




“Enflasyon sorununu çözmeliyiz”
ANTSİAD’ın konuğu olan ekonomist Prof. Dr. Ali Hakan Kara, Türkiye’deki insanlarda enflasyon duyarlılığının çok düşük olduğunu belirterek, "Öyle olunca da ülkeyi yönetenler enflasyonu düşürme konusunda motive olmuyor” dedi. Türkiye’nin son 50 yıldır yüksek enflasyonla yaşadığını kaydeden Kara, “Yüksek enflasyonla yaşayıp da kalkınabilmiş tek ülke yok. Bizim bu sorunu çözmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Antalya Yapı Malzemeleri Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin (ANTSİAD) Mayıs ayı olağan genişletilmiş üye toplantısı, şehir merkezindeki bir otelde gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan toplantıya, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Yusuf Hacısüleyman, Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği (TİMDER) Başkanı Çiğdem Aras, Antalya Genç İş İnsanları Derneği (ANTGİAD) Başkanı Ercan Yavaş, Antalya Girişimci İş Kadınları Derneği (AGİDER) Başkanı Gökçen Atmaca, Antalya İş Kadınları Derneği (ANTİKAD) Başkanı Fatma Kotanak, Denizli İnşaat Malzemesi Satıcıları İş Adamları Derneği (DİMSİAD) Başkanı Halil İbrahim Çerçi, Konya Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği (KONTİMDER) Başkanı Ali Tetik, Antalya İnşaat Müteahhitleri Derneği (ANTMÜTDER) Başkanı İsmail İltemir, Antalya Gazeteciler Cemiyeti (AGC) Başkanı İdris Taş, İYİ Parti Antalya İl Başkanı Ali Adnan Kaya ve çok sayıda ANTSİAD üyesi katıldı. Toplantının konuşmacı konuğu ekonomist Prof. Dr. Ali Hakan Kara oldu. Ekonominin konuşularak tahminlerin paylaşıldığı toplantıya, belirsizlik ve enflasyon konuları damga vurdu.
“SEKTÖRDE ORANTISIZ REKABET KOŞULLARININ OLUŞTURULMAMASI EN BÜYÜK TEMENNİMİZ”
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren ANTSİAD Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Kurtar, derneğin köklerinin 1988 yılına dayandığını hatırlattı. Antalya bölgesinde yapı sektöründeki tek dernek olduklarının altını çizen Kurtar, sektöre yön veren firmaların üyeleri arasında olduğuna işaret etti. Üyelerinin showroom ve depo kira bedelleri, yüksek stok maliyetleri, personel giderleri ve lojistik nedeniyle büyük bir sermaye ile çalıştığını ve buna bağlı olarak ciddi finansal yüklerin altına girdiklerini belirten Kurtar, Antalya iş dünyasından, yatırımcılar ve müteahhitlerden en önemli beklentilerinin, birçok zorlukla mücadele eden yapı sektöründe orantısız rekabet koşullarının oluşturulmaması olduğunu bildirdi. “Fabrikadan şantiyeye doğrudan hizmet sağlayan ANTSİAD üyelerimizin uzun vadeli ödemelerle karşı karşıya bırakılmaması en büyük temennimiz” diyen Kurtar, barter sistemiyle gerçekleştirilen alışverişlerde üyelere sunulan bazı oranların yüzde 100’e dayandığını, müşteri konut satışı gibi belirlenen fiyatların kabul edilemez olduğunu söyledi.
“ANTALYA’DA YAPI VE İNŞAAT SEKTÖRÜNE YÖNELİK FUAR YAPMALIYIZ”
Antalya’da yapı ve inşaat sektörüne yönelik fuar gerçekleştirilmesi önerisinde de bulunan Kurtar, bunun için tüm paydaşlardan ve yetkililerden destek istedi. Antalya’nın fuarlar kenti olması gerektiğini sürekli dile getirdiklerini hatırlatan ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman ise, “Buraya 335 şehirden doğrudan uçuş var. Fuarlar şehri olmamamız için önümüzde hiçbir engel yok. Konaklama tesisi sayımız 2 bin 700. Bunların bin 600’ü şehrin içinde. Restoran ve fuarcılıkla ilgili altyapımız hepsine yeter. Üzerinde çalıştığımız fuar konuları var. Bunlardan birisi yapı malzemeleri fuarı. Yapı malzemeleri fuarı konusunda ATSO olarak çalışıyoruz” diye konuştu.
“FİNANSMANA ERİŞİMLE İLGİLİ BÜYÜK SIKINTILAR YAŞIYORUZ”
İş dünyasının son dönemde enflasyonla mücadele ile vakit geçirdiğini söyleyen Hacısüleyman, “Enflasyon muhasebesi gibi sorunlarla vakit geçirdik. Stoklarımızda olan, satamadığımız malzemelerin vergisini ödememeniz için mücadele ettik. Hepsinde başarılı olamadık ama kısmen olduk” dedi. Finansal sorunlara çözüm bulunacak bir dönemde olduklarını belirten Hacısüleyman, finansmana erişimle ilgili büyük sıkıntılar yaşandığının altını çizerek, “Faiz oranlarının ve enflasyonun yüksekliği, ihracat yapanlar için döviz kurunun düşüklüğü gibi bir çok faktör ticari hayatımızı sürdürmemizi zorlaştırıyor” ifadelerini kullandı. Yapı sektörüne işaret ederek “Elimizde yapı var ama satamıyor ve nakte döndüremiyoruz” diyen Hacısüleyman, “Biz tüketmek için finansa erişim istemiyoruz, üretim için istiyoruz. Sanayicilerin üretim ve ihracat zorluklarına tanık oluyoruz. Satışlar düştükçe kârlılık azalıyor. Kârlılık azaldıkça istihdam edilen çalışanların iş güvencesi tehlikeye giriyor. Bütün bu sarmalın içinde hayatımızı çevirmeye çalışıyoruz” açıklamasında bulundu.
“EN KÖTÜSÜ BELİRSİZLİK”
Şirketlerin büyük fedakarlıklarla ayakta kalmaya çalıştığına işaret eden Hacısüleyman, ekonomik gelişmelerin yanı sıra siyasi gelişmelerin de ekonomik olarak geriye düşürdüğünü söyledi. Düşmekte olan faizin tekrardan çıkışa geçtiğine dikkat çeken Hacısüleyman, yıl sonu öngörülerinin revize edildiğinin altını çizdi. En kötüsünün belirsizlik olduğunu vurgulayan Hacısüleyman, “Bizi neyin, ne zaman beklediğini ve ne olacağı konusunda öngörüde bulunmak çok zor. Bizim için en kötüsü belirsizlik” dedi.
“ÜNİVERSİTE SINAVI KALDIRILMALI”
Üniversite sınavlarına da değinen Hacısüleyman, Haziran ayında yaklaşık 3 milyon gencin sınava gireceğine işaret etti. Üniversite sınavını kazanmanın aileler için bir itibar meselesine dönüştüğüne dikkat çeken Hacısüleyman, herkesin yeteneği ve yatkınlığının farklı olduğunu belirterek eğitim sisteminde üniversite sınavlarının kaldırılması gerektiğini vurguladı. Hacısüleyman, çocukların yetenek ve yatkınlıklarına göre sistem geliştirilmesi gerektiğine işaret etti.
“SEKTÖRÜMÜZÜ DAHA İLERİYE TAŞIMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”
Sektörü daha ileriye taşımak adına azimle çalıştıklarını belirten TİMDER Başkanı Çiğdem Aras ise, “Önümüzdeki günlerde TİMFED bünyesinde de hep birlikte daha güçlü bir sinerji yakalayacağımıza inanıyorum. Derneklerimiz arasında işbirliğini güçlendirerek, bilgi paylaşımını artırarak ve ortak akılla hareket ederek sadece kendi bölgemizde değil, tüm Türkiye’de örnek projelere imza atacağımıza inanıyorum. Unutmayalım, bizim gücümüz birliğimizdir. Sektörümüzün büyümesi, gelişmesi ve geleceğe güvenle bakması için birlikte üretmeye, birlikte düşünmeye ve birlikte ilerlemeye devam edeceğiz” dedi.
“DOST ÜLKELER BİRBİRİYLE DAHA ÇOK TİCARET YAPACAK”
Son olarak sahneye çıkan toplantının konuşmacı konuğu ekonomist Prof. Dr. Ali Hakan Kara ise, ekonomiye ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunarak öngörülerini paylaştı ve kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. Küresel gelişmelerin Türkiye’yi de etkilediğine işaret eden Kara, küresel ticarette temel kırılmaların olduğuna işaret etti. Küresel güçlerin dünyayı farklı bir noktaya doğru götürdüğünü söyleyen Kara, “Bugün Trump, yarın başkası gelir ama dünya bir rotaya girdi. Artık globalleşme değil, genelleşme, kutuplaşma. Dünya birkaç kutba ayrılacak. Dost ülkeler birbiriyle daha çok ticaret yapacak. Böyle bir dünyaya doğru gidiyoruz” diye konuştu. 100 yıl önceki küresel korumacılık rüzgarlarının yeniden ortaya çıkmaya başladığına işaret eden Kara, bunun nereye gideceğinin ve ne kadar ilerleyeceğinin bilinmediğini ifade etti.
“ŞUAN TEK BİLDİĞİMİZ BELİRSİZLİĞİN BELLİ OLDUĞU, AMERİKA BİZİ GERİDEN TAKİP EDİYOR”
“Şuan tek bildiğimiz belirsizliğin belli olduğu” diyen Kara, “Bir belirsizlik var ve o belirsizlik bizimle yaşamaya devam ediyor. Sadece bunu biliyoruz” dedi. Amerika’nın vergi uygulamalarına işaret eden Kara, belirsizlik konusunda Amerika’nın Türkiye’nin içinden geçtiği durumu biraz geriden takip ettiğini söyledi. Türkiye’deki şirket ve yöneticilerinin tecrübesine dikkat çeken Kara, “Türkiye belirsizlik ortamını uzun süredir yaşıyor. Amerika biraz bizi geriden takip ediyor. O yüzden önümüzdeki dönemde Türk şirket ve yöneticileri gidip dünyada dersler vermeli. Biz bunları yaşadık, bunlarla baş etmesini çok iyi biliyoruz diye” şeklinde konuştu.
“FAİZLER YIL SONUNA DOĞRU YÜZDE 30’LARA DÜŞER DİYE BEKLİYORDUK”
Türkiye’nin risk primi en çok artan ülkelerden biri olduğunu söyleyen Kara, şunları dile getirdi:
“Çünkü biz, sadece dışarıdan değil içeriden de bir dalga yaşıyoruz. Yani hem dışarıdaki belirsizlik hem de içeride siyasetle ilgili bir takım belirsizlikler ortaya çıkınca, Türkiye, en çok etkilenen ülkelerden birisi oldu risk anlamında. Dünya, ticaret savaşlarından önce ufak ufak toparlanmaya doğru gidiyordu. Biz, bu yılın ikinci yarısından itibaren Avrupa biraz toparlanırsa ihracatçılar rahatlar, ondan sonra da faizler düşer. Yıl sonuna doğru faizler yüzde 30’lara düşer, yüzde 25’lere doğru düşerse iş yapılabilecek diye düşünürken, biranda 6 ay geriye gitti. Asıl yaşadığımız sıkıntı bu. Böyle bir umut vardı, biranda bütün parametreleri yeniden oluşturmak gerekti. Yeni dünya düzenine göre bizim ne yapmamız lazım, şimdi hepimiz bunu düşünüyoruz.”
“TİCARET SAVAŞLARINDAN EN ÇOK OLUMSUZ ETKİLENECEK ÜLKELER ÇİN VE ABD OLACAK”
Ticaret savaşlarından bütün ülkeler olumsuz etkilenirken en çok olumsuz etkilenecek ülkelerin Çin ve Amerika olacağını söyleyen Kara, “Türkiye açısından bakarsak Euro, Dolar paritesi bizim lehimize işliyor” dedi. Doların küresel para olma özelliğini daha hızlı bir şekilde yitireceğinin ortaya çıktığını belirten Kara, dünyada doların payının azaldığına işaret etti. Dolar özelliğini yitirirken altın fiyatlarının artışta olduğuna dikkat çeken Kara, piyasaların altının güvenli liman olup olmadığını sorguladığını kaydetti. Amerika ile ilgili verileri de paylaşan Kara, doların uzun süreli değer kaybı sürecine girebileceğini belirtti. Kara, uzun vadeli yatırımlarda portföyde altının bulunması gerektiğini de söyledi. Türkiye’nin Çin ve Amerika ile ticarette en düşük ülkelerden biri olduğunu ifade eden Kara, filler tepişirken çimenlerin ezildiğini, Türkiye’nin çimenlerin kenarında kaldığını ve şanslı olduğunu kaydetti. Kara, ticaret savaşlarının kazananının olmayacağını, bazı ülkelerin daha az kaybedeceğini sözlerine ekledi.
“ENERJİ FİYATLARINDAKİ DÜŞÜŞ TÜRKİYE’NİN İŞİNE YARIYOR”
Enerji fiyatlarındaki düşüşün Türkiye’nin işine yaradığını ifade eden Kara, “Ekonomik programın iki bacağı var. Biri enflasyonu düşürmek, diğeri dış açıktaki dengesizlikleri gidermek. Enerji fiyatlarındaki düşüş iki tarafa da yardımcı oluyor. Aslında arkadan rüzgarlar iyi esiyor” açıklamasında bulundu. Jeopolitik pazar gücünün artmasından ve Amerika’nın düşük kota uyguladığı ülkelere üretimin kaymasından Türkiye’nin faydalanacağını ifade eden Kara, rüzgar arkamızdan eserken kendi problemlerimizle uğraşmaktan fırsat bulamadığımızı, öngörülebilirliği artırırsak önemli fırsatların olduğunu söyledi.
“ENFLASYONU DÜŞÜRMEK ÖNEMLİ”
Enflasyonu düşürmenin önemli olduğunu vurgulayan Kara, “Bu farkındalığı çok göremiyorum. Beni en çok üzen şeylerden birisi, bu ülkenin insanında enflasyon duyarlılığı çok düşük. Yüzde 80’i ‘Enflasyon düşmese ne olacak, düşmese de olur’ diye bakıyor. Öyle olunca da ülkeyi yönetenler enflasyonu düşürme konusunda motive olmuyorlar. Çünkü siyasetçi, halktan, tabandan gelen istekleri yerine getiren kişidir” dedi. Türkiye’nin son 50 yıldır yüksek enflasyonla yaşayan bir ülke olduğunu ve herkesin buna göre pozisyon aldığını belirten Kara, “Yüksek enflasyonla yaşayıp da kalkınabilmiş tek ülke yok. Bizim bu sorunu çözmemiz gerekiyor ki, ayağımızdaki prangalardan kurtulup dünyanın bize verdiği fırsatları kullanalım” diye konuştu. Yüksek enflasyonda Türkiye’nin son yılarda dünyada ilk 10’da yer aldığını belirten Kara, “Enflasyonda şampiyonlar liginde oynuyoruz” açıklamasında bulundu. HABER: YUSUF KATRAĞ
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim