YENİ KUŞAK KÖY ENSTİTÜLÜLER DR BEDİA KERVANCIOĞLU'NU ANDI

Köy Enstitülüler Derneği Antalya Şubesi'nin Aralık ayı toplantısında Aksu Köy Enstitüsü'nde uzun yıllar hekimlik yapan Dr Bedia Kervancıoğlu anıldı. Dr Güray Ünlü tarafından hazırlanan sunum, çok sayıda Dernek üyesi ve katılımcı tarafından ilgiyle dinlendi.

Antalya'ya atanan ilk kadın hekim olan Dr Bedia Kervancıoğlu'nun hayatından kesitler aktarılan sunumda; Kervancıoğlu'nun hem Köy Enstitüleri'ne, hem Antalya'ya hem de ülkeye yaptığı hizmetler anlatıldı.

Sadece bir hekim olarak değil, bölge ve ülke sorunlarına çözüm bulmak için hayatı boyunca yoğun çaba harcayan Kervancıoğlu gerek görev yaptığı Aksu Köy Enstitüsü öğrenci ve öğretmenleri tarafından, gerekse bölge halkı tarafından büyük takdir toplayan ve çok sevilen bir insan olarak hatırlandığı dile getirildi. Önemli mektup ve belgelerinden örnekler aktarılan sunumda Kervancıoğlu'nun kızı Emekli Antalya İl Turizm Müdürü Ayşe Feyizoğlu da annesini anlattı. 

Dr Güray Ünlü tarafından hazırlanan sunum bitiminde Dr Yücel Yapıcı tarafından plaket takdim edildi ve toplu fotoğraf çektirildi.

Büyük bir ilgiyle dinlenen sunum sonrasında ise gazetemize açıklamalarda bulunan Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Antalya Şubesi Başkanı Muzaffer Koçak, 2025 yılı ve derneğin çalışmalarıyla ilgili bilgiler aktardı. 2025 yılının kendileri için bir hazırlık ve yeniden yapılanma yılı olduğunu, yıl boyunca her ayın 11’i ile 15’i arasında, ayda iki kez üyelerle bir araya gelerek etkinlikler düzenlediklerini, sadece geçmişi anlamadıklarını, Köy Enstitüsü felsefesinin bu güne nasıl taşınması gerektiğiyle ilgili tartışmalar yaptıklarını ifade etti.

  Köy Enstitülü felsefesi'nin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 22 Haziran 1919’da Amasya’da yayımladığı Tamim’de yer alan “Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüştür. Milleti kurtaracak olan, milletin azim ve kararıdır” ifadesine dayandığını belirterek; "Burada “millet” kimdir? Millet bireylerden oluşur. Birey olmadan millet olmaz. Atatürk, sorumluluğu ve yetkiyi doğrudan bireye yüklemiştir. Kurtuluş Savaşı’nda bunun ne kadar doğru olduğu görülmüştür. Ardından Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkarılmıştır (3 Mart 1924). Amaç şudur: Madem ki bu ülkeyi bireyler ayağa kaldıracak, o hâlde bireylerin doğayla, üretimle, yaşamla nasıl mücadele edeceğini öğrenmesi gerekir. İşte Köy Enstitülerine giden yol buradan açılmıştır" dedi.

Köy Enstitülerinin temel amacının bireyi yetiştirmek, doğaya karşı nasıl mücadele edeceğini öğretmek, madde bilgisini kazandırmak, çevresindeki varlıkları tanımasını sağlamak ve bunlarla denge kurarak üretim yapmayı öğretmek olduğuna dikkat çeken Muzaffer Koçak, "Bu hem felsefesiydi hem pratiğiydi. Enstitüler kurulduğunda 12–13 yaşındaki öğrenciler; kazmayı, küreği almış, toprağı işlemiş, tuğla yapmış, kireç yakmış ve kendi okullarını, yatakhanelerini, atölyelerini kendileri inşa etmişlerdir. Elbette bu felsefe bugün de uygulanabilir. O günün aracı kazma ve kürekti, bugünün aracı yapay zekâdır. Biz de bugün üretimi teknolojiyle, bilgiyle, yapay zekâyla yapacağız. “Artık köy yok” diyorlar. Bu doğru değil. Bugün üretim biçimi değişti, ama üretim ihtiyacı bitmedi. Köy Enstitülü felsefe; üretime dayalı, birey merkezli bir eğitim anlayışıdır. Birey merkezli olmazsa, efendi–köle düzeni oluşur. Birinci sorumlu bireydir" dedi.

Antalya’da bir Köy Enstitüleri Kültür Merkezi kurma hedeflerinin olduğuna da değinen Koçak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Evet, Antalya’da Köy Enstitüleri Kültür Merkezi adında bir bina yapmak istiyoruz. Kepez Belediyesi bu amaçla bize bir parsel ayırıyor. Yapımı ise tamamen imece usulüyle olacak.Bir kişinin “100 bin lira vereyim” demesiyle olmaz. O zaman felsefe bozulur. Biz istiyoruz ki olabildiğince çok birey bu işin içinde olsun. İmece, Köy Enstitülü felsefenin sadece bir yöntemi değil, temelidir. Bireyler bir araya gelecek, birlikte üretecek. Geçmişte bu böyleydi.
Örneğin 1940–43 yılları arasında, II. Dünya Savaşı sürerken, bazı enstitülerde 27 lojman, derslik ve bina yapılmıştır.
Kim yaptı? Öğrenciler ve öğretmenler birlikte yaptı. Bu merkezde; Köy Enstitülerinin tarihi anlatılacak, felsefesi öğretilecek, bugün nasıl uygulanabileceği tartışılacak sunumlar, atölyeler, üretim çalışmaları yapılacak,yapay zekâ ve çağdaş üretim araçlarıyla yeni bir eğitim modeli denenecek. Yani biz, Köy Enstitülü felsefeyi nostalji olarak değil, yaşayan bir üretim modeli olarak ele alıyoruz." 

Muzaffer Koçak, 2026 yılı temel hedeflerinin; daha fazla bireyi sürece katarak ve imeceyi büyüterek, Kültür Merkezi'nin temelini atmak  ve Köy Enstitülü felsefeyi genç kuşaklarla buluşturmak olduğunu, varlık sebeplerinin de geçmişi anlatmak değil, geleceği kurmak olduğunu belirtti.