Bugün 10 Eylül 2025 Çarşamba
  • Antalya22 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    4814.183
    %0.03
  • Dolar
    41.2744
    %0.01
  • Euro
    48.3117
    %-0.03

PROF DR RAMAZAN DEMİR / KONUK YAZAR

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
PROF DR RAMAZAN DEMİR / KONUK YAZAR

TÜRKİYE'DEKİ AKADEMİK YOZLAŞMA VE BİLİMSEL HAYSİYET SORUNU

10 Eylül 2025 Çarşamba 00:20

 

Özet
Türkiye'de yükseköğretim kurumlarında son yıllarda yaşanan dönüşümler, bilimsel liyakat ve evrensel akademik ölçütlerden uzaklaşma süreciyle karakterize edilmektedir. Özellikle yabancı dil yeterliliği, bilimsel üretim ve akademik unvanların verilme kriterlerinde gözlenen esnemeler, üniversitelerde niteliksel bir çöküşe yol açmaktadır. Bu çalışmada, 1980 öncesinden günümüze kadar akademik unvan kazanma süreçlerinde yaşanan değişimler incelenmiş, “örgütlü cehalet” kavramı çerçevesinde mevcut durum ele alınmıştır.
*
Giriş
Bilim, evrenselliği, nesnelliği ve gerçekliği ile akademik hayatın temelini oluşturur. Ancak günümüzde Türkiye’de üniversiteler, bilimsel düşüncenin yerine dogmatik anlatıların ve hurafe niteliğindeki varsayımların öne çıkarıldığı bir döneme girmiştir. Bu durum, yalnızca eğitimin niteliğini değil, aynı zamanda toplumun kültürel ve sosyolojik yapısını da olumsuz etkilemektedir.
*
Akademik Yozlaşmanın Temelleri
1. Tarihsel Süreç
1980 öncesi dönemde Türkiye’de akademik unvanlar oldukça ağır kriterlere bağlıydı. Profesörlük için iki yabancı dil şartı, “profesörlük takdim tezi” hazırlama zorunluluğu ve alanında en az bir kitap yazmış olmak temel gerekliliklerdi.
* 1973: İki yabancı dil şartı, özgün tez ve yayın zorunluluğu.
* 1981: Tek yabancı dil şartı.
* 1983: Yabancı dil sınavında 100 üzerinden en az 70 puan alma şartı.
* 2000: Dil barajının 65 puana düşürülmesi, sözlü sınavın kaldırılması.
* 2018: Dil barajının 55 puana indirilmesi.
Bu değişiklikler, akademik niteliklerin giderek esnetildiğini ve liyakat yerine kolaylaştırılmış unvan dağıtımının teşvik edildiğini göstermektedir.
2. Yabancı Dil Yeterliliği Sorunu
Yabancı dil, akademik hayatın evrensel iletişim aracı ve bilimsel üretimin olmazsa olmazıdır. Buna rağmen, dil barajının düşürülmesiyle üniversitelerde yabancı dil bilmeyen akademisyenler çoğalmış ve bu durum bilimsel üretimi ciddi biçimde sınırlamıştır.
3. Akademik Kadrolarda Nitelik Sorunu
Son beş yıl içinde atanan 196 rektörden 68’inin tek bir uluslararası yayını dahi bulunmamaktadır. Yine, 71 rektörün yayınlarına hiç atıf yapılmamış olması dikkat çekicidir. Bu tablo, akademik liderlik pozisyonlarının liyakatten uzak biçimde dağıtıldığını göstermektedir.
*Örgütlü Cehalet ve Akademide Gerileme
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) eliyle gerçekleştirilen bu değişiklikler, yalnızca teknik düzenlemeler değil, aynı zamanda bir zihniyet dönüşümünü de yansıtmaktadır. Akademide “dil bilmeyen, uluslararası ölçütlerde üretim yapmayan” kadroların ön plana çıkarılması, bilinçli bir strateji olarak okunabilir. Bu süreç, “örgütlü cehalet” kavramıyla açıklanabilecek bir durumdur.
*
Sonuç
Türkiye’de akademik hayat, yabancı dil yeterliliği ve bilimsel üretim kriterlerinin giderek düşürülmesiyle niteliksel bir çöküş yaşamaktadır. Üniversitelerde liyakat yerine siyasi ve ideolojik tercihlerle atamalar yapılmakta, bu durum yalnızca akademiyi değil, toplumun bilimle olan bağını da zayıflatmaktadır.
Bilimin haysiyetini korumak, yalnızca akademisyenlerin değil, tüm toplumun ortak sorumluluğudur. Aksi hâlde, bilimsel evrensellikten kopan bir akademi, ülkenin geleceğine katkı sunamayacaktır.
*
Kaynakça 
* Demir, R. (2008). Üniversitelerde sorunlar ve çözüm önerileri. Bilim Yayınları.
* Oğuz, Ş. (2024, Mart 20). Türkiye’nin akademik düzeyi üzerine değerlendirme. Dünya Gazetesi.
* Koçak, F. G. (2018). Sosyal medya paylaşımı [Twitter gönderisi].

Bu yazı toplam 157 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim