Kuşkusuz ki tarım ve turizm deyince aklımıza doğal olarak Antalya geliyor. Çünkü Antalya tarımın da, turizmin de en önemli şehri…
Antalya tarım ve turizm için bu kadar öneme sahipken maalesef yılların ihmali sorunların çözümlenememesi nedeniyle yeni sıkıntılarla karşı karşıya…
Ülkemizde tarım sektörü maalesef can çekişiyor ve bu tablo Antalya’da da net biçimde gözlemleniyor.
Tarımla uğraşan ailelerdeki inanılmaz derecedeki azalma, çiftçinin temel sorunlarını sürekli ötelemek, mazot fiyatlarının neredeyse 7 liraya yaklaşması, gübre fiyatlarındaki artış üreticiyi kara kara düşündürüyor.
Hayvancılık sektöründe de ciddi bir sıkıntı var.
Mera alanlarının sürekli daralması, yem fiyatlarındaki artış, ve elbette ki yine temel giderlerdeki fiyat artışının aşağıya çekilememesi besicileri kaygılandırıyor.
Turizmde ise geçtiğimiz sezonlarda yaşanan kriz en azından bu yıl yaşanmıyor olsa da, konaklama fiyatlarının düşük oluşu kazanç potansiyelini düşürüyor.
Antalya’ya bu yönleriyle baktığımızda, 2 milyon nüfusuna yeni ulaşan Antalya’da deniz, tarih ve iklim faktörüyle daha ne kadar durumu idare edeceğiz?
Bu şehrin kronikleşmiş sorunlarıyla ne zaman yüzleşeceğiz?
Antalya’nın o kadar çok sorunu varken; maalesef kent gündemini gereksiz tartışmalarla geçiştiriyoruz.
Öyle ki; Antalya’nın her geçen gün trafik keşmekeşliğine doğdu sürüklendiğini gören yok. Denizle iç içe olmasına rağmen balıkçılığın bitme noktasına geldiğini gören yok. Kruvaziyer turizmi diye bir olay yok.
Bir zamanlar narenciye bahçeleriyle çevrili bu şehirde artık sembol kalmamış, bu gerçeği gören maalesef çok az!
Bu kentte öyle bir noktaya geldik ki; her köşe başı dilenci olmuş, her köşe başında sokakta çalışmak zorunda kalan çocuklar istila etmiş…
Suriyeli sığınmacılar ucuz iş kolunda çalıştırılırken, işsizlik almış başını gidiyor!
Her köşe başı Suriyeli işportacılarla dolup taşmış!
Sokaklar, caddeler hız magandalarına teslim edilmiş, önlem alan yok…
Tabela kirliliği, görüntü kirliliği ve en önemlisi kaldırım işgalleri “olağan” hale geldi, bunu gören yok.
Doğal doku her geçen gün yok oluyor, halen imar planı ile bu doğal doku yok edilmeye çalışılıyor, bu tehlikenin farkında değiliz.
Kent hassasiyetleri birer birer yok olurken, sığ tartışmalarla gündem değiştiriliyor.
Bu şehrin o kadar çok “öncelikli” yapılması gereken projeleri var ki; tartışmaya açık söylem ve değerlendirmelerle Antalya’nın asıl sorunları görmezden geliniyor.
Antalya’nın temel sorunlarını aşamaması; tarım, turizm, hayvancılık ve ulaşım noktasında önemli gelirler sağlayabilme potansiyelini hızla tüketiyor…
Bu yazı toplam 993 defa okunmuştur.