- IMKB
% - Altın
3987.326
%-2.00 - Dolar
38.4389
%-0.17 - Euro
43.6306
%-0.30
- 16:23 - Antalya’da turistlerin pazar keyfini yağmur bile bozamadı
- 16:03 - Türk Eğitim Sen'de devir teslim
- 15:43 - Başkan Kotan, Konyaaltı esnafıyla buluştu
- 13:23 - Manavgat’ın özel sporcuları madalyaları topladı
- 11:43 - Boğaçayı’nda yeni canlı türlerine yakın takip
- 10:23 - Antalya’da iki marketin fiyat rekabeti ekmeği 6 TL’ye kadar düşürdü
- 09:43 - 12.türk Tıbbi Onkoloji Kongresi’nde Yapay Zekâ Hastaların Umudunu Resmetti
- 18:23 - Isparta’da son 3 yılda 180 bin meyve fidanı toprakla buluştu
- 16:43 - ATB Meclis Başkan Vekili Bülbül: "İhracat için radikal politikalar geliştirilmeli"
- 16:43 - Kamp, karavan, outdoor, tiny house sektör liderleri Antalya’da
- 16:08 - Şakiroğlu: "Avrupa’da elektrik kesintileri bölgemize ilgiyi artırır"
- 15:13 - Korkuteli’de 156 hacı adayı için uğurlama töreni yapıldı
- 12:53 - GENÇOSD’nin yeni başkanı Ebubekir Tulpar oldu
- 12:45 - Türk-İş'ten Antalya'da 1 Mayıs'a davet var
- 12:23 - Muhtarlar talep etti, Kotan yanıtladı
Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK





Deprem gerçeği ile yaşamak...
Doğal afetler, yıkımlar, yangınlar, heyelanlar ve sel felaketleri...
Tüm bunlar doğanın kendi döngüsü içinde jeolojik ve fizyolojik değişimler sonucu çevre tahribatının da etkisiyle yaşantımızda acı anılar bırakan afetler olarak karşımıza çıkıyor...
Çok yakın bir tarihte Kahramanmaraş merkezli 7.7 şiddetindeki depremde hayatını kaybeden binlerce vatandaşımız oldu. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza yardım toplama konusunda büyük bir kenetlenme örneği gösterdik. Maddi ve manevi olarak kayıplarımızın yansımaları ise sürüyor.
Diğer taraftan 17 Ağustos tarihi; hepimizin belleğinde derin tahribatlar bırakan ve binlerce insanımızın hayatını kaybettiği, yaralandığı, maddi ve manevi kayıplar yaşadığımız Marmara bölgesi ve çevresinde çok geniş bir alanda yaşadığımız o acı depremi anımsatıyor.
17 Ağustos 1999 yılındaki 7.2 şiddetindeki depremin yıl dönümünde acı hatıralarımız, kayıplarımız ve yaşadığımız travma yine belleklerimizde yer ederken, doğal afetlere karşı hazırlıklı olmamızı kaçınılmaz kıldı.
Çok acı tecrübeler yaşadığımız bu depremin her yıl dönümünde değil; yaşantımızın her anında depremle mücadele kültürümüzün yerleşmesi gerekiyor.
Yakın zamanda orman yangınlarının acılarını sarmadan, sel ve heyelan felaketleri ile yüreğimizin yandığı bugünlerde bir başka doğal afet gerçeği olan deprem olgusuyla da yüzleşmeliyiz.
Deprem kuşağında olan ülkemizin; asla ve asla unutmaması gereken en önemli faktör; mevcut binaların depreme dayanıklılığı ne durumda?
Özellikle 2000 yılından önce yapılan binaların fiziki durumunun ne olduğu sorusu; birçok kez tartışılmasına, gündeme getirilmesine rağmen, bu acı gerçeği gözden kaçırıyoruz ne yazık ki…
Kentsel Dönüşüm olgusu son derece önemli bir olay. Ekonomik ömrünü tamamlamış, virane ve yıkılmaya yüz tutmuş binaların yıkılarak yerine yeni binaların yapılması, her şeyden önce güvenilir bir ortam açısından gerekli.
Güvenli binalar deyince depreme dayanıklı binalardan söz ediyorum.
Deprem gerçeğini sadece acı tecrübelerin yaşandığı olaylarda anımsamak da yanlış!
Deprem olgusu, yaşantımızın bir gerçeği.
Ve bu gerçeği bilerek yeni yaşam alanları oluşturmalıyız.
Bu anlamda ekonomik ömrünü tamamlamış binaların yıkılarak yerine depreme dayanıklı binaların yapılması kaçınılmaz…
Bu anlamda şehir merkezindeki Işıklar, Güllük, Şarampol, Dokuma, Kışla, Yüzüncü Yıl, Varlık, Yıldız, Altındağ, Deniz mahallesi ve Konyaaltı Caddesi gibi yerleşim birimlerinde öyle binalar var ki, görüntüsü ile her şeyi anlatıyor bizlere.
Kent merkezinde özellikle eski yerleşim birimlerindeki binaların fiziki yapısının yetersizliği bu endişeyi çağrıştırırken, deniz kenarına yakın bölgelerdeki çok katlı binaların durumu da bir başka tartışılması gereken konu.
Çoğu zaman önemsemediğimiz bu en önemli konu; aslında sadece Antalya’nın meselesi değil elbet…
Ülkemizin temel bir gerçeği…
Deprem gerçeğiyle yaşamamız gerektiğini unutmadan, çok katlı yapılaşma modelinden az katlı ve doğal dokuyu koruyan bir planlama modeline geçmemiz, eski, yıpranmış, fiziki yapısı yetersiz binaların durumuna bir neşter vurmamız artık kaçınılmaz…
Her deprem sonrası bu gerçeği yeniden gözden geçirmek yerine; zaman kaybetmeden, acılar yaşanmadan, kararlı adımlar atılmalı.
Deprem kuşağında olan bir ülke olarak acı tecrübelerden ders çıkararak depreme dayanıklı yapılar konusunda ciddi bir yapılanmaya geçmeliyiz...
Yeni projeler ve teşvik gerek…Ömer Yetgin
Roma Yolunu YürüdükKahraman Köktürk
YENİ TREND; SEKÜLER MİLLİYETÇİLİKEşref Ural
Fuarlar ve sosyal faaliyetlerMustafa Yetgin
Deprem gerçeği ve toplanma alanlarıİSA KAVLAK
İDİL URAL ÇOĞRAFYASI’NIN KADİM SAHİPLERİMuharrem Yellice
SANAL OFİSRaziye Gök Aktaş
HEYBEDEKİ BÜYÜK TURP:TÜRKİYEGürsel Kaya
NAZIM’I ABARTISIZ ANMAKYALÇIN DUMAN
Bakü’de iklim anlaşmazlığı: Dünyayı kirletenlerin YüzsüzlüğüMustafa Yıldıran
MUHASEBECİLERİN HAKLI İSYANIKamil Başkonak
CUMHURHİYET’İMİZİN 100 YILINI KUTLARKEN…Binali Efe
Kemer ve temizlik çalışmalarıAdem Vural
SEÇİMEyüp Koçak
Kesik Minare meselesi…Yusuf Katrağ
Antalya’da Turistlerin Pazar Keyfini Yağmur Bile Bozamadı
Atb Meclis Başkan Vekili Bülbül: "İ̇hracat İçin Radikal Politikalar Geliştirilmeli"
Kamp, Karavan, Outdoor, Tiny House Sektör Liderleri Antalya’da
Şakiroğlu: "Avrupa’da Elektrik Kesintileri Bölgemize İlgiyi Artırır"
Gençosd’nin Yeni Başkanı Ebubekir Tulpar Oldu
Tzob Genel Başkanı Bayraktar: "Gençleri Tarımda Tutamıyoruz, Mülteciler Olmasa Bu İşi Götüremeyeceğiz"
Kardelen Soğanlarının Doğadan Sökümü Yasaklandı
Gazipaşa’da Sezonun İlk Kiraz Hasadı Yapıldı
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim