Geride bıraktığımız 2017 yılında maalesef kadın cinayetleri yine içimizi yaktı, geleceğe yönelik endişelerin artmasına neden oldu…
Öyle ki; geride bıraktığımız 2017 yılında istatistiki veriler bu anlamda iç açıcı değil!
2017 yılında 389 kadın cinayeti gerçekleşirken, cinsel çocuk istismarı da arttı.
Yaşamını kaybeden kadınlarımızın yüzde 34’ü kendi hayatına yön vermek istediği için erkekler tarafından yaşamına son verildi.
Ve bu cinayetlerin yüzde 43’ü ateşli silahlarla gerçekleşti…
İstatistiki veriler gerçekten de tablonun karamsar olduğunu gözler önüne seriyor!
Ve bu karamsar tabloda kadın cinayetleri, kadına şiddet ve pozitif ayrımcılık gibi kavramlar tüm acımasızlığıyla önümüze çıkıyor…
Neden bu şiddet eğilimi önlenemiyor?
Ve neden tırmanışa geçti?
Kadına şiddet konusu öteden beri günlük yaşantımızın neredeyse alışılmış bir tema haline geldi…
Ülkemizin gerçekten ciddi sorunları var.
İşsizlik, gelir adaletsizliği, ekonomik istikrarsızlık bunlardan bazıları.
Ama; kadına şiddet ve pozitif ayrımcılığın uzantısında artık bu kulvarda hızla ilerleyen kadın cinayetleri çok daha ciddi bir sosyal yaramız haline geldi…
Bu tanımlanamaz cinayetlere artık “dur” demeliyiz…
Neredeyse her gün yüzlerce şiddet olayının yanında çok ciddi ağır travmalara tanık oluyoruz.
Ve asıl kahredici görüntü bu şiddetin artık cinayetlerle perçinlenmesi!..
Antalya’da da kadın cinayetlerinin artış trendine girmesi ürkütücü bir sonuç.
Kadınlarımıza sözde değil, özde değer verecek kalıcı bir anlayışı yaşantımıza sokamadığımız sürece pozitif ayrımcılık sürecek…
Kadınlarımızın artık daha gür seslerini duyurabilmesinin zamanı çoktan geldi.
Bu konuda ortak ses ve tepki; beraberinde eğitime yapılan yatırımın arttırılması pekiştirilmeli…
Kadın erkek eşitliğinin artık sözde kalmaması için sosyal ve kültürel projeler geliştirilmeli, pozitif ayrımcılık algısı yıkılmalı…
Umarım 2018 yılı bu anlamda umut veren gelişmeler içerir…
Bu yazı toplam 2236 defa okunmuştur.