- IMKB
% - Altın
4304.502
%0.19 - Dolar
40.6642
%-0.06 - Euro
46.4637
%-0.27
- GÜNCEL
- SPOR
- SAĞLIK
- POLİTİKA
- EKONOMİ
- YAZARLAR
- EĞİTİM
- KÜLTÜR SANAT
- DÜNYA
- GENEL
- YEREL
- ASAYİŞ
- ÇEVRE VE İKLİM
- BİLİM VE TEKNOLOJİ
- 23:38 - Jandarma istihbaratının başındaki komutan Antalya'ya atandı.
- 23:26 - Böcek'in gelini tutuklandı
- 23:01 - Aspendos kazılarında imparator başı heykeli bulundu.
- 22:25 - Başkan Bıdı: "Sektörün ikiye bölünmesi bizleri de üzdü"
- 22:19 - MİT görevlisi kılığına girip 10 milyonluk dolandırıcılık yapacaktı
- 22:05 - Evinde boğazı kesilmiş halde ölü bulundu
- 15:06 - Anne adaylarına yaz tatili için 10 önemli öneri
- 14:19 - SushiCo, Chef’s Table Konseptiyle Antalya’da
- 14:08 - Muhittin Böcek’in gözaltına alınan gelini adliyeye sevk edildi
- 12:27 - Köylüler tankerlerle meyve bahçelerine su taşıyor
- 11:54 - "3 itfaiye 2 saat uğraşmasına rağmen söndüremedi"
- 22:26 - 90 bin TL kül olan aile Merkez Bankası'na başvurdu
- 21:56 - Osmaniye’ye şehit ateşi düştü, baba ocağına Türk bayrağı asıldı
- 21:29 - Büyükşehir’den otobüs ve taksilere sıkı denetim
- 20:56 - Alanya Belediyesi şirket personeli greve ‘hayır' dedi
Eşref Ural / Journal - Konuk Yazar





ANADOLU NEREYE DÜŞER USTA?
Hiç kuşkusuz siyaset insanlık tarihi kadar eski bir kavram. İnsan toplulukları ortaya çıktığı günlerden bu yana, o toplulukların yönetilmesi meselesi her daim insanlığın gündeminde olageldi. Keza antik Yunan filozofları da, Platon ve Sokrates’ten biliyoruz, devlet, toplum ve siyaset mevzularına çok fazla kafa yordular, modeller geliştirmeye çalıştılar.
Modern anlamda devlet ve siyaset kavramlarının izini sürmek için 18. Ve 19. yüzyıl Avrupa’sına bakmalıyız. Çünkü modern devlet sistemleri, mutlak gücün tek bir hükümdarda toplanmadığı, görev ve sorumlulukların devredildiği, hukuk ve yargı sisteminin bağımsız çalıştığı bir mekanizma olarak ortaya çıkıyor. Fakat Avrupa coğrafyasının asıl kaderini belirleyen, onun toplumsal haritasının sınıflarla ve kalın çizgilerle çizilmiş olduğu gerçeğidir. Avrupa toplumları, çok uzun yüzyıllar boyunca, köle ile efendinin, köylü ile derebeyin, kilise ile kralın, işçi ile burjuvanın zaman zaman çok kanlı savaşlara tutuştukları bir hikayenin içinden geçtiler. Bu toplumsal sınıflar bazen birbirleri ile ittifak kurdular, bazen birbirleri ile amansızca savaştılar. Ve bu tarihsel öyküsü nedeniyle Avrupa siyaset sosyolojisi, modern zamanlarda sınıflı toplumlar olarak tanımlandı. Ve her sınıf, bir başka sınıfı ezerek egemen olabiliyordu. Bir sınıfa mensup olan birey, çok olağandışı şeyler olmadığı sürece, başka bir sınıfa, bir üst sınıfa, asla geçemezdi. Ve doğal olarak, Avrupa siyaset sosyolojisinde gerilim, çekişme, çatışma, kavga hiç eksik olmaz, olamazdı. Ve nihayet 1789 Fransız ihtilali bu geleneksel sosyo-politik tabloyu alt üst etti. Yoksullar, birkaç yıl içinde monarşiyi tarihten sildiler ve kiliseyi de diz çöktürerek büyük ölçüde sıradan, basit bir kamu kurumuna dönüştürdüler. Evet, bu ihtilal sınıflar arası çelişkiyi ortadan kaldırmış değildi, ama her sınıfın hakları olduğu gerçeğini tarihe yazdırdı. Ve gerçekten de Avrupa tarihinde bir daha hiçbir şey 1789’den önceki gibi olmadı, olamadı.
Peki bizim de içinde bulunduğumuz Doğu-İslam coğrafyalarında durum nedir? Nasıl bir sosyal ve tarihsel hikayenin içinden geçtik, geçiyoruz? Batrı medeniyetinden ayrıldığımız ve benzediğimiz noktalar neler? Doğu-Asya topraklarında sosyal sınıflar var mıdır? Buralarda üretim biçimi nasıldır? Bu ve buna benzer onlarca soru soruldu, tartışıldı, yazılıp çizildi geçen on yıllar boyunca. Bu daracık gazete köşesinde koca bir külliyatı tartışacak değilim. Ama yine de, benim zaviyemden Türkiye ülkesi nasıl bir sosyo-politik tablonun içinde görünüyor, bunu çok kısa özetlemeye çalışacağım.
Evet, bu ülkede Batılı anlamda bir sınıflar çatışması öyküsü yoktur, çünkü bu coğrafyada devlet fikriyatı, devlet algısı da diyebilirim, kutsaldır. Bu günkü Türkiye Cumhuriyeti’nden söz etmiyorum sadece, geçen üç bin yıllık tarihsel hikayeden hareketle söylüyorum. Ve üstelik sadece Türklere ait bir algı değil bu, Persler, Sümerler, Mısırlılar ve Hint medeniyeti. Bu büyük coğrafyada devlet kavramı her daim önemli oranda tanrısaldır ve kutsaldır!
Öte yandan, yoksul bir Anadolu çocuğu, pekâlâ Osmanlı İmparatorluğunda sadrazamlığa kadar yükselebilir ki örnekleri epey çoktur. Amma ve lakin, Batı tarihinde böyle bir örnek neredeyse istisna düzeyinde bile görülmemiştir. Doğu toplum yaşamında fakir bir kız o bölgede zengin bir ailenin oğlu ile evlenebilir, oysa bu Batı sosyo-kültür ikliminde düşünülemez bile. Doğu’da bir padişah, hiç de soylu olmayan sıradan bir ailenin kızı ile evlenebilir, ondan çocuk yapabilir ve o çocuklar da pekala padişah olabilirler, oysa Batı monarşilerinde böyle bir örnek akla dahi getirilemez.
Özetle, her coğrafyanın kendine özgü bir sosyolojisi, bir hikayesi, bir geleneği ve düzeni vardır. Peki Anadolu’nun bu bağlamda durumu nedir diye soracak olursanız, benim yanıtım, Anadolu’nun önünde sonunda Doğu kültürünün bir parçası olduğu yönündedir. Devlet algısı, din ve inanç konusunda takındığı tavır, üretim ilişkileri, toplumsal düzeni… Nereden bakarsanız bakın Anadolu, yani Türkiye, adına Ortadoğu da denilen, ama benim daha çok “Doğu” diye çerçevelemeyi tercih ettiğim medeniyetin bir parçası. Dün de öyleydi, bu gün de öyle ve yarın da böyle olacak. Bu realite bilhassa Anadolu’nun Batısında ve Trakya’da yaşayan insanlarımızın canını acıtıyor, biliyorum, onları anlıyorum. Ama tarihi ve coğrafî hakikatimiz bu. Peki bu hakikat üzere Anadolu’nun bir bütün halinde ve medeni bir hukuk üzere kardeşçe yaşamasının yol haritası ne olmalıdır? Bu soru çok anlamlıdır, inşallah bunu da bir sonraki yazımızda tartışalım.
YANIK BENİZLİ KADINLARRaziye Gök Aktaş
T CETVELLE ÇİZİLEN EĞRİGazanfer ERYÜKSEL
SCHOPENHAUR’UN FELSEFESİMuharrem Yellice
78 KUŞAĞI BİR ROBİN HOOD KUŞAĞI MIYDI?YALÇIN DUMAN
ANTALYASPOR İLK 10'DA OLABİLİRKahraman Köktürk
BİR ÖMÜR, BİR KARDEŞ, BİR KİTAPEşref Ural
TERÖR BİTER Mİ?Gürsel Kaya
Bitmeyen sorun…Ömer Yetgin
Güvensizlik Çağında EkonomiMustafa Yıldıran
Kaldırım işgalleri meselesiMustafa Yetgin
Bayram tatilleri; kamu ve özel sektör çalışanı arasındaki derin farklarİSA KAVLAK
CUMHURİYET NEDEN İSTENMEZNuri Sezen
MUHASEBECİLERİN HAKLI İSYANIKamil Başkonak
CUMHURHİYET’İMİZİN 100 YILINI KUTLARKEN…Binali Efe
Kemer ve temizlik çalışmalarıAdem Vural
SEÇİMEyüp Koçak
Kesik Minare meselesi…Yusuf Katrağ
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim