Bugün 17 Aralık 2025 Çarşamba
  • Antalya7 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    5912.43
    %-0.10
  • Dolar
    42.687
    %0.09
  • Euro
    50.1903
    %0.13

NURİ SEZEN / KONUK YAZAR

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
NURİ SEZEN / KONUK YAZAR

HALK DİLİ TÜRK DİLİ

17 Aralık 2025 Çarşamba 00:46

 

 

Bir tarihçi, bir dilci kadar olmasa da bir Türk milliyetçisinin bilmesi gerekenleri yazıyorum.
Dil, bir milletin en belirgin özelliğidir. Milletler dili ile doğar, dili ile düşünür, dili ile yaşar, dilini kaybederek ölür. Tarihin kadim milleti Türkler; farklı coğrafyalarda, faklı dillerle karşılaşmış olsalar da dillerini genelde muhafaza edebilmişler, edemeyenler diğer diller içinde dilleriyle birlikte kimliklerini de kaybedip gitmişler. Devlet kurmada mahir olan atalarımızın, devlet yönetmekte aynı başarıyı gösterdikleri söylenemez. Bu bakımdan kurdukları devletler yıkılmış ama millet varlığı devam edip gelmiştir. Neden?

Milletlerin kahir ekseriyeti halktır. Halk dilini muhafaza ederek varlığını sürdürebilirken, dil değiştiren yöneticilerin ise akıbetleri pek hayırlı olamamış.

Okullar dille, ilim dille, zekâ dille gelişirken anlamanın anlatmanın en güzeli ana dille olur. Düşünmeden yazan, düşünmeden okuyan, düşünmeden inanan toplumlarda yaratıcı düşünce gelişmez, bilim insanı yetişmez. Bilimde geri kalan toplumlar, her şeyde geri kalırlar. Bu bakımdan Türkçe Türk Milleti için varlık dirlik meselesidir. 

Anadolu Selçuklu ve Osmanlı'yı ele alalım. Selçuklu saraylarında Farsça, Osmanlı saraylarında Farsça, Arapça, Türkçe karışımı Osmanlıca diye adlandırılan kozmopolit bir dil kullanılıyor. Okullarda (medreselerde) Farsça, Arapça eğitim yapılıyor. Halk anadili Türkçe konuşsa da yöneticiler ve halk, aydınlar ve halk, din adamları ve cemaat hangi dilde iletişim kuruyorlar? Okunanını, söyleneni, anlamak mümkün mü? Halk Sade Türkçe kullansa da yöneticiler, aydınlar, din adamları gösterişe dayalı ağdalı bir dilin cakasını satmadalar. Okumak, yazmak çok az kişiye mahsus.

Fikri kaynak sınırlı, seviyeye yükselmiyor, zaman yeni şeyler üretmiyor.

Sanki okunanları anlamak için halktan olmamak lazım!

Anadolu Selçuklu Devleti'nin ve Osmanlı Devleti'nin yıkılması bir bakıma Türk Milleti için, Türk Dili için hayırlı olmuştur diyebiliriz.

Moğol istilasından sonra yıkılan Anadolu Selçuklu Devleti'nin yerinde 20'nin üzerinde Beylik kuruldu. Beyler, Selçuklu sultanların düştüğü hataya düşmediler. Beylikler ortalama elli, yüz, yüz elli yıl kadar yaşadılar.
Bu beylikler: Osmanlı, Karamanoğulları, Germiyanoğulları, Karesioğulları, Hamitoğulları Eşrefoğulları, Alaiye Beyleri, Menteşeoğulları, İnançoğulları, Sahipoğulları, Aydınoğulları, Tacettinoğulları, Çandaroğulları, Pervaneoğulları, Saruhanoğulları, Eretna Devleti, Kadı Burhanettin Devleti, Dulkadiroğulları, Ramazanoğulları, Karakoyunlu, Akkoyunlu Devletleri, (İçlerinde bir Kürt beyliği) bile olmayan tamamen Oğuz Türkmen beylikleri. Hepsi Bey!  Hepsi Türk!  Türk Halkının dili, Türkçenin yeşerdiği, ürünler verdiği bir dönem. Devlet dili Farisi dilinin yerini Türkçe aldı. Resmi dil Türkçe oldu. Sultan yerini Türkmen Beylerine bırakmıştı. Bu dönem Türkçe için, Türklük için ilginç bir dönemdi. Kitaplar, hitaplar Türkçeydi. Halk söylenenleri de yazılanları da anlıyordu.

Karamanoğlu MehmetbEY, 1227'de Anadolu Selçuklu Devleti'nin başkenti Konya'yı zapt ederek Saray teşkilatındaki Arap ve Fars unsurları attı, divanı dağıttı. “Bugünden sonra, Divanda, dergâhta, bargahta, sokakta Türkçeden başka dil kullanılmayacak” diyerek yayınladığı Ferman yeni bir çığır açtı. Türkçe Mevlit, Ahmediye, Muhammediye adlı Türkçe yazılmış dini kitaplar, halk arasında tekke ve medreselerde yerini alıyordu.  Dinin anlaşılması ve yaygınlaşmasında Ahmet Yesevi'nin Türkçe öğretileri, Türkler arasında önem kazanıyordu. Hacı Bektaşi Veli'ye atfedilen “Eline, Beline Diline sahip ol” düsturu Türk dilinin önemini ortaya koyarken, Aşık Paşazade, Kemal Paşazade gibi şahsiyetler, Milliyet ve Vatan anlayışını ifade eden önemli şahsiyetlerdendi. Çok sayıda tercüme ve telif eser Türkçeye kazandırılmış, hatta Kastamonu'da çok sade bir Türkçe ile Cevahir el -Esdaf adlı Kuran tercümesi yapılmış. Yunusların, Hacı Bayrami Veli’lerin, Hacı Bektaşi Veli’lerin, Ahi Evran’ların, Kaygusuz Abdal’ların Anadolu'da İslami yaymak kadar, Türklüğü yayma çabası görülür.

Neye Amin dediğini bilmeyen, yemek dualarını bile Arapça yapan ve bunu dinin gereği sanan halk, dinini Peygamberini, “Ahmediye” ve “Muhammediye” adlı halk Türkçesiyle yazılmış kitaplardan öğrenme şansı bulmuştu.

Türkçe resmi dil, eğitim dili olmaya başladı.

Bu gidiş pek uzun sürmedi. 

Halkın bu kadar şey bilmemesi gerekiyordu.

Beylikler tek tek ortadan kaldırılırken Türkmen beylerinin teveccühünü kazanmak için yazılan Türkçe kitaplar, bey konakları ile birlikte yakılarak Anadolu Türk Birliği sağlanıyordu!..

Türkler, her itirazında ezildi, başları bir daha kalkamayacak şekilde asırlarca koparıldı, kuyulara dolduruldu.

Şimdi neden bu haldeyiz tepkisiz diye sormamalıyız!

Gücünü Oğuz aşiret beylerinden alan Osmanlı büyüdü, çok uluslu oldu. Üç kıtaya yayıldı. Sırtını İslam halifeliğine Sünni mezhebe dayadı. Türklüğe ihtiyacı yoktu artık. Arkasında koskocaman bir İslam milleti vardı. Böyle düşünüyorlardı.

Batı ülkeleri pozitif mantığın gereği ile ilimde, teknikte günbegün gelişirken, Osmanlı rahatlığın rehavetini yaşıyordu.

Gayri Türk unsurların isyanları, toprak kayıpları, gelir kayıpları, sürekli mağlubiyetler, Gülhane Hatt-ı Hümayunu ve Tanzimattaki Fermanlarla şimdikine benzer Hürriyet, Müsavat (eşitlik), “gavura gavur dememe” vaatlerine rağmen durmadı.

Osmanlı tahtı, bahtı ve dili ile tarihe mal olurken, yerine Türkiye Cumhuriyeti, Türk'ü ile Türkçesi ile Türk milletine bir güneş gibi doğdu.

Güneşin doğuşu yetmiyor, onu Farsça Arapça kelimelerin gölgesinden, İngilizce Fransızca gibi kelimelerin etkisinden kurtarmak gerek.

Milletler dili ile yaşar.

Sevgiler en güzel ana dille ifade edilebilir.

 

Bu yazı toplam 160 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim