- IMKB
% - Altın
4302.789
%0.15 - Dolar
40.6641
%-0.06 - Euro
46.4498
%-0.25
- GÜNCEL
- SPOR
- SAĞLIK
- POLİTİKA
- EKONOMİ
- YAZARLAR
- EĞİTİM
- KÜLTÜR SANAT
- DÜNYA
- GENEL
- YEREL
- ASAYİŞ
- ÇEVRE VE İKLİM
- BİLİM VE TEKNOLOJİ
- 23:38 - Jandarma istihbaratının başındaki komutan Antalya'ya atandı.
- 23:26 - Böcek'in gelini tutuklandı
- 23:01 - Aspendos kazılarında imparator başı heykeli bulundu.
- 22:25 - Başkan Bıdı: "Sektörün ikiye bölünmesi bizleri de üzdü"
- 22:19 - MİT görevlisi kılığına girip 10 milyonluk dolandırıcılık yapacaktı
- 22:05 - Evinde boğazı kesilmiş halde ölü bulundu
- 15:06 - Anne adaylarına yaz tatili için 10 önemli öneri
- 14:19 - SushiCo, Chef’s Table Konseptiyle Antalya’da
- 14:08 - Muhittin Böcek’in gözaltına alınan gelini adliyeye sevk edildi
- 12:27 - Köylüler tankerlerle meyve bahçelerine su taşıyor
- 11:54 - "3 itfaiye 2 saat uğraşmasına rağmen söndüremedi"
- 22:26 - 90 bin TL kül olan aile Merkez Bankası'na başvurdu
- 21:56 - Osmaniye’ye şehit ateşi düştü, baba ocağına Türk bayrağı asıldı
- 21:29 - Büyükşehir’den otobüs ve taksilere sıkı denetim
- 20:56 - Alanya Belediyesi şirket personeli greve ‘hayır' dedi
Eşref Ural / Journal - Konuk Yazar





BÜYÜK ADAMLAR
Büyük adamlar boşuna büyük olmuyorlar. Tarih onları zor zamanlarda sahneye davet ediyor ve bu adamlar, tarihin kendilerine yükledikleri rolün farkında olarak gereğini yapıyorlar. Ve işte o vakit hakikaten “büyük adam” oluyorlar.
Yıl 1914, ya da 15. Batılıların “Büyük Savaş” diye adlandırdığı, bizim Anadolu dilinde “Cihan Harbi” olarak kayda geçen berbat zamanlar. Ortalık ana baba günü, bütün Avrupa ve bütün Ortadoğu ve bütün Anadolu bir uçtan diğer uca savruluyor. Ortalık can pazarı.
Devleti bu günlerde İttihat ve Terakki kadroları yönetiyor. Kimselerin demokrasiden, hoş görüden, insan hakkından konuşmaya vakti ve mecali yok. Dediğim gibi yaşananlar kelimenin gerçek anlamıyla tam bir “can pazarı”.
Ve işte bu can pazarının ortasında, Ziya Gökalp Bey’in kulağına bir bilgi gelir; yazar ve muallim Refik Halit (Karay) Bey’in tayini İstanbul’dan Çorum’a çıkartılmıştır. Refik Halit Bey, o kaotik zamanlarda gazete ve dergilerde iktidar aleyhinde çok sert yazılar yazmaktadır. Ve yaman bir İttihatçı olan Milli Eğitim Bakanı Ahmet Şükrü Bey, artık buna dayanamamış ve sürgün kararını onaylamıştır.
Ve Ziya (Gökalp) Bey, o telaşın arasında Ahmet Şükrü Bey ile bu mevzuyu görüşmek üzere Bab-ı Âli’ye gider. Bu arada bir parantez notu, Ziya Gökalp o günlerde İttihat Terakki’nin bir numaralı ideoloğu ve ilaveten de partinin merkez komite üyesidir. Bakan Bey’e nazikçe konuyu açar, kararı gözden geçirmesini ister. Ahmet Şükrü Bey kulaklarına inanamaz; “aman efendim, görmüyor musunuz yazdıklarını, biz dünyayla savaşıyoruz, adam resmen bizimle savaşıyor!”. Ziya Bey sakince cevap verir; “elbette görüyorum. Lakin Türkçe’yi çok güzel kullanıyor. Bu tür adamlar taşrada körelir” diyor ve Refik Halid’in sürgün kararını durduruyor.
Yıl 1931. Dolmabahçe Sarayı’nda akşam sofrası. Sofrada her zamanki gibi Mustafa Kemal Paşa, bazı bakanlar, önde gelen devlet erkânı bulunuyor ve elbette devlet meselelerini konuşuyorlar. Sofrada bulunanlardan birisi de Aydın Mebusu ve genç bir tıp doktoru olan Reşit Galip’tir. Bir ara Reşit Galip Bey söz alarak Milli Eğitim Bakanı’nı sert bir dille eleştirir. Paşa, Reşit Galip’in bu çıkışından rahatsız olur ve “yoruldunuz, buyurun biraz istirahat ediniz” diyerek nazik bir şekilde masadan ayrılmasını ister. Ama Reşit Galip’in Mustafa Kemal Paşa’ya cevabı daha da serttir; "Burası sizin değil, milletin sofrasıdır. Milletin işlerini görüşüyoruz. Burada oturmak sizin kadar, benim de hakkımdır!" diye çıkışır. Ortalık birdenbire resmen buz keser. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, “iyi o zaman, biz kalkalım” der ve masadaki herkes ayrılır, Reşt Galip yalnız kalır..
Hikayenin sonrası daha da ilginçtir. Reşit Galip Bey sabaha kadar Dolmabahçe Sarayı’nın pencerelerinden birisindin önünde oturur. Çünkü Ankara’ya gidecek parası yoktur. Görevliler Mustafa Kemal Paşa’ya durumu anlatırlar. “Cebinde beş parası yok ama karakterinden hiç taviz vermiyor. Parası yok ama cesareti var” der Mustafa Kemal.
Ve bir yıl sonra Atatürk, bu fakir ama pek cesur genç mebusu, Milli Eğitim Bakanı olarak görevlendirir.
Şimdi gelelim sadete. Soru bir; Ziya Gökalp’in dünya savaşı cehenneminde gösterebildiği o feraseti, o duruşu, bu zamanlarda gösterebilecek bir siyasi aktör var mıdır?
Ve soru iki; Reşit Galip’in gösterdiği tavrın milyonda birini bu zamanlarda bir parti genel başkanına gösterebilecek bir mebus var mıdır?
Ve soru üç; Mustafa Kemal Paşa’nın Reşit Galip’e gösterdiği hoşgörüyü ve takdiri gösterebilecek bu zamanlarda bir siyasi lider var mıdır?
Hiç yorulmayın, yanıtlarınızı tahmin edebiliyorum.
Demek ki neymiş, büyük adamlar boşuna büyük olmuyorlarmış, hepsi bu kadar.
YANIK BENİZLİ KADINLARRaziye Gök Aktaş
T CETVELLE ÇİZİLEN EĞRİGazanfer ERYÜKSEL
SCHOPENHAUR’UN FELSEFESİMuharrem Yellice
78 KUŞAĞI BİR ROBİN HOOD KUŞAĞI MIYDI?YALÇIN DUMAN
ANTALYASPOR İLK 10'DA OLABİLİRKahraman Köktürk
BİR ÖMÜR, BİR KARDEŞ, BİR KİTAPEşref Ural
TERÖR BİTER Mİ?Gürsel Kaya
Bitmeyen sorun…Ömer Yetgin
Güvensizlik Çağında EkonomiMustafa Yıldıran
Kaldırım işgalleri meselesiMustafa Yetgin
Bayram tatilleri; kamu ve özel sektör çalışanı arasındaki derin farklarİSA KAVLAK
CUMHURİYET NEDEN İSTENMEZNuri Sezen
MUHASEBECİLERİN HAKLI İSYANIKamil Başkonak
CUMHURHİYET’İMİZİN 100 YILINI KUTLARKEN…Binali Efe
Kemer ve temizlik çalışmalarıAdem Vural
SEÇİMEyüp Koçak
Kesik Minare meselesi…Yusuf Katrağ
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim