Bugün 25 Ekim 2025 Cumartesi
  • Antalya19 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    5539.53
    %0.05
  • Dolar
    41.9295
    %-0.00
  • Euro
    48.7497
    %0.01

MUHARREM YELLİCE / KONUK YAZAR

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
MUHARREM YELLİCE / KONUK YAZAR

ÂHİLİK

24 Ekim 2025 Cuma 23:47

                                                 

Selçuklu’nun Başarısı Kılıçtan Kuruma evrilmesidir.

“Horasan’da sahtekâr, Anadolu’da tövbekâr”
 

Ali Yıldız’ın, “Türkler Emevî ve Abbasîlerin yapamadığını yaptı; bedestenler kurup esnaf ve sanatkârı korudukları, pazar ve panayırlarla üretimi örgütledikleri, kervansaraylarla uluslararası ticareti ve karakollarla güvenliği sağladıkları için Anadolu’da başarılı oldular” tezi, kronolojiyi ters okumaktır. Bu kurumların önemli bir bölümü fetihlerle birlikte değil, fetihten çok sonra, özellikle 13. Yüzyıldan sonra yerleşik düzenin birer sonucu olarak ortaya çıktı. Ali Yıldız’ın, “Türkler bedestenlerle esnafı korudu, panayır ve kervansaraylarla ticareti hızlandırdı, karakollarla güvenliği sağladı; bu yüzden başarılı oldu” yargısı, sebep–sonuç zincirini tersine çeviriyor.Bu bakış, aslında bazı Türk tarihçilerinin bakışıdır.Bana göre doğru değildir. Önce fetih ve iskân, ardından kurumsallaşma gelir. Selçuklu Anadolu’sunda belirleyici olan ilk safha bilek ve yürekle kazanılan askerî–siyasi hâkimiyettir; kurumlar ;bu hâkimiyetin sonucu olarak güçlenmiştir.Bu hükmün tersini düşünmek dünya savaş tarihini tersinden okumaktır.

  Bütün fetihlerde ilk evre kılıç ve yürektir. XI–XII. yüzyıllar: Kılıç, uç teşkilâtı, vergi/imar kapasitesinin tesisi, nüfus aktarımı (iskan). Devletin “düzen kurma” gücü  bu yüzyıllarda  filizlenir. — XIII. yüzyıl (özellikle 1220’ler–1270’ler): Han–kervansaray zincirlerinin hızla çoğaldığı, pazar–panayır düzeninin süreklilik kazandığı kurumsal evredir. Yani istikrardan sonra ağ gelir; ağ istikrarın sebebi değil meyvesidir. 13.asırdan  sonra İran çoğrafyasında oluşan mezhebe dayalı Şah İsmail’in devlet olma orgaizsasyonu Anadolu’ya Oğuz göçünü engellemiştir.İran da Büyük selçuklu Oğuz boylarının kalıntıları  şiileşerek Şah ismail bünyesinde Safavi Türk Devletini oluşturmuştur. Bu oluşum Çaldıran şavaşıyla son bulmuş, Yavuz Tebriz de mekan kurmuş, Şah İsmail İsfahanda soluğu alıp  bir daha Osmanlı karşısına çıkmaya cesaret edememiş, Yavuz da onun yaşamasına fırsat vermiştir.

 Somut tarih işaretleri 1071’den sonra iki yüz yıl bilek ve kılıçın  Anadoluda  üzerinde hakim  unsur olduğunu, Selçuklu  hanlarının kronolojisi bunu açıkça gösteriyor. Aksaray Sultan Hanı (1229), Kayseri yakınındaki Ağzıkara Han (1231–1239), Alayhan, Zazadin, İncirhan vb. örneklerin çoğu XIII. yüzyıl ürünüdür. Bu tarihler, Malazgirt (1071) sonrası yaklaşık iki yüzyıllık bir güvenlik, idarî birikimin üstüne kurulu mimarî ve ticari altyapıyı işaret eder. Önce hâkimiyet ve yol güvenliği sağlanmış, sonra han–kervansaray ağı çoğalmıştır. Oguz boyu Andoluda devletleşmiştir. 1243 yılındaki Kösedağ savaşından sonra Selçuklu 93 yıl Moğol soylu İlhanlı Devletine vergi vererek vasal olmuştur.Mevlana marifetiyle Farslaşmıştır.

 Bedesten meselesi. Bedesten, değerli malların korunduğu ve alınıp satıldığı şehir çekirdeğidir; tipik taş-kubbe mimarisi ve kurumsal fonksiyonuyla esas kimliğini Osmanlı şehirleşmesinde (XIV–XV. yüzyıllar) kazanır. Yani bedesten, Selçuklu fetihlerinin ilk ve başat kurumu değildir; daha geç bir şehirleşme derinleşmesinin ürünüdür. Dolayısıyla “Selçuklu başarısı = bedesten” eşitlemesi tarih dışıdır Medrese ve ahîlik  zıt kurumlardır.. Medreseler fetihten önce “gönül kazanma” aracı değil; fetihten sonra idare, hukuk için elit yetiştiren kurumlardır ve medrese dili Arapçadır. Pazarın terbiyesi ise Ahîlik üzerindendir. Ahîlik, Horasan menşeli fütüvveti şehre tercüme ederek iş ahlâkını kurumsallaştırmıştır.Narh, ölçü,tartı, yemin ve meslek içi disiplin getirdi.

 Türkler kadim tarihlerinden itibaren esnaf  ve zanaatkâr yetiştiren bir millettir. Saka soylu soğotlar tüm türkistanda ipek yolu ağı üzerinde kervan yürüten insanlardı. Kıymetli taşlar ve yada taşı ve Çin ipeğinin ve Hindistan baharatının Avrupa içlerine ulaşmasını Türk soylu kervanlar sağlıyordu.  Turfanda üretim ve ticaret  çok hızlıydı. Üretim ve zenginliğin olduğu turfana Çinli göçünü önlemek için Çinlilerin Çin settini yaptığı yönünde  görüşler vardır. Göktürk İmparatorluğunun yıkılmasından sonra Karadenizin kuzeyinden ve güneyinden batıya akan Türk boylar çeşitli  Türk Devletleri  kurdular. Güneye akanlar,  islam akidesini başat alarak, Karahanlılar, Gazneliler ve Selçuklular , Babürlüler olarak tarih sahnesinde belirdiler.Bu devlerin gözde yeri ticaret merkezi Horasandı. Kuzey Türkleri , Avarlar;Peçenekler, Kıpçaklar , Bulgar Türkleri olarak varlıklarını sürdürdüler. Güçlü Roma, Germen ve Rus baskısıyla asimile  oldular.

Geleneksel Türk töresinde bir gelenek vardı  Kötü mal üreten esnafın ürettiği  mal  , çarşının ortasındaki  üzeri toprakla ürtülü bir dama atılır,  esnafın adı üretilen mal üzerine yazılırdı. Halk bu hileli malı görünce o esnaftan alışveriş yapmazdı ve toplumdan dışlanırdı.  Dışlanan esnaf zarar eder ,utanır bulunduğu yerden göç ederdi. Selçuklu göçlerinin arkasına takılan esnafların büyük bölümü bu pabuçu dama atılanlardı. Bu esnaflar Kırşehir , konya gibi yerlere  ikân edilerek  kendi mesleklerini lonca örgütlenmesiye Anadoluya yaydılar.

Horasan’da sahtekâr, Anadolu’da tövbekâr.” Bir namuslu esnaf sınıfı töredi. Horasan’da sahtekâr, Anadolu’da tövbekâr sözü, göçle gelen ve kimi yerde “hile”ye kayan üretim alışkanlıklarının, Anadolu şehir düzeninde Ahîlik denetimiyle ıslah edilmesini anlatır. “Pabucu dama atmak” yalnız ceza değil, itibar hukuku yoluyla kalite güvencesinin sağlanmasıdır: hile yapan teşhir edilir, uyarılır, ıslah olmazsa meslekten tecrit edilir. Böylece piyasa güveni oluşur; sahtekâr tövbekâr olurdu

Ahilik, Horasan menşeli fütüvvet geleneğini şehre tercüme ederek iş ahlâkını kurumsallaştırdı. Hileli üretimi kamusal teşhirle cezalandıran “pabucu dama atmak” gibi yaptırımlar, yalnız ceza değil ıslah kapısıydı; esnaf yemini, narh ve ölçü–tartı denetimiyle piyasa güveni tesis edildi. Kısacası, sahtekâr tövbekâr olabildi ve üretim etiği kalıcılaştı.

 Sebep–sonuç çizgisi nettir:  Sebep: Kılıç, uç, vergi–imar, yol güvenliği , devlet kapasitesi.  Sonuç: Han,kervansaray ağının hızla çoğalması, pazar–panayırların süreklilik kazanması, şehir içi esnaf örgütlenmesinin kalıcılığını doğurdu.  Daha geç sonuçda: Bedestenin bir Osmanlı kent çekirdeği kurumu olarak olgunlaşmasdır.

Prof. Dr. Turan Yazgan , Ahi kurumunu, sosyal güvenliği bir güven ekonomisine çevirdiğini söyler. Ahîliğin “orta sandığı, kefalet, karşılıklı denetim” mekanizmaları, Yazgan’ın anlattığı anlamda kurumsal dayanışmanın tarihî örneğidir. Bu, Selçuklu başarısının “kurumsal ahlâk ayağı”dır; fakat tarih sırası değişmez: kurumlar, kazanılmış hâkimiyetin üstüne inşa edilmiştir.

Son hüküm. Selçuklu’nun Anadolu’da kalıcı olmasının sebebi, ilk elde bilek ve yürek; yani askerî-siyasi kudret ve iskân kabiliyetidir. Han–kervansaraylar, pazar–panayırlar ve (daha geçte) bedestenler; bu kudretin ve istikrarın ardından gelir. Kronolojiyi doğru okuduğumuzda, Anadolu  Selçuklu tarihine Ali Yıldız gibi bakanların  tezi çöker: “önce kurumlar sayesinde başarı” değil, başarı sayesinde kurumlar teşekkül etmiştir.

Bu kurumların temeli öyle sağlam atılmıştırki, 16 asra geldiğimizde dünya iki guruba ayrılmıştı. Bir tarafta biz Türkler diğer tarafta  karşımızda boyun büken dünya.Biz istediğimiz yerde mekan kurar istediğimiz devlete emir gönderirdik. Bu emirleri padişah göndermez sadrazam seviyesindeki adamlar gönderirdi.  Hakanınımız hiçbir devletin kralını muhatap almak istemezdi. Bu güçe Selçukluda kurulan esnaf teşkilatları sayesinde ulaştık. Tüm tiçaret yollarının güvenliğini ve kervansaraylarla kervanların konforunu sağladık.Türkl milleti devlet oldu.Bu devlet oluş, Göktürklerin devlet oluşuna benzemedi. Adnan Ötüğen ve Bernand Lewis’in dediği gibi Türk milleti ; kendi benliğini Arap ve Fars kültürü içinde eritti. Anadoludaki farklı dini ve ırkİ yapılar olduğu gibi kaldı.Devletin bünyesi zayıflayınça bu farklı yapılar virüs gibi bünyeyi sardı.

  1731 yılında makineli üretimin başlaması, buharlı gemilerle ümid burnunun aşılması  Tiçaret yolunu denizlere kaydırıp, üretim makineleşince çöküş başladı.Bu çöküş cumhuriyetle durduruldu.

Kısa Kaynakça

• Claude Cahen, Osmanlılardan Önce Anadolu (çev. Kağan Kahveci), Alfa.

• Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu: Klasik Çağ 1300–1600, YKY.

• Scott Redford, Anatolian Seljuk Caravanserais ve ilgili makaleler.

• Semavi Eyice, “Bedesten”, TDV İslâm Ansiklopedisi (Osmanlı kent çekirdeğinde bedestenin yeri).

• Suraiya Faroqhi, Osmanlı’da Kentler ve Kentliler, Tarih Vakfı Yurt.

• Turan Yazgan, İktisatçılar İçin Sosyal Güvenlik; “Sosyal Güvenlik Açısından Zekât”.

Türk Dünyası Tarih Dergisi.Turan Yazgan. Ahilik. Sayı.63.yıl.1993.

Ö. Lütfi Barkan, “Kolonizatör Türk Dervişleri”.

 

Bu yazı toplam 190 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim