Hayatın insana yüklediği en ağır yüklerden biri sırtında taşıdığı fiziksel bagaj değil; söylemek isteyip de söyleyemedikleri, yapmak isteyip de yapamadıklarıdır (vd.).
Yürümediğiniz yollar,
Ertelediğiniz hayaller,
Edemediğimiz itiraflar,
Söyleyemediğiniz iltifatlar,
Atlattığınız ve kaçırdığınız buluşmalar,
Kuramadığınız dostluklar,
Yıktığınız arkadaşlıklar,
Kırdığınız kalpler,
Söylediğiniz yalanlar,
Sakladığınız gerçekler ve daha onlarca neden...
Hepsi zamanın tozlu raflarında birikir ve bir ses kulağınıza şöyle fısıldar:
Ya o günü kaçırmasaydın...
Ya o sözü söyleseydin...
Ya o adımı atsaydın...
İşte o an, kalbinizin derinliklerinden yükselen bu kelimeyle yüzleşirsiniz: Keşke
Tek bir kelimedir, yorucu bir kelimedir, ama onlarca paragrafta anlatılanı tek bir kelimede anlatır keşke...
Kısacık bir ömrün ve akıp giden koskoca bir hayatın içinde, insanın iç dünyasında zamanla biriken birkaç saniyelik gecikmenin, bir anlık durgunluğun, bir ömür süren suskunluğun ya da gösterilemeyen bir cesaretin bedelidir "keşke".
İnsan söyledikleri kadar söyleyemediklerinden de yargılar kendini.
O yüzden cesur olun; içinizden geçenleri, duygularınızı, düşüncelerinizi iyi bir insan
olmanın olgunluğuyla paylaşın.
Çünkü bir gün gelir; kaybetmiş olsanız bile "keşke demedim" demenin değil, "iyi ki söylemişim" demenin huzur ve ferahlığını hissedersiniz.
Unutmayın, hayatın geri sarma tuşu yoktur.
Zamanı geri döndüremezsiniz; ama duygularınız, dönüp dolaşıp size bunu hatırlatır, ve sizi hep o özlem ve temenni dolu kelimeyle yüzleştirir. KEŞKE
Bu yazı toplam 1126 defa okunmuştur.