Bugün 26 Kasım 2025 Çarşamba
  • Antalya13 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    5646.927
    %0.12
  • Dolar
    42.4609
    %0.12
  • Euro
    49.1115
    %0.02

MUHARREM YELLİCE / KONUK YAZAR

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
MUHARREM YELLİCE / KONUK YAZAR

ZAZACANIN SINIFLANDIRILMASI ÜZERİNE

26 Kasım 2025 Çarşamba 00:57


YAŞAR ARATEMUR’UN HİNT-AVRUPA TEZİNE ELEŞTİREL BİR BAKIŞ

Bu yazıda, Zazacayı (Dimilî/Kirmanckî) Hint-Avrupa dil ailesinin İranî koluna yerleştiren yaklaşımı, özellikle de İranolog Yaşar Aratemur’un  görüşlerini tartışmaya açacağım. Aratemur, Zazacanın temel kelime hazinesini diğer Hint-Avrupa dilleriyle karşılaştırarak Zazacanın “bağımsız bir Hint-Avrupa dili” olduğunu savunuyor ve Zazacayı müstakil bir dil olarak Hint-Avrupa dil ailesi içinde konumlandırıyor. Zazacayı, Hint-Avrupa dil ailesinin Hint-İran dil grubuna dâhil, İranî bir dil olarak nitelendiriyor ve “Zaza” kelimesinin Akatça olduğunu söyleyerek kendi içinde bir çelişki yaratıyor.

Uluslararası literatürde de Zazaca, genel olarak “Kuzeybatı İranî, dolayısıyla Hint-Avrupa” başlığı altında sınıflandırılıyor. Ancak bu sınıflandırma, esas olarak ses denklikleri ve ortak kelime kökleri üzerinden yapılmakta; dilin eklemeli morfolojisi, Asyatik/Turanî dil havzasıyla kurduğu uzun süreli temas ve Saka–Med–Pers çizgisindeki arkaik tabaka gerektiği kadar hesaba katılmamaktadır. Düşünülmeden, Aryan teorisinin uzantısı olan Hint-Avrupa dil grubu bir inanç gibi benimsenmiş oluyor.

Benim kanaatim, Zazacanın bugünkü tasniflerde “İranî bir Hint-Avrupa dili” diye etiketlense de, yapısal bakımdan Saka, Med ve erken Persçe ile beraber Asyatik/Turanî bir dil tabakasının içinde değerlendirilmesi gerektiği yönündedir. Bu, Zazacanın coğrafî şartlara göre ses ve şekil değiştirmiş, tek köke kadar inilebilen, eklemeli bir Asyatik dil olduğu tezidir. Hint-Avrupa modelinin Zazacaya otomatik olarak uygulanması bu açıdan sorunludur; dil bilimi ile doğrudan bir ilgisi yoktur.

Morfolojik Tipoloji ve Genetik Sınıflandırma: Kuramsal Arka Plan

  1. yüzyıl filolojisi, dilleri önce ses denklikleri ve çekirdek kelime hazinesi üzerinden sınıflandırdı, ardından ortaya çıkan kümeye Hint-Avrupa, Sami, Ural-Altay vb. adları verildi. Zazaca üzerine yapılan modern çalışmalar da büyük ölçüde bu geleneğin devamıdır.

Oysa 20. yüzyıl boyunca gelişen morfolojik tipoloji, dil sınıflandırmasının yalnızca “soy ağacı” ile açıklanamayacağını, dillerin eklemeli (agglutinatif), bükümlü/çekimli (fusional), yalın/analitik gibi yapılara göre de incelenmesi gerektiğini gösterdi. Bükümlü/çekimli (fusional) diller, klasik modelde Hint-Avrupa dillerinin çoğudur: çekim ekleri kökle kaynaşır, tek bir ek birden fazla gramer kategorisini taşır; kök çoğu zaman seçilemez hâle gelir (Latince, Eski Yunanca, Arapça ve İbranice gibi).

Eklemeli (agglutinatif) dillerde ise kök sabittir; ekler ardışık biçimde, her biri tek bir gramer işlevini üstlenecek şekilde dizilir. Türkçe, Fince, Macarca, Japonca gibi diller bu tipolojinin klasik örnekleridir.

Zazacanın fiil ve isim çekimlerinde görülen sondan eklemeli yapı, bu bakımdan klasik Hint-Avrupa modelinde varsayılan “bükümlü yapı”ya değil, Asyatik eklemeli dillere daha yakındır. Burada soru şudur:

Aratemur, Zazacanın sondan ekli, eklemeli yapısını açıkça gördüğü hâlde, neden onu tereddütsüz biçimde Hint-Avrupa dil ailesine yerleştiriyor? Olsa olsa Avrupalı sözde bilim insanlarının emperyal gayesi olabilir: beyin yıkama yoluyla ulus devletleri, yeni “milletçikler” icat ederek parçalamak ve sömürmek.

Zazacada Eklemeli (Asyatik) Yapının Delilleri

Zazacanın morfolojik yapısı incelendiğinde, kök + art arda gelen ekler düzeninin son derece belirgin olduğu görülür. Zaza gramerlerinde örnek verilen çoğul ve hâl ekleri bunu açıkça ortaya koyar.

İsim çekiminde çoğul ve yalın/oblik ayrımı şu örneklerde açıkça görülmektedir:

  • kerg “tavuk” → kerg-i “tavuklar (yalın)” → kerg-un “tavuklar (oblik)”
  • bız “keçi” → bız-i “keçiler (yalın)” → bız-un “keçiler (oblik)”

Burada kök (kerg-, bız-) değişmez; çoğul ve hâl ekleri sondan ve art arda gelir. Bu yapı, Türkçede gördüğümüz

ev → ev-ler → ev-ler-im → ev-ler-im-de

şemasına tipolojik olarak son derece yakındır, hatta bire birdir.

Hayvan adları üzerine yaptığımız liste çalışmasında da benzer bir eklemeli yapı ortaya çıkmaktadır:

  • bız- serisi: bızı (keçi), bızék (oğlak)
  • verg- serisi: verg (kurt), del-vergı (belirli/sıfatlaşmış kurt tipi)
  • kütık / kütıké avi gibi birleşik yapılarda çekirdek isim + belirleyici ek/birleşme düzeni

Yani Zazacada, kök + ek dizilimi Türkçeyle aynı tipolojik aileye, klasik Hint-Avrupa dillerinin çoğundan ise farklı bir morfolojiye işaret etmektedir. Zazaca  da çekimli (bükümlü) kelime yapısı görülmemektedir. Kaldı ki Zaza kelimesi  ilk defa Evliya Çelebi tarafından kullanılmış ve Dersimde bir kabile olarak anılmıştır. 14 . 15 yüzyıl tarih yazımında Zaza kelimesi geçmez. İbn- i Haldun bu kelimeyi kullanmamıştır. Teberi kullanmamıştır. Gerçeğin böyle olmasına rağmen Zazaca’yı Avesta dili yapan romantikler vardır. Dil bilimi ve sosyolojinin edebi akım olan romantizmle alakası yoktur.

 Kök ve ek diziliminde  temel itirazım şudur:

Eğer bir dilin kelime hazinesi, arkaik Saka–Med–Pers alanıyla ortak ise ve morfolojisi sondan eklemeli Asyatik yapı gösteriyorsa, onu yalnızca “Hint-Avrupa” damgasıyla sınırlamak, Asyatik/Turanî sürekliliği görmezden gelmek demektir. Bu soytarılık maalesef bilim adına yapılmıştır.

Saka–Med–Pers–Zazaca Sürekliliği ve Asyatik/Turanî Tabaka

Klasik Batı literatürü, Saka (İskit), Med ve Eski Pers dillerini “İranî Hint-Avrupa dilleri” olarak kodlarken, bu dillerin Asya bozkırlarıyla kurduğu tarihsel birliktelik ve Türkçe ile iç içe geçmiş uzun süreli temas sahasını genellikle arka plana itmiştir.

Benim daha önce ortaya koyduğum tez, Avesta dilinin arkaik Saka dilinin yazılı biçimi olduğu ve bu dilin Asyatik/Turanî söz varlığıyla iç içe geliştiği yönündedir. Saka–Med–Pers çizgisi, yalnızca “Hint-Avrupa” başlığıyla okunamayacak kadar karmaşık ve çok katmanlıdır.

Zazaca, tam da bu çizginin devamında, Fırat–Dicle hattında, eski Med–Part–Pehlevî sahası ile Anadolu–Mezopotamya bozkır kültürünün kesişim noktasında ortaya çıkan bir dildir. Zazaca zamir sistemi, sayıları, temel hayvan adları ve akrabalık terimleri, Kuzeybatı İranî dillerle ortak kökler taşır. Aynı zamanda bu çekirdek söz varlığı, Türkçe ve diğer Asyatik dillerle uzun süreli temasın izlerini taşımaktadır (ortak ek yapıları, benzer söz dizimi, eklemeli karakter vb.).

Bu nedenle Zazacayı, Saka–Med–Pers eksenindeki Asyatik–İranî bir dil tabakasının güncel formu olarak görmek mümkündür. “Zazaca diye başlı başına, tarihsiz, köksüz bir dil yoktur.” derken kastettiğim tam olarak budur: Zazaca, Saka–Med–Pers hattından gelen Asyatik bir dil çizgisinin bölgesel varyantıdır. Kürtçe de böyledir.

MÖ. 9. yüzyıldan MÖ. 6. asra kadar Batı ve Kuzeybatı İran, Anadolu’nun doğusu ve Mezopotamya’ya kadar uzanan bölgede Medler vardı. Buralar eski Saka bölgesiydi. Bu bölgede yaşayan, aynı dilin değişik ağızlarını konuşan tüm halklar, arkaik Saka, Avesta, Pehlevîce ve Farsça söyleyişlerden etkilenmişlerdir. Zaman içinde bu söyleyiş biçimleri ayrı milletleri ortaya çıkarmıştır. Ama tüm bu milletlerin dili, Asyatik sondan eklemeli dildir.

MS 1000 yılından itibaren bu coğrafyalardaki milletlerin diline Farsça hâkim olmuştur. Osmanlı şairi Nedim’den örnek verelim:

Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana
Mey süzülmüş şîşeden ruhsâr-ı âl olmuş sana
Bûy-ı gül takdîr olunmuş, nâzın işlenmiş ucu
Biri olmuş boy, birisi dest-mâl olmuş sana

Sihr ü efsûn ile dolmuşdur derûnun ey kalem
Zülfü Hârût’un demek mümkin ki nâl olmuş sana
Şöyle gird olmuş Firengistân birikmiş bir yere
Sonra gelmiş gûşe-i ebrûda hâl olmuş sana

Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş
El-amân ey dil ne müşkil-ter suâl olmuş sana
Sen ne câmın mestisin âyâ kimin hayrânısın
Kendin aldırdın gönül, n’oldun ne hâl olmuş sana

Leblerin mecrûh olur dendân-ı sîn-i bûseden
Lâ’lin öptürmek bu hâletle muhâl olmuş sana
Yok bu şehr içre senin vasf ettiğin dilber Nedîm
Bir perî-sûret görünmüş, bir hayâl olmuş sana

Al sana Zazaca ve Kürtçedeki Farsça kelimelerin yoğunluğu gibi Farsî bir söyleyiş.

Hint-Avrupa Modelinin Zazacayı Açıklamadaki Sınırları

Aratemur ve benzeri araştırmacılar, Zazacanın Hint-Avrupa dilleriyle ortak kelimelerini (özellikle sayı adları, zamirler, kimi temel fiiller) karşılaştırarak Zazacayı tartışmasız biçimde Hint-Avrupa ailesine yerleştirmişlerdir.

Bu yaklaşımın sorunları şunlardır:

Morfolojiyi ikincil saymak:
Sondan eklemeli, kökü bozmayan eklemeli yapı göz göre göre ortadayken, “asıl ölçü kelime benzerliğidir” denerek Asyatik tipoloji arka plana itilmektedir. Oysa modern tipoloji, morfolojinin dil sınıflandırmasında göz ardı edilemeyeceğini göstermiştir.

Coğrafî ve kültürel sürekliliği dikkate almamak:
Zazaca, Türkçe ile birlikte aynı coğrafyada, aynı tarihsel şoklara (göçler, imparatorluklar, din değiştirmeler) maruz kalmış, bin yılın üzerinde süren bir temas sahasında biçimlenmiştir. Sadece “Hint-Avrupa ağacı”nın bir dalına yazmak, bu sahayı görünmez kılar; ilmî gerçekle uyuşmaz.

Tarihsel kategorilerin sorgulanmaması:
Hint-Avrupa aile modeli, 18.–19. yüzyıl Avrupa’sının kavramsal ürünüdür; Sir William Jones ve onu izleyen Bopp, Grimm gibi filologlar, eldeki sınırlı materyal üzerinden geniş bir soy ağacı varsaymış, daha sonra bu şema neredeyse tartışmasız “bilimsel gerçek” gibi kabul edilmiştir. Zazacanın bu ağaca otomatik eklenmesi, bu tarihsel modelin yeniden sorgulanmaması anlamına gelir.

Alan tipolojisini ihmal etmek:
Dil aileleri, sadece soy ağacı ile değil, alan tipolojisi ile de açıklanmalıdır. Aynı coğrafyada yüzyıllarca birlikte yaşayan diller, kökenleri farklı olsa bile birbirine benzeyebilir; tersi de mümkündür. Zazaca için ise hem kök, hem yapı bakımından Asyatik bir dil ailesi içinde, Hint-Avrupa sınırlarının ötesine taşan daha geniş bir sahadan söz etmek gerekir. Hint-Avrupa dil ailesiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir dili bu gruba dâhil etmek anlaşılır değildir.

Alternatif Öneri: Zazaca Asyatik/Turanî–İranî Bir Dil Olarak

Benim önerdiğim şema şöyledir:

Zazaca, çekirdek söz varlığı itibarıyla Saka–Med–Pers ekseniyle akraba İranî bir dildir ve ana arkaik kök Turanîdir. Morfolojik yapısı itibarıyla ise, Türkçe ile birlikte tam eklemeli Asyatik/Turanî tip içinde yer alır. Hint-Avrupa aile ağacına, en fazla “tartışmalı, ara konumlu bir üye” olarak yazılabilir; onu bu ağaca kesin ve değişmez biçimde bağlamak, bilimsel ihtiyatla bağdaşmaz.

Bu çerçeveden bakıldığında Yaşar Aratemur’un savı, Zazaca ile diğer Hint-Avrupa dilleri arasındaki bazı kelime benzerliklerini isabetle göstermesine rağmen, şu açılardan eksik kalmaktadır:

  1. Eklemeli morfoloji ile Asyatik/Turanî dil havzası arasındaki tipolojik uyumu yeterince hesaba katmamak,
  2. Saka–Med–Pers–Zazaca çizgisinin Türkçe ve diğer Asyatik dillerle kurduğu ortak tipoloji ve uzun tarihli teması göz ardı etmek,
  3. Hint-Avrupa modelini, 19. yüzyılda oluşmuş tarihsel bir hipotez olmaktan çıkarıp, sorgulanamaz bir “kimlik belgesi”ne dönüştürmek.

Toparlarsak:

Zazaca’nın, klasik literatürde Kuzeybatı İranî bir Hint-Avrupa dili olarak sınıflandırılması, ses ve kök benzerliklerine dayalı bir soy ağacı yaklaşımının ürünüdür. Ancak Zazacanın sondan eklemeli, kökü bozmayan morfolojik yapısı, Saka–Med–Pers tabakasının Asyatik/Turanî karakteri ve Türkçe ile paylaştığı tipolojik özellikler dikkate alındığında, bu sınıflandırmanın nihai ve değişmez bir hüküm olarak kabul edilmesi mümkün değildir.

Bu makale, Yaşar Aratemur’un Zazacayı Hint-Avrupa ailesi içinde konumlandıran tezinin, özellikle morfoloji ve alan tipolojisi açısından eksik olduğunu göstermek ve Zazacayı Asyatik/Turanî–İranî bir dil tabakasının parçası olarak ele alan alternatif bir okuma önermek amacıyla kaleme alınmıştır.

Bana göre Zazaca, Saka–Med–Pers çizgisinde, Asya bozkırlarının dil sürekliliği içinde gelişmiş, coğrafî şartlara göre ses ve şekil değişikliklerine uğramış, tek köke kadar inilebilen eklemeli bir Asyatik–Turanî dildir; Hint-Avrupa kalıbına sıkıştırılamayacak kadar geniş ve derin bir tarihî-kültürel arka plana sahiptir.

Kaynakça.

1-Murat Aratemur. Zaza asıllı İranoloğ.Zazaça, Kürtçe ve İran dillerini Hint Avrupa dil gurubu içinde değerlendirerek k Zaza kelimesinin Akatça’dan geldiğini söylüyor. Yanlış   söylüyor. Zaza kelimesi   Akat’ça olsa   çekildiği zaman kök yok olur. Zaza kelimesi Farsçadır.

2- Zaza Derneklerin Federasyonu yayını broşür. Ocak 18.2024.

3-  Prof.dr. Muharrem Erkin. Umumi Türk Dli. İst.Ün. Yayını.İstanbul 1969.

4-Vikipediya

 

 

 

 

Bu yazı toplam 149 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim