Neredeyse hepimizi tutsak eden cep telefonu, bilgisayar gibi materyaller günlük yaşantımızı da sekteye uğratmaya devam ediyor.
Öyle bir noktaya geldik ki artık her telefonun bilgisayar gibi algılandığı ve tüm zamanımızı aldığı günümüzde bırakın sevdiklerimize, yakınlarımıza zamanı kendimize bile ayıramıyoruz.
Başka bir ifadeyle bilişim cağında asosyal bireyler hâline geldik!
Teknoloji gelişiyor, değişiyor ve bilişim sektörü hızla yeni trendler peşinde koşarken, sosyal medyaya olan bağımlılığımız da maalesef aynı hızla artıyor.
Cep telefonu bağımlısı haline geldiğimiz günümüzde önceki yıllarda konuşma süresi dakikaları ile rekor kırarken, şimdilerde sanal dünyanın dayanılmaz çekiciliğinde zamanımızı hoyratça eritiyoruz!
Bu konu hakkında son yapılan araştırmalar gerçekten ilginç ve bir o kadar da şaşırtıcı…
Maalesef ülkemizde insanların internette geçirdikleri süre ile uyku süreleri eşitlendi. Günün 7,5 saatini internette, 7,5 saatini de uykuda geçiriyoruz.
Cep telefonu, bilgisayar ve televizyon başında geçirdiğimiz zamanın fazlalığı; aslında ‘’Neden kitap okumuyoruz?’’ sorusunun da yanıtı!
Bu anlamda kitap okuma alışkanlığımız hızla aşağıya inerken, cep telefonunu oyun oynamak için kullanandan tutun da, sosyal medya için ‘’kaçınılmaz’’ ve bir o kadar da ‘’kaçınılmaz’’ görenlerin oranı maalesef sürekli artıyor.
Akıllı telefonlar, bilgisayarlar ve televizyon o denli zamanımızı alırken, elbette kendimize ayırdığımız; hele hele etrafımıza, sevdiklerimize ayırdığımız zaman da kısaldıkça kısalıyor!
Televizyon başında deyim yerindeyse çakılıp kalıyoruz.
Kitap okumaya ise ne gariptir ki zaman bulamıyoruz!
İnternetin başında oyuna, sosyal paylaşıma yoğunlaşırken, uyku süremiz de doğal olarak kısalıyor.
Sabah daha çok yorgun ve mutsuz bir ruh haliyle güne başlamanın hesaplarını yapıyoruz.
İşin en üzücü ve dramatik tarafı ise bu tavrımızı ‘’sosyalleşme’’ sanmamız...
Sosyalleştigimizi düşünürken biraz daha bencil, biraz daha mutsuz ve biraz daha yalnızlaşıyoruz aslında!.
Bu yazı toplam 295 defa okunmuştur.