- IMKB
% - Altın
4827.989
%0.32 - Dolar
41.2638
%0.02 - Euro
48.2903
%-0.14
- GÜNCEL
- RESMİ İLANLAR
- SPOR
- SAĞLIK
- POLİTİKA
- EKONOMİ
- YAZARLAR
- EĞİTİM
- KÜLTÜR SANAT
- DÜNYA
- GENEL
- YEREL
- ASAYİŞ
- ÇEVRE VE İKLİM
- 20:53 - ASMA TAVAN KISMEN ÇÖKTÜ, 1 KİŞİ YARALANDI
- 19:43 - OTOYOLDA ZİNCİRLEME KAZA: 5 YARALI
- 18:58 - İŞE ALINMAYINCA GARSONU VURDU
- 18:13 - HATAY’DA SEYİR HALİNDEKİ TIR ALEV ALEV YANDI
- 17:18 - ÇATIDAN DÜŞEN ŞAHIS HAYATINI KAYBETTİ
- 17:08 - KAZADA ÖLEN 3 KİŞİNİN CENAZESİ YAN YANA TOPRAĞA VERİLDİ
- 17:08 - ISPARTA’DA UYUŞTURUCU OPERASYONUNDA 1 KİŞİ TUTUKLANDI
- 17:03 - VALİ KÖŞGER: "DÜNYADAKİ SAVAŞLARIN ÜÇÜNCÜ SEBEBİ ENERJİ"
- 17:03 - KÖPEĞİYLE KAVGA EDEN KEDİYİ TEKMEYLE METRELERCE HAVAYA FIRLATTI
- 16:43 - OSMANİYE’DE MİNİK ÖĞRENCİLERE "SIFIR ATIK" HEDİYESİ
- 16:33 - ADRASAN’DA YAZ TATİLİNİN ARDINDAN BOŞ KALAN PLAJI TEMİZLEDİLER
- 16:28 - ANTALYA’DA HURDACIDA ÇIKAN YANGIN SÖNDÜRÜLDÜ
- 16:15 - 5'NCİ DALGA RÜŞVET OPERASYONUNDA GÖZALTI SAYISI 21'E ÇIKTI
- 15:48 - ALKÜ’NÜN 2026 BÜTÇESİ YÜZDE 34 ARTTI
- 15:33 - ALANYA’DA EYLÜL AYINDA PLAJLAR DOLDU
TARIK ÇELENK / KONUK YAZAR





MANİFEST GENÇLİK
Manifest grubunun üyeleri hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, konserlerindeki dans ve performansları gerekçe göstererek “hayasızca hareketler” ve “teşhircilik” suçlamasıyla soruşturma başlatmış, süreç yurt dışı çıkış yasağı talebiyle sonuçlanmıştır. Son yıllarda pop şarkıcı kadınlar veya topluluklar hakkında benzer gerekçelerle soruşturma açılması artık hepimize de pek de şaşırtıcı gelmemektedir.
Yıldıray Oğur, ilgili yazısında 1 haklı olarak soruyor: Devletin ve iktidara yakın ajansların organizasyon desteği sunduğu, “hayasızlık ve teşhircilik” sınırını fazlasıyla aşan Jennifer Lopez konseri meşru görülürken, neden yerli ve milli kızlarımızdan oluşan Manifest grubuna aynı sahne performansı hoş görülmüyor ? Oğur buna “iki yüzlü ahlakçılık” derken, ben ise “yerli bilişsel çelişki” ifadesini kullanmayı tercih ediyorum. Özünde özet şu: “Ehline helal, ehli olmayana haram.”
Manifest kızları Jennifer gibi 1960’ların değil, 2000’lerin kuşağıdır; gördükleri, yaşadıkları büyük ölçüde son yirmi yılın Türkiye’sinde şekillenmiştir. Dijital dünyanın kaçınılmaz küreselleşmesinin etkisi hariç, bu gençler başka bir dönemin değil, doğrudan bugünün ürünüdür. Yönetim açısından bakıldığında ise, seküler gençlik dahil “öteki” ile asıl sorun pasta paylaşmamaktır. 2000’li kuşağın —mahalle çocukları da dahil— din ve kültür değerlerine kayıtsız kalması, hatta giderek nitelikli bir tepkiselliğe dönüşmesi, mevcut sosyal bağlamda son yılların çelişkilerinin oldukça doğal bir sonucudur.
Ar, haya, iffet ve edep bu manifest kuşak için Osmanlıca ya da eski Türkçe kelimelerdir. Ahlâk, erdem, etik ve namus ise daha çok seküler düzlemde manifest kuşağın sahiplendikleri kavramlardır. Türk-sağ bakış açısı bütün bu kavramları otorite ve “moral flexibility” (ahlaki esneklik) ayrıcalığıyla tek potada ergitirken, seküler rasyonel bakış ikinci grup kavramları birinciden bütünüyle bağımsızlaştırmakta ve böylece en azından daha tutarlı bir görünümü
sunmaktadır.
Edep, ar ve haya gibi kavramlar kutsal metinlerde çirkinlik kavramıyla ters orantılı biçimde geçer. Haya, çirkinlikten utanma ve kaçınma durumudur. Ancak mesele şudur: “Kutsal olmayan, profan dünyada çirkinlik neye göre tanımlanır?” Dinî yaklaşımda çirkinlik insanın doğasından, fıtratına aykırı olandır; seküler yaklaşımda ise çirkinlik, evrimsel süreçte göreceli biçimde değişen bir anti estetik kavramdır. Bu ayrışma, din ile seküler dünya arasındaki
çelişkinin kaynağını oluşturur. Kur’ân’daki “takvâ libası” ifadesi, hem fizikî örtünme (edep yerlerini kapatma, elbise giyme) hem de manevî örtünme (ahlâkî çıplaklığı takvâ ile örtme) anlamı taşır.
Felsefi açıdan bu, insanın “doğa hâlinden” kültüre, bilinçsiz varoluştan sorumlu varoluşa geçişini simgeler. Kitap’ta çıplaklık, insanın hayvani yönünü temsil eder; örtünme ise doğa üzerine bilinçli bir katman inşa etmeyi, yani kültürleşmeyi ifade eder. Bu anlamda edep yerlerini örtmek salt biyolojik utanma değil, “benim bedenim kutsaldır, hayatımın sınırları vardır” bilincidir. Ontolojik düzeyde, bu insanın kendisine koyduğu sınırdır. Seküler anlamda Foucault için elbise, doğrudan iktidarın bir aracıdır. Toplum, bedenleri disipline etmek için kıyafet kuralları koyar (hapishane üniforması, okul forması, askerî 1 https://serbestiyet.com/gunun-yazilari/savcilik-jennifer-lopezi-nasil-kacirdi-218092/ kıyafet).
Çıplaklık, bu disiplinin dışına taşma ihtimali barındırdığı için tehlikelidir. Bu perspektif, Manifest tartışmalarına da bir parantez açar. Bugün sosyal medyada beden, kimliğin cinsel dürtüleri aktif hale getirme ve en çok sergilenen boyutu hâline gelmiştir. Çıplaklık yalnızca fiziksel değil; özel hayatın, mahremiyetin, duyguların, anlık tepkilerin sergilenmesine dönüşmüştür. İnsan “ben buyum” derken aslında kendini başkasının