiyor.

            Olaya Antalya penceresinden baktığımızda siyasi partilerin ittifakı, uzlaşması kadar partilerin seçmenlerinin tabanda buluşup buluşamayacağı gerçeği önem taşıyor.

            Yerel belediyecilikte hizmeti vatandaşın ayağına götürmek kalıplaşmış bir yaklaşım olsa da işin özü bu olmalı.

            Yerel belediyecilik bu anlayışa göre kurgulanmalı ve şekillenmeli…

            Göstermelik ve yapmacık tebessümlerle, ‘’Hizmeti vatandaşımızla buluşturduk, hizmette rekor kırdık’’ söylemleriyle bu iş olmuyor!

            Vatandaş icraatlara bakıyor…

Bu gerçek; tüm şehirlerimiz için yerel siyasette de daha tutarlı bir yapılanmanın ve planlamanın kaçınılmaz olduğudur.

            Bu gerçeği yok saymak; aynı siyaset ekseninde dönüp durmak ve sorunlara at gözlüğü ile bakmak bana göre büyük bir stratejik hata olur.

            Siyasi popülizm adına Antalya’nın öncelikleri göz ardı edilmemeli.

            Bu noktadan hareketle yerel yöneticilerimizin de yaşanan gelişmelerden kendini soyutlamaması, tüm yönleriyle geleceğe dönük bir hizmet politikasıyla hareket etmesi kaçınılmaz…

            Tüm bu gelişmelerin ışığında Antalya için öncelikler belirlenmeli…

Peki bu kentte yaşayanlar olarak  daha yaşanabilir bir çevre, daha huzurlu bir ortam, daha seviyeli bir arkadaşlık, daha mutlu ve albenisi olan bir Antalya için ne yapıyoruz?

            Çevreye duyarlı bir seçmen olabilme adına, hangi yanlışa “dur” diyebiliyoruz?      

            Zaman zaman kendimize özeleştiri yapmamız gereken anlarda, rotayı bir başkasına çevirdiğimiz olaylar olmuştur hayatta…

Başkalarını eleştirirken, kendi yaptığımız yanlışlara ve eksikliklere hiç göz atıyor muyuz?

Ulaşımını sorguladığımız, görüntü kirliliğini yerden yere vurduğumuz, çarpık yapılaşmasını her fırsatta dile getirdiğimiz bu kentin yönetenlerini; daha tutarlı bir hizmet politikası üretebilmesi için ne yapıyoruz?

            Ya da yapıyoruz?

Bir taraftan tarım alanlarının imara açılmasını şiddetle eleştirirken, bu konuda protestolar yaparken, diğer taraftan da yeni konut alanları yaratma eğilimine destek çıkıyoruz…

…

Bu kentin yönetiminde söz sahibi olan yetkilileri; sorunlar yumağına dönen, her geçen gün biraz daha içinden çıkılmaz boyuta gelen sorunları çözmeleri noktasında teşvik edemiyoruz.

Vatandaş olarak denetim mekanizmasını öne çıkaramıyoruz.

Kentlilik bilinci; sadece sözde kalıyor.

Sözde kalınca; verilen vaadlerin neden gerçekleşmediği sorusuna yanıt bulamıyoruz.

İşte tam da bu noktada 3 ay sonra yapılacak yerel seçimler öncesinde kentin geleceği noktasında kentlilik bilincini çok daha fazla öne çıkarmalıyız.

            Mevcut belediye başkanları ile seçimler öncesinde aday olmayı hedefleyen isimlerin de çok daha somut projelerle seçmenin karşısına çıkması artık kaçınılmaz…