Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

            Dışişleri Bakanı Mevlüt  Çavuşoğlu geride bıraktığımız hafta Antalya’daki basın mensupları ile bir araya geldi. Söz konusu toplantıya gazetemizi temsilen ben katıldım.

            Büyükşehir Belediye başkanı Menderes Türel ve AK Parti İl Başkanı İbrahim Ethem Taş’ın da katıldığı basınla sohbet toplantısında 24 Haziran’daki erken seçim ile ilgili ve devam eden yatırımlar ile ilgili bilgiler veren Dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu; iktidar olarak bundan sonraki hedeflerini açıklarken, Antalya’ya özgü bazı konularda da özeleştiri yaptı.

            Bakan Çavuşoğlu; Antalya’da 10 üniversite kurma hedefleri olduğunu, 2 hızlı tren projesinin Antalya’da buluşacağını, Antalya şehir hastanesinin temelinin bu ay atılacağı vurgulayan Çavuşoğlu; bazı konularda da özeleştiri yaptı.

            Antalya’nın en önemli sorununun çarpık yapılaşma olduğunu söylerken, ‘’Bu sorun Menderes beyin kabahati değil; bizim de kabahatimiz değil. Sorumluluğumuz var mıdır? Var tabi…’’ diyerek özeleştiride bulundu.

            Çok katlı yapılaşma ile birlikte çarpık yapılaşmanın  diğer sorunları tetiklediğini belirten Bakan Çavuşoğlu; ilçelerde bile 15 katlı binalar olduğunu, mevcut sorunu parsel bazlı kentsel dönüşümlerin çözemeyeceğini, ulaşımda halen sorunlar olduğunu vurguladı.

            Evet… Antalya’nın çarpık yapılaşma ve ulaşım sorununu sık sık gündeme getiriyorum.

            Çünkü; bu iki önemli sorunun çözülmedikçe diğer sorunların çözümünün çok zor olacağını düşünüyorum.           

   Öyle ki; Turizm tarım ve ticaret olgusuyla 4 mevsim iş arayanların uğrak noktası olan bu şehir artık bu yükü kaldıramaz hale geldi…

            Antalya’yı beton bloklara boğma düşüncesinin en karakteristik örneklerini en dramatik şekilde gözlemliyoruz.

            Bugün falezlerdeki tehlike de bu anlayışın ve sorumsuzluğun bir sonucu, tarım alanlarının birer birer yok olması da…

            Denize perde çeker gibi yükselen binalardan sanırım sadece o binalarda oturanlar memnun.

            Çünkü; denizle iç içe manzarada geride kalan plansızlığın farkında değiller…

            Peki ya denize uzak semtlerde beton bloklara boğulan yerleşim alanları?..

            Bir taraftan Antalya gelişiyor diyoruz; ancak şehrin özellikle uzak semtlerinde durum pek farklı değil!

            Kent merkezinde değil; diğer ilçelerde de benzer sıkıntılar var.

            Tarım alanları yerle bir olmuş, doğal dokusu bozulmuş, tarımın içi boşaltılmış bir Antalya modelinde sadece  turizmden medet ummak yanlışların en büyüğü olur.

   Sanayisi olmayan, tarımı kan kaybeden, turizmi de kendi içinde çelişkileri yaşayan ve aşamayan Antalya; alt yapı yetersizliği, çarpık yapılaşma gerçeği ve kronikleşmiş sosyo-kültürel sorunlarıyla sancılı bir süreci yaşıyor aslında…

            Bu sorunlar çözülmeden Antalya’nın gerçek anlamda bir çekim merkezi olmasını beklemek hayal…