Kendisiyle ‘’barışık’’ olmayan kişilerin toplumla uzlaşı içinde olması ne kadar mümkün?
Bu olasılığın olmadığı kesin.
Kendisiyle kavgalı insanlar etrafına da negatif bir enerji verir.
Bencil, eleştiriye kapalı ve gerçek yüzünü belli etmeyen…
Ya da gerçek yüzünü belli etmediğini sanan (!)
Kendisini eleştirmeyen, aynalarla yaşamı boyunca küs insanları anlamakta güçlük çekiyorum.
Kendisi ile “barışık” olduğunu iddia eden, ancak neredeyse toplumun tüm katmanlarıyla dargın veya mesafeli insanların “inandırıcılığı” olamaz.
Olmuyor da…
Zaman zaman aynaların karşısına geçeriz…
Tüm şeffaflığıyla yansımaları en gerçekçi biçimde yansıtan aynalara bakarken, geçip giden yılların doğal akışını; acımasızca geçişi diye yorumlarız.
Oysa aynalarda belirgindir gerçekler…
İnsanların da aynalar gibi net ve yalın olmasını bekleriz doğal olarak.
Bu beklenti; hepimizin beklentisidir…
Olduğu gibi görünmeyen, ya da olduğundan farklı görünmeye çalışanların aynalarla işi yoktur…
Derin abartılar, sahte tebessümler, konuşurken bile konuştuğunun farklı yönünde algılar yaratan, inandırıcılıktan uzak, kibirli ve gösteriş eğilimine tutsak olmuş kişilerin çok fazla açıklayabileceği içtenlik cümleleri yoktur!
Onlarla konuşurken “yalnız” olduğunuzun farkına varırsınız…
Yapmacık gülüşlerin uzantısında gerçek bir dost sesini ararsınız…
Çünkü; olabildiğince “dost” görünmeye çalışırken bencillik ve kibir ikileminde yol alan bir insan figürü vardır karşınızda…
Aslında; yaşam maratonu o kadar kısa ki!
Bu gerçeği bile kabullenemeyen ve algı kirliliği yaratan insanların “fazlalaşmaya” başladığını görmek üzüyor insanı.
Güven duymak ve güven vermek o kadar özge bir kavram ki!.
Bu kavrama sımsıkı sarılmak isterken güvensizliğin dip noktalarında samimiyeti nasıl arayacağız?
Sürekli birilerinin arkasından konuşan, eleştiren, gerginliklerden ve kutuplaşmalardan beslenen figürler prim yaptığı sürece “güveni “ boşuna arayacağız.
Bu yazı toplam 632 defa okunmuştur.