Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

            Şehrin cazibe merkezleri yoksa sinerjisi yok demektir.

            Kent meydanları yoksa; modern kentleşme hamlesinde ‘’geç kalınmış’’ demektir.

            Bu değerlendirmelerle modern şehircilik anlayışına bakmak ve yorumlamak gerekir.

Yerleşim birimlerini ‘’farklı’’ kılan özellikler arasında mimarisini, ulaşım modelini ve sosyal – kültürel motiflerini ilk sıraya koyarım hep.

            Modern şehir demek; çok katlı yapılaşma modelini AVM’lerle besleyen bir bütünlük asla değildir.

            Geçtiğimiz günlerde Muratpaşa Belediyesi basın biriminden gazetemizin mail adresine  bir haber düştü. Haberde şöyle diyordu : ‘’Ermenek mahallesine cazibe alanı.

            Ermenek mahallesine 4 bin 150 metrekarelik bir alanda çocuk parkı yapımına başlıyor ve haberin başlığı ‘’Ermenek cazibe alanı olacak.’’

            Düşünüyorum da, 4 bin metrekarelik bir alanda yapılacak bir çocuk parkını cazibe alanı diye ön plana çıkarmak, ya da öyle bir intiba yaratmak ne derece doğru?

            Cazibe alanı ya da cazibe merkezi çok farklı kavramlardır.

            İçinin doldurulması gerekir. Her yapılan küçük bir  parkı cazibe merkezi diye lanse etmek yerel belediyecilik anlayışının geldiği boyutu gösterir.

            Ben cazibe merkezi ya da cazibe alanı denince çok daha prestijli projeler bütünlüğünü anlıyorum.

            Her yaştan insanın buluştuğu, stres attığı, gezip dinlendiği, yeşil doku ile barışık prestijli projeleri anlıyorum. Sanatın, kültürün, ticaretin, sosyal yaşamın en güzel karelerinin yaşandığı alanları anlıyorum.

            Kent meydanı gibi çekim merkezlerini anlıyorum.

            Belediyelerin asli görevi zaten mülkiyet sorunlarını çözüp atıl durumdaki alanları çağdaş projelerle şehre kazandırmaktır. Çocuk parkları açmak rutin belediyecilik anlayışının olmazsa olmazıdır.

            Muratpaşa Belediyesi çekim merkezleri oluşturmak adına çok daha büyük ve prestijli projeler ortaya koymalı.

            Ermenek mahallesi; yıllardan beri aynı görünümde ve çok fazla değişen bir şey göremiyorum.

   Öte yandan gerçek anlamda çekim merkezlerini oluşturamamış şehirlerin ne gündüz, ne de akşam ticaretinden söz etmek olası değildir      Şehir planlamasında geniş yollar, mahallelerinde sosyal donatı alanlarına, doğal dokuya ayrılan alanların ‘’fazlalığı’’ o yerleşim birimlerini özgün ve farklı yapar.

            Antalya’da pek çok mahallede öylesine yanlışlar, öylesine eksiklikler var ki!

            Peki; Antalya’da eksik olan ne?

            Trafiği henüz İstanbul kadar insanı canından bezdirecek düzeye gelmemesine rağmen (!) nüfusu o denli kalabalıklaşmamasına rağmen Antalya’da bırakın akşam ticaretini gündüz ticareti, canlılığı neden yakalanamıyor?

            Ve trafik sorununun bu nüfus oranıyla bile büyük bir sorun olması son derece düşündürücü…

            Örneğin şehrin en eski yerleşim birimlerini bünyesinde barındıran Muratpaşa’da cazibe merkezleri yok!

            Denize yakın yerleşim alanlarında farklı bir dünya, denize uzak mahallelerde sorunlar yumağı!

            Falezleri bile düşündürücü biçimde yapılaşmaya açılmış Muratpaşa betonlara boğulmuş durumda.

            Görüntü kirliliği ve otopark sorununun hızla arttığı Muratpaşa’da küçük çaplı sosyal ve kültürel çalışmalarla geleceği yakalayamayız…

            Yıllardan beri bu ilçemizde mega bir proje yok!

Aynı şekilde Aksu’ya bakacak olursak son derece hatalı bir planlama ile sorunlar yumağı olmuş bir ilçe.

            Gecekondulaşma kültüründen kurtulamamış ve görüntü kirliliği ile özdeş bir yerleşim birimi durumunda.

            Muratpaşa ve Aksu…

            Antalya için sadece iki örnek…

            Antalya’nın nüfus artışı itibariyle dikkat çeken bu iki ilçedeki mega proje eksikliği ile çekim merkezi eksikliği bile Antalya’yı özetlemeye yetiyor!