BİNALİ EFE / KONUK YAZAR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İslam’ın güncellenmesi hakkında yapmış olduğu açıklama yerinde bir karardır.
 
Hatta bana sorarsanız çok ama çok gecikmiş bir açıklamadır.

Tek kelimeyle “Bravo” seçim arifesinde sözde dindarları kızdırmak her siyasetçi için “akıl karı değildir” 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sev veya sevme ama “Yiğidi öldür hakkını yeme” tam da bu manada yerini alan bir deyim.

  Cumhurbaşkanı Erdoğan kafaya koydu mu “Ne şahtan korkar ne Padişahtan” özellikle mesele dinse gerisi teferruattır. 

  Dincilerce dinsiz sayılan, sol ve sosyalistler, çağdaş ve aydınlar, yüz yıllardır tam da Cumhurbaşkanı gibi düşünmüşlerdir.
Dinimiz mesnetti beli olmayan hadislerle, “Ne güdüğü belli olmayan” hoca kılıklı cahil din düşmanlarının eline bırakmak her Müslüman gibi hepimizi derinden üzmektedir!

Nedir bunlar?
Asansörde halvet…
Battaniyeye hallenme…
Kadın erkeğin malıdır…
Ketçaptan şehvet…
Kadın dövülmesinin incelikleri..
Dokuz yaşında sabi kızın evlenmesi gibi abuk sabuk şeyler…

   Yahu bu adamlar Müslümanlık adına bu tür aşağılayıcı laflar ederken, gelişmiş dünya insanı bilim, ilim ve âlim adamları dinimiz hakkında ne düşündüklerini hiç mi düşünmezler?

Aslında dindar görünen dinsizlerdir gibiler…
Bu adamlar dinimizi aşağılamaya ant içmişler gibi…
Bu hoca kılıklı adamlar tıpkı FETÖ gibi dinimizle alay geçmektedirler…
Bu adamlar İslam’ı küçük düşürüyorlar gibi diyeceğim ama dilim varmıyor...
Hoca kılıkla bu adamlar bizi dinden, imandan edecekler gibi…
Hoca kılıklı bu şer gurupları dinimizi “diz kapağı ila göbek arasına” sıkıştıran alçak adamlar gibiler…
Dinle ilgili bu açıklamayı Cumhurbaşkanı Erdoğan değil de, her hangi bir solcu, aydın, çağdaş, laik, ateist veya bir Alevi yapmış olsaydı, Cuma namazı sonrası ya öldürülürdü ya da linç edilirdi…

 Hatta, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapmış olduğu bu açıklamayı CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu yapmış olsaydı var ya, ne kızıl başlığı ne dinsizliği ne de imansızlığı kalırdı. Allahtan   Kılıçdaroğlu bu yiğitliği yapmadı…

İşte Atatürk de o günlerden bu günler gördüğü için Diyaneti Kurdu.
Dinimizi cahil din adamlarından kurtarmak için İmam hatip okullarını açmıştı, ama ne yazık ki Atatürk’e minnet duymaları gerekirken tam aksine bazıları amansız Atatürk düşmanı oldu…

Çok dönemli parti sistemi ile  “İmam Hatip Okulları siyasilerin arka bahçesi oldu “ olmaya da devam ediyor gibi!

Keşke Atatürk, kurmuş olduğu Diyanet’e Alevi, Caferi, Şafii, Şii, Süryani ve daha küçük İslam ve Hristiyan inanç guruplarını da kurumun içine almış olsaydı şimdiye kadar barış sağlanmış, kavga bitmiş olacaktı. Kim bilir?

  Atatürk gibi bir dâhinin, Laik, Türkiye Cumhuriyetini ve Diyaneti kurarken, sadece Sünni Mezhebini seçmiş olmasına rağmen yine de bazı gerici ve yobaz din adamlarının halen Atatürk’e düşman olmalarını halen anlamış değilim…

 Tekrar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Müslümanlığı kirleten bu uçuk ve sapıklara gereken dersi vererek Kanayan yarayı en azın da şimdilik durdurduğu için, bir Alevi mensubu kişi olarak kendisine samimiyetle teşekkür ederim.

Aslında gönül ister ki; Müslüman coğrafyası Mezhepçi politikalardan arındırılarak Hz. Muhammet peygamberimizin buyurduğu gibi; Bölünmeden, mezheplere ayrılmadan, İslam’ı Hz. Muhammet’in bayrağı altında riyasız, kavgasız barış içende yaşamaktır…

Binali EFE