Depremler, doğal afetler, acılar, gözyaşları ve acı tecrübeler…
Doğal afetler konusunda ne kadar hazırlıklıyız?
Ne kadar aldığımız önlemler yeterli?
Ve ne kadar bilinçlendik?
Tüm bu soruları artırmak mümkün…
Ne zaman bir deprem haberi ile karşılaşsak; ya da depremi hissetsek; bu temel sorularla baş başa kalıyoruz.
Ve yanıt vermekte zorlandığımız acı tecrübelerden çözümler üreterek çıkabildik mi?
Kentsel Dönüşüm bizler için ne ifade ediyor?
Aynı şekilde deprem kuşağında olan ülkemizin; asla ve asla unutmaması gereken en önemli faktör; mevcut binaların depreme dayanıklılığı ne durumda?
Özellikle 2001 yılından önce yapılan binaların fiziki durumunun ne olduğu sorusu; birçok kez tartışılmasına, gündeme getirilmesine rağmen, bu acı gerçeği gözden kaçırıyoruz ne yazık ki…
Kentsel Dönüşüm olgusu son derece önemli bir olay. Ekonomik ömrünü tamamlamış, virane ve yıkılmaya yüz tutmuş binaların yıkılarak yerine yeni binaların yapılması, her şeyden önce güvenilir bir ortam açısından gerekli.
Güvenli binalar deyince depreme dayanıklı binalardan söz ediyorum.
Deprem gerçeğini sadece acı tecrübelerin yaşandığı olaylarda anımsamak da yanlış!
Deprem olgusu, yaşantımızın bir gerçeği.
Ve bu gerçeği bilerek yeni yaşam alanları oluşturmalıyız.
Bu anlamda ekonomik ömrünü tamamlamış binaların yıkılarak yerine depreme dayanıklı binaların yapılması kaçınılmaz…
Bu anlamda şehir merkezindeki Işıklar, Güllük, Şarampol, Dokuma, Kışla, Yüzüncü Yıl, Varlık, Yıldız, Altındağ, Deniz mahallesi ve Konyaaltı Caddesi gibi yerleşim birimlerinde öyle binalar var ki, görüntüsü ile her şeyi anlatıyor bizlere.
Kent merkezinde özellikle eski yerleşim birimlerindeki binaların fiziki yapısının yetersizliği bu endişeyi çağrıştırırken, Muratpaşa ilçesindeki deniz kenarına yakın bölgelerdeki çok katlı binaların durumu da bir başka tartışılması gereken konu.
Deprem gerçeğiyle yaşamamız gerektiğini unutmadan, çok katlı yapılaşma modelinden az katlı ve doğal dokuyu koruyan bir planlama modeline geçmemiz, eski, yıpranmış, fiziki yapısı yetersiz binaların durumuna bir neşter vurmamız artık kaçınılmaz…
Ve asla unutmamalıyız ki; çok katlı yapılaşma modeli; gelişmişlik göstergesi değildir.
Bu yazı toplam 494 defa okunmuştur.