Eyüp Koçak / Muhabir Türk

 Ülkemiz  çok zor bir süreçten geçiyor.  İç ve dış tehlikeleri atlatmak bir kenara dursun, ülkemizin bekasını tehlikeye atan her gün farklı olaylar meydana geliyor.  Ortadoğu'da kanlı harita planlarını başarıyla sürdüren  ABD ve Batı ülkeleri,  ülkemizi iç savaşa atmanın her türlü yolunu deniyor.  Bu süreçte hepimize düşen, ülkemizin birliğine ve beraberliğine yararlı işler yapmak.  Kardeş kavgasından, siyasi parti çekişmelerinden uzak durmak.  15 Temmuz hain darbe girişiminin geri püskürtülmesi, milletin birlik ve beraberliği ile gerçekleşti.  Ortadoğu'dan yükselen tehlike,  ülkemiz için hala aktif bir tehdit unsuru.

Hal böyle iken, toplumumuz hala durumun ciddiyetini kavramamış görünüyor.  Sosyal medyadan takip ediyorum. Hala kutuplaşma, hala birbirini hain ilan etme seansları devam ediyor.  Sağcısı, solcusu, ortası kenarı yokken bu işin,  toplum kendi arasındaki bölünmek için adeta çırpınıyor. Ülkede toplum yaşamı siyasete göre şekillenmeye başladı. Oysa bu durum ülkenin birlik ve beraberliği için oldukça sakıncalı bir durum.

Siyasetçiler, ayrım yapmaksızın kullandıkları dillere dikkat etmeliler.  Yumuşatıcı, toplumu kucaklaştırıcı söz ve davranışlar, toplumu bu gerginlikten kurtaracak en önemli unsurdur.  Toplumdaki bu kutuplaşma sona erdirilmek isteniyorsa, birlik ve beraberlik söylemlerinin ön plana çıkması isteniyorsa,  ilk iş siyasetçiler kendilerine çeki düzen vermeliler.  Aksi takdirde bu durum tüm toplumu olumsuz etkiliyor.

15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl dönümüne yaklaşmak üzereyiz. Allah böyle bir durumla ülkemizi karşı karşıya getirmesin.  Asker içine sızan, emparyal güçlerin değirmenine su taşıyanlar, ülkemizi çok büyük bir kaosun eşiğine getirmek istedi. Allah'a şükür ki bu süreç, milletimizin dik duruşuyla, canını ortaya koymasıyla sonlandırıldı.  Askeri içine sızan teröristler, bu ülkede en büyük zararı Türk Silahlı Kuvvetlerine verdi. Ülkemizin ve milletimizin göz bebeği Türk Silahlı Kuvvetleri, ülkenin kuruluşundan bu yana ağır saldırı içinde.  Bu saldırılar hala da devam etmekte. 15 Temmuz her ne kadar bir askeri darbe girişimi olsa da, bu darbe girişiminin başarısız olmasına, ordu içinde vatanını ve milletini seven askerler katkı sağladı.

Bu yüzden lütfen 15 Temmuz'u anarken, ordumuza da sahip çıkalım. Askerimiz bugün çok zorlu bir mücadele veriyor.  Bir taraftan Suriye'de, bir taraftan terör örgütü PKK'ya karşı canını ortaya koyuyor.  Teröristlere indirilen ağır darbe, vatanını ve milletini seven askerimiz sayesinde gerçekleşiyor.

Bizim bir tane ordumuz var. Tüm dünyanın gözü, bizim ordumuz üzerinde. İstiyorlar ki; etkisiz, pasif bir ordu olsun. Mücadele veremesin.

Emperyalistlerin değirmenine su mu taşıyacağız?

Hayır!

Bugün ve daima, ordumuzun, askerimizin yanında olacağız.

Olmalıyız..

Bu bizim en asil vatandaşlık görevimiz.