Eyüp Koçak / Muhabir Türk

 Gün geçmiyor ki geçimlerini dinden sağlayan din adamlarının madrabazlıkları ortaya çıkmasın. Gökte uçanı, gaipten haber alanı, depremi doğuya yönlendireni, kabir azabından kurtaranı ne ararsanız var! Bu insanlar, öylesine fütursuz,  öylesine insan aklıyla dalga geçiyorlar ki azıcık düşünen insana bile tahammülleri yok. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüne hizmet etmiş bu sözde din adamlarının maskesini Atatürk düşürmüştü. 

Dinin yaratıcı ile yaratılan arasında olduğunu, okuyup anlamadan yapılan ibadetlerin her türlü istismara açık olduğunu anlatmaya çalışmıştı. Öyle ki, Kuran-ı Kerim’in Türkçe tercümesini Elmalılı Hamdi Yazır’a hazırlatmış, dinin okuyarak anlaşılması gerektiğini üstüne basa basa  her fırsata söylemişti. O dönemde İngiliz istihbaratı ile son derece koordineli çalışan sözde din adamlarını astığı için dinsiz ve kâfir ilan edilen Atatürk’ün, ne büyük bir lider olduğu bir kez daha anlaşılıyor. 

Şu son günlerde televizyon ve internetten takip ettiğimiz haberlere bir bakın!
İnşallah maşallahla gencecik kadınları ağına düşüren, Türkiye’ye düşman her türlü lobiyle yakından ilişkileri olan bu kişinin video haberlerini izledikçe bunlara inanan insanlardan tiksiniyorum. Bir insan para uğruna, mal ve kazanç uğruna aklını başkasının kontrolüne verir mi? Bu insanların hiç mi ölüm korkusu yok? 
Öte yandan magazin figürlerini ağına düşüren bir başka cemaatin Amerika temsilcisi ile ilgili yeni bilgiler internette düştü. Eşinin mahrem görüntülerini internete yaydığı iddia edilen popçunun, Amerika’daki bir tarikat ile ilişkili olduğu söyleniyor. Bu kişiyi biraz internette araştırdım. İslam’ın adını kullanarak kitaplar yazdığı, yazılarında Kuran’ı tahrif ettiği söyleniyor. Bu ne kadar doğru bilmiyorum. Eve gizli kamera yerleştirenlerin, bu videoyu Amerika’dan internete yüklemeleri, iddiaların doğruluğunu gün yüzüne çıkarıyor gibi. 

Sadece bunlar mı?

Etraf insanların korkularını suiistimal eden sapık hocalardan geçilmiyor. 
Ortalığın böylesine kokuştuğu bir dönemde, Diyanet İşleri Başkanlığı artık inisiyatif almalı, toplumu kutuplaştırmadan, vatandaşları doğru din konusunda yönlendirmeye çalışmalı. Dini gerçekten öğrenmek isteyenlere, her türlü kaynağı erişilebilir kılmalı. Din konusunda yeterliliği olmayan hocaları, aynı Tarım Bakanlığı’nın yaptığı gibi topluma ifşa etmeli. Toplumu sahte din adamlarına karşı uyarmalı, sahte din adamlarının faaliyetlerine karşı idari hem de adli yaptırımlar getirmeli. Diyanet İşleri Bakanlığı toplumu düştüğü bu çukurdan kurtarmak için, din konusunda araştırma yapan bilim adamlarıyla bir araya gelmeli. Doğruluğu olmayan, insanları hurafeye yönlendiren uygulamalara karşı bilimsel çalışmalar yapmalı. 

Her şeyden evvel, bu ülkede dini kitapların serbestçe satılabilmesine kısıtlama getirmeli. Kuran’ı Kerim’in parayla satılmasını hiçbir zaman anlamadım. Allah’ın ayetlerinin parayla satın alınamayacağı konusunda kesin hüküm varken, buna bilerek ya da bilmeyerek alet olmamalı. En önemlisi de çocuklarımıza dini doğru öğretebilmek adına bilimsel çalışmalar yapmalı. Osmanlı İmparatorluğu dönemini çökerten sahte din tüccarlarına kurulan bu kurum, var oluşunun hakkını vermeli. Yetkisi yoksa istemeli.  Farklı inançlara mensup kişileri kucaklayan, onların doğru bilgi almalarını sağlayan, karşılaştırma yapabileceği bir ağ kurmalı. 
Yoksa bu dünyada benim hakkım onlara helal değildir. 
Dünyada bir damla da olsam, bilmelerini isterim…