Bugün 21 Aralık 2025 Pazar
  • Antalya12 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    5972.467
    %0.00
  • Dolar
    42.7981
    %0.00
  • Euro
    50.141
    %0.00

ŞENER METE / KONUK YAZAR

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
ŞENER METE / KONUK YAZAR

YILIN KELİMESİ/KAVRAMI

21 Aralık 2025 Pazar 13:08

Türk Dil Kurumu her yılın sonunda, Yılın kelimesi/kavramı adı altında, o yıl toplumun büyük bölümünü etkileyen önemli bir konuyu gündeme getiren öneriler içinden birini seçiyor. Seçimde; ayrıştırıcı, bölücü, umutsuzluk yayıcı, bir inancı öne çıkarıcı nitelikteki sözler yerine hem gerçeklere uygun hem de yürütme organını harekete geçirici ve toplumsal bir olguyu hatırlatacak kelime ve kavramlar gözetiliyor. Ben de hem bu yılın hem önümüzdeki yılın sözcüğü olarak su’yu ele aldım. Bu konuda aşağıda gerekçelerini kısaca açıkladığım 3 kavram düşündüm. Şöylece sıralayabilirim:

1- SUYUN IŞILTISI

Gerekçe: Sularımız çekiliyor, göllerimiz kuruyor. Bir zamanlar yolların kenarından geçerek takip ettiği akarsular kuruyup gidiyor.

Suyun ışıltısı, sakinliği ve huzurunu yansıtan kıvrımlardı. Ne sesi kaldı ne kendisi. Uzaktan gördüğümüzde, suda dans ederek ve hızla hareket ederek sürüler hâlinde uçan, dalan, yaylar çizen küçük, renkli ve güzel kuşlar, artık eski yerlerine konmuyor, yaşamıyor. Tarlalardaki zararlı böcekler eskiden su kuşları bitirirdi, şimdilerde zehir saçıyoruz. O zehir, vücudumuza giriyor. Dışarıya satsak geri dönüyor, ihracatımıza ket vuruyor.

Ailece piknik yapmaya gidip stres attığımız, dingin olarak geri döndüğümüz su kenarlarını bulamıyoruz artık. O kadar azaldı ki gittiğimizde de yer bulamıyoruz. Biz toplum olarak su sesini seviyoruz. Çünkü suyun sesi istenmeyen sesleri örtüyor. Rahatlatıyor, daha iyi düşündürtüyor.

Suyun ışıltısı ortadan kalkınca, dünyanın bir mücevherini kaybetmiş oluyoruz.

2- BARDAĞIN BOŞ YANI

Çoğu kişi, bardağın dolu yanıyla ilgilenir.

Bardaktaki boşluğun kabul edilebilir düzeyde olup olmadığı önemlidir. Bardağınız her yıl biraz daha boşalıyorsa ortadaki sorunu çözmek için fazla zamanınızın kalmadığını gösterir.

Sularımız azalıyor. Kar yağmıyor, yağmur yetmiyor. İklim değişikliği sürerken nüfusun yeterince doyması ve ihtiyaçlarını gidermesi pek mümkün görünmüyor. Su faturalarının 10 yıl önceye göre dikkat çekici bir şekilde artması, bir damacana suyun her yıl göreceli olarak zamlanması, sudan ucuz deyimini giderek boşa çıkaran bir sonuca doğru götürüyor bizi.

Artık bardak dolmuyor. Doluluk oranı her yıl biraz daha azalıyor. Su yetmeyince sebze meyveye ve ete erişim de güçleşiyor. Bardağın boş yanının arttığını görmek ve önlem almak gerekiyor.

3- SUYU AYIRMAK

Çocukluğumuzda su diye bir sorunumuz yoktu. Eksikliğini hiçbir zaman hissetmedik. Son birkaç yılda su kesintilerini daha sık yaşar olduk. Önümüzdeki yıllarda, su kesintileri, hayatımızın bir parçası olacak gibi.

Kilometrelerce uzunlukta gürül gürül akan dereler, nehirler, kendi yatakları üzerinde bir süre sonra kayboluyor. Suyun kayboluşu dere yataklarında giderek çölleşmeye yol açıyor. Tarlalar sulanamıyor, ekinler büyüyemiyor. Bir zamanlar aralıksız akan köy ve kasaba çeşmeleri kurumuş, yalaklarına koyun kuzu yanaşamıyor.

Su, akarken kendi kendine ayrılıyor ve yok oluyor.

4- SADAKTAKİ ISLAKLIK

Sadak, ok çantasıdır. İçinde yeteri kadar ok vardır. Her oku; ekonomik, sosyal, politik, kültür, sanat, eğitim gibi konular olarak düşünelim. Saydığımız büyük başlıkların her biri bir şekilde suyla ilgilidir. Su yoksa tarım zayıflar. Tarım zayıflayınca ekonomi etkilenir. Bozuk ekonomi, sosyal durumu bozar. Sosyal ortam, politikayı ve eğitimi etkiler. Zayıf eğitim, kültür ve sanattan uzaklaşır.

Sular çekildiği için topluma ilişkin bütün alanlar etkilenmektedir. Bütün alanlar için ayrılan oklar, sudan uzaklaşmış, çölleşmeden önceki son ıslaklık kalmıştır.

Bu yazı toplam 105 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim