Bugün 17 Mayıs 2024 Cuma
  • Antalya17 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2465.437
    %-0.05
  • Dolar
    32.2606
    %0.03
  • Euro
    35.0379
    %-0.32
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
“Öğretmenler yıldan yıla yoksullaşıyor”
25 Kasım 2023 Cumartesi 08:00

“Öğretmenler yıldan yıla yoksullaşıyor”

24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle, eğitimcilerin yaşadıkları sıkıntı ve sorunlara dikkat çeken Türk Eğitim Sen Antalya 1 Nolu Şube Başkanı Oğuz Öztürk, ekonomik daralmışlığın etkisini en çok hisseden kesimlerden biri olan öğretmenlerin yıldan yıla yoksu

24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle, eğitimcilerin yaşadıkları sıkıntı ve sorunlara dikkat çeken Türk Eğitim Sen Antalya 1 Nolu Şube Başkanı Oğuz Öztürk, ekonomik daralmışlığın etkisini en çok hisseden kesimlerden biri olan öğretmenlerin yıldan yıla yoksullaştıklarını vurguladı. Öztürk, her 24 Kasım’da öğretmenlere 1 maaş ikramiye verilmesi yönündeki kanun tekliflerinin hayata geçirilmesini istedi.

 

Türk Eğitim Sen Antalya 1 Nolu Şube Başkanı Oğuz Öztürk, yönetim kurulu üyeleriyle birlikte, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen çelenk sunma törenine katıldı. Üyeler adına Meydanda bulunan Atatürk Anıtı’na çelenk sunan Öztürk, tüm öğretmenlerin gününü kutladı. Öğretmenlerin yaşadıkları sıkıntılara dikkat çeken Öztürk, “Öğretmenlerimizin en büyük sorunlarından birisi ekonomik sıkıntı içerisinde olmalarıdır. Ekonomik daralmışlığın etkisini en çok hisseden kesimlerden biri olan öğretmenler, yıldan yıla yoksullaşmakta” diyerek, her 24 Kasım’da 1 maaş ikramiye istediklerinin altını çizdi. Öztürk, her yıl eğitim-öğretim yılı başında ödenen Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneği’nin bir asgari ücret tutarında tüm eğitim çalışanlarına ödenmesi taleplerini de hatırlattı.

 

“KUTLU VE ANLAMLI BİR GÜN”

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettiği gün olan 24 Kasım’ın kendileri için kutlu ve çok anlamlı bir gün olduğunu söyleyen Öztürk, “Hayatını ilim ve irfana adayan, aklın ve bilimin yol göstericiliğinden ayrılmayan, Başöğretmenimizin izinde, O’nun öğretilerini, ilke ve inkılaplarını pusulası yapan öğretmenlerimiz, hem toplumun yükselmesi, ilerlemesi ve güçlenmesinin öncüsü hem de geleceği çağın gereklerine göre tasarlayan itici kuvvettir. Öğretmenlerimizin, derya deniz misali bilgisi ve birikiminin sonu görünmez. Bilgi ve tecrübelerini aktarırken, öğrencilerinin becerilerini geliştirirken, nitelikli insan kaynağı oluştururken, medeniyetimizi de zenginleştirirler. Ama öğretmenler sadece mesleği bilgi öğretmek olan kimseler değildir. Onlar aynı zamanda çocuklarımızı hayata hazırlayan, onların ruhsal gelişimlerini besleyen, kişiliklerine yön veren kahramanlardır” diye konuştu.

