Eyüp Koçak / Muhabir Türk

 24 Haziran’a çok az bir zaman kala, siyasiler sahada çalışmalarını hızla devam ettiriyorlar. Ak Parti’nin milletvekilleri adayları özellikle kırsal bölgelerde vatandaşlarla bir araya gelirken, CHP’de aynı kararlı tutumla çalışmalarını sürdürüyor. Bu seçimler gerçekten çok şeylere gebe. Ne olur, kim kazanır kim kaybeder diye sorarsanız, bana göre bu seçimin tek kazananı vatandaştır. 

Her seçimde siyasiler kuşkusuz vatandaşın ayağına gidiyor, olur olmaz vaatlerinizi sıralıyorlar ama bu seçim daha önceki seçimlere benzemiyor. Bu seçimi diğerlerinden farklı kılan bir yanı var.  O da vatandaşın hiç olmadığı kadar tepkisiz davranması. Elbette siyasi partilerin miting meydanlarında bazı şeyler görebilirsiniz. Ancak bu gördükleriniz sizi yanıltmasın! Bu seçimin galibini, seçimlere tepki vermeyen halk kitlesi karar verecek. Onları ikna etmek, başarının ve iktidarın anahtarı gibi duruyor. 

Son 1 haftadan bu yana, seçimi ulusal çapta takip etmeye başladım. Çünkü yerel siyaset, bizim almak istediklerimizi bize vermiyor. Yerel siyasetçiler her ne kadar gelip çalışmalarını ve vaatlerini sıralasalar da, onların söyledikleri ve anlatmaya çalıştıkları şey, ulusal siyasetin gölgesinde kalıyor. 
Bu yüzden son 1 haftadan bu yana seçimle ilgili olan her şeyi televizyonlardan değil, sosyal medyadan takip ediyorum. Sosyal medya, siyasi liderleri tam olarak anlamamıza vesile oluyor. Bu anlamda başımıza gelen en güzel şey desek yanlış olmaz. 

Ulusal televizyon kanallarında seçim sürecini takip etmek artık eskisi gibi tat vermiyor. Hem sağ hem de sol görüşü savunan gazeteciler, yanlı ve komik tutumlarıyla güvenilirliğini yitirdiler. Bu görüşümün örneği dün CNN Türk televizyonundaki Erdoğan röportajında yaşandı. CNN Türk’teki röportaja katılan Hande Fırat’ın öylesine tuhaf, öylesine komik soruları var ki, inanın insan izlemeye dahi tahammül edemiyor.  Oysa aynı Hande Fırat, Muharrem İnce ile yaptıkları röportajda aslan kesilmiş, sözde sorularıyla İnce’yi köşeye sıkıştırmaya çalışmıştı. 
Ancak, orada soru soranların içinde en ilgimi çeken gazeteci Mehmet Soysal’dı. Soysal, hakikaten vatandaşın kafasındaki soru işaretlerini yanlı da olsa sormayı başarabildi. Demem o ki, siyaseti tam olarak, anlaya anlaya, sindire sindire öğrenmek istiyorsanız, siyaseti televizyonlardan değil sosyal medyadan takip edin. 

Ben öyle yapıyorum.

Hatta bu konu ile ilgili You Tube kanalı da açtım. Aslında daha önce açmıştım bu kanalı ama düzenli video yüklemiyordum. Şimdi düzenli olarak seçimle ilgili videolar yüklüyor, çarpıcı ifadeleri öne çıkarıyorum. Hem beni, hem de diğer sosyal medya kullanıcılarını takip edin, haber almanın özgürlüğünü çıkarın!