 

“EĞİTİMİ BEKA MESELESİ OLARAK GÖRÜYORUZ”

Eğitimi “beka” meselesi olarak gördüklerinin altını çizen Öztürk, “Zira bir ülkenin gelişmesinin, ilerlemesinin, demokrasinin yaşatılmasının, müreffeh ülkeler düzeyine ulaşmasının en önemli aracı eğitimdir. Dolayısıyla beka meselesi olan eğitimin asli unsuru öğretmenlerimize kıymet vermek, onların hak ettiği itibarını kazanmasını sağlamak, statülerini yükseltmek hem devletimize hem de toplumumuza düşen en büyük sorumluluktur” ifadelerini kullandı.

turk-egitim-meydan-001.jpg

ÖĞRETMENLERE YÖNELİK ŞİDDETE DİKKAT ÇEKTİ

“Mukaddes değerlerle bezenmiş bir mesleğin seçkin neferleri olan öğretmenlerimiz 24 Kasım’da mutlu mu, gelecekten umutlu mu?” diye soran Öztürk, şunları dile getirdi:

“Öğretmenlerin başta sorumluluk mevkiinde bulunanlar olmak üzere toplumda hak ettiği itibarı gördüğünü düşünmüyor, statü kaybı yaşadıklarına, değersizleştirildiklerine, mesleki imajlarının darbe almasına tanıklık ediyoruz. Bunun sonuçlarını en sık olarak öğretmenlere yönelik şiddet olaylarında görüyoruz. Öğrenci veya veli şiddetine maruz kalan, korunamayan, yalnızlaştırılan öğretmenlerimiz, disiplin yönetmeliklerindeki yetersizlikler, yöneticilerin öğretmenlere bakış açıları, şiddete yönelik önleyici ve caydırıcı tedbirler geliştirilememesi nedeniyle şiddete maruz kalmakta. Ceren Damar Şenel, Necmettin Kuyucu, Ayhan Kökmen, Rabia Sevilay Durukan ve nice öğretmenimiz şiddet kurbanı eğitimcilerimizdir. Bu noktada Türk Eğitim Sen olarak eğitim çalışanlarına yönelik şiddeti önlemek için hazırladığımız ve milletvekilleri aracılığıyla TBMM’ye ilettiğimiz kanun teklifimizin hayata geçirilmesini istiyoruz. Şikayete bağlı kalmaksızın fail hakkında kamu davası açılması ve eğitim çalışanlarının yasal koruma altına alınması en büyük beklentimiz.”

 

“ÖĞRETMENLER EKONOMİK SIKINTI İÇERİSİNDE”

Öğretmenlerin ekonomik sıkıntı içerisinde olduğunu da vurgulayan Öztürk, “Ekonomik daralmışlığın etkisini en çok hisseden kesimlerden biri olan öğretmenler, yıldan yıla yoksullaşmakta. 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 13 bin 684 TL, yoksulluk sınırı ise 44 bin 573 TL’ye ulaştı. Haziran-Ekim aylarını kapsayan dört aylık dönemde memurların enflasyon karşısında maaşları yüzde 22,1 oranında eridi. Bu dönemde memurların alım gücü aylık 5 bin 635 TL azaldı. Öğretmenler maaşları ile ancak iki Cumhuriyet altını alabilmekte. Maaşlarına haciz konulan, her ay kredi kartının sadece asgarisini ödeyebilen, ek iş yapan, kredi çekip, borç sarmalında olan öğretmenlerimize nefes aldırmamız gerekmekte” açıklamasında bulundu.

 

“KANUN TEKLİFİMİZE SAHİP ÇIKILMASINI İSTİYORUZ”

Türk Eğitim Sen tarafından öğretmenlerin ekonomik durumlarının iyileştirilmesine yönelik düzenlemelere gidilmesinin ilk adımı olarak her 24 Kasım’da bir maaş ikramiye verilmesi konusunda bir kanun teklifi hazırlayarak, siyasi partilerin grup başkan vekillerine sunulduğunu, bu teklife destek verilmesi hususunda da milletvekillerine mektup gönderildiğini hatırlatan Öztürk, “Ekonomik sorunlarına bir nebze de olsa sembolik katkı sağlayacak olan bu kanun teklifimize sahip çıkılmasını istiyoruz. Bir diğer talebimiz de her yıl eğitim-öğretim yılı başında ödenen Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneği’nin bir asgari ücret tutarında tüm eğitim çalışanlarına ödenmesi” diye konuştu.

 

“MÜLAKAT KALDIRILMALI”

Liyakatsizliğin eğitimin kanayan yarası olduğunu da belirten Öztürk, şunları kaydetti:

“Yönetici atamalarında mülakatla yapılan değerlendirmeler neticesinde ne yazık ki bilgi, birikim, donanım, tecrübe arka plana atılmakta. Mülakatla sınav puanları rencide edilmekte. Oysa eğitim yönetiminin torpille, liyakatsizlikle, yandaşlıkla değil, adaletle iş başına getirilen yöneticiler tarafından idare edilmesi aslolandır. Diğer yandan Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmen atamalarında da mülakat uygulanacağını açıklamıştır. Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin, kul hakkı yenilmeyeceği iddiasında bulunsa da, sonuçta mülakatı yapacak olan bir yapay zeka uygulaması değil, insandır. Komisyon üyelerinin algı kapasitesi, bilgi birikimi, duygu durumu takdir hakkını etkileyen temel ve doğal unsurlardır.  Bu nedenle mülakatın hem ilk atamalarda hem de yönetici görevlendirmelerinde kısacası eğitimin tüm alanlarında kökten kaldırılmasını istiyor, atamaların sadece yazılı sınav puan üstünlüğüne göre yapılmasını talep ediyoruz.”

turk-egitim-ozturk.jpg

“PROJE OKULLARINDA ATAMALAR MEB YÖNETMELİKLERİNE TABİ OLMALI”

Proje okullarına öğretmen ve yönetici atamalarının da herhangi bir kritere dayalı olarak yapılmadığını ve keyfi unsurların hakim olduğunu ileri süren Öztürk, “Oysa Türkiye’nin en yüksek puanlı, en başarılı öğrencilerinin eğitim gördüğü okulların MEB Yönetmeliklerine tabi olması ve bu şekilde hem adalet hem de hakkaniyetin sağlanması çok önemli. Bu okullar başka bir ülkenin okulu değildir. Yabancı okul ya da azınlık okulu da değildir. Dolayısıyla yapılması gereken proje okullarında öğretmen ve yönetici atamalarının MEB yönetmeliklerine tabi olmasıdır” dedi.

 

ÖMK’DA REVİZE BEKLENTİSİ 

Öğretmenlerin uzman ve başöğretmen olmak için 19 Kasım’da Kariyer Basamakları Sınavına girdiklerini hatırlatan Öztürk, açıklamasına şöyle devam etti:

“Bilindiği gibi Kariyer Basamakları Sınavı, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda yer almış ve ilk kez geçen yıl uygulanmıştı. Sendika olarak kariyer basamaklarının sınavla belirlenmesine karşı olduğumuzu, 5 yılını dolduran öğretmenlere uzman, 10 yılını dolduran öğretmenlere sınavsız olarak başöğretmen unvanı verilmesi gerektiğini söylemiş ve hem kariyer basamakları sınavının hem de kanunun diğer bazı hükümlerinin iptali için yargıya başvurmuştuk. Öte yandan Anayasa Mahkemesi ÖMK’nın bazı maddelerini iptal etmişti. Bu kararın ardından MEB şu ana kadar kanunun yeniden revize edilmesi noktasında bir adım atmasa da, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin son yaptığı açıklamada gerekli adımları atacakları yönünde mesaj verdi. MEB’in paydaşların da görüşlerini alarak, kanunun, adına yakışır şekilde içeriğinin zenginleştirmesini ve tayin/nakiller, ilk atamalar, öğretmen yetiştirilmesi, öğretmenlere yönelik şiddete karşı önleyici ve caydırıcı müeyyidelerin getirilmesi, yönetici atamaları gibi öğretmenlerin muhatap olduğu tüm süreç ve mevzuatları kanuna dahil etmesini bekliyoruz.”

 

“TAYİN VE NAKİL SORUNU KANGREN HALİNE GELDİ”

Öğretmenlerin tayin ve nakil sorununun da kangren haline geldiğini ifade eden Öztürk, “Kontenjan yetersizliği nedeniyle gerek il dışı gerekse il içi tayinlerde öğretmenlerimizin taleplerinin karşılanamadığı durumlar söz konusu olmakta. Milli Eğitim Bakanlığı bu sorunu kimi zaman il veya ilçe emri getirerek çözmeye çalışmakta ama özellikle sözleşmeliden kadroya geçen öğretmenlerin 3 yıl süre şartından dolayı tayin engeline takılmaları ve il içi tayin talebi karşılanamayan çok sayıda öğretmenimizin bulunması öğretmenlerin aile bütünlüğünü kesintiye uğratmaktadır. Oysa mazeret tayin talebi keyfiyet değil, zorunluluktur. Anayasamızda da güvence altına alınan aile bütünlüğünü sağlamak MEB’in görev ve sorumluluğudur. Dolayısıyla ailenin birliği ilkesinden de hareketle, öğretmenlerimizin mazeret tayin sorunları kontenjan sınırı ya da süre şartı olmaksızın çözülmelidir” diye konuştu.

 

“ÖĞRETMENLERİMİZ 3 PARÇAYA AYRILDI, ÖĞRETMENLER SADECE KADROLU İSTİHDAM EDİLMELİ”

Öğretmenlerin kadrolu, sözleşmeli, ücretli olmak üzere üç farklı türde istihdam edildiklerine dikkat çeken Öztürk, “Farklı hukuk normlarına tabi tutulan, farklı özlük haklara sahip olan öğretmenlerimize uygulanan sağlıksız ve verimden uzak bu yapı son bulmalı. Bakın, geçtiğimiz yıl yaptığımız araştırmaya göre ücretli öğretmen sayısı 81 ilde 78 bin 319’a ulaşmıştır. Modern kölelik olan bu uygulamada öğretmenler hiçbir özlük ve sosyal hakka sahip değildir, sigortaları yatmamaktadır, sağlık güvenceleri yoktur, aldıkları ücret girdikleri ders başına olduğu için asgari ücretin çok altındadır. Öte yandan sözleşmeli öğretmenler de kadrolu öğretmenlerden farklı özlük haklara sahiptir. Bir mesleğin bu kadar çok istihdam türü barındırıyor olması ciddi bir sorundur. Siz nasıl ücretli doktor çalıştırmıyorsanız, eğitim gibi gelecek istikametimizi tayin edecek, insan yetiştiren bir alanda da kadrolu istihdam dışında herhangi bir yönteme başvurmamalısınız” diyerek 24 Kasım’da MEB’den taleplerinin tüm öğretmenlerin sadece kadrolu istihdam edilmesi noktasında net bir irade ortaya koyması olduğunu bildirdi.

 

“TÜRK YÜZYILI EĞİTİMLE İNŞA EDİLECEKTİR”

Son olarak öğretmenlerin hak ettiklerini almaları için mücadele vermeye devam edeceklerini kaydeden Öztürk, “Yüreğinde ülke sevgisiyle fedakarca eğitim hizmetini yürüten öğretmenler olarak bir kez daha haykırıyoruz; bıkmadan, yorulmadan, usanmadan, fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmeye devam edeceğiz. İnanıyoruz ki 21. asır Türk Yüzyılı olacaktır ve Türk Yüzyılı eğitimle inşa edilecektir” diyerek, öğretmenlerin ve öğretmenliğin muhatap olduğu sorun ve sıkıntıların çözüme kavuşturulduğu nice 24 Kasım’lar diledi. ÖMER ALİ YETGİN

Bu haber toplam 1407 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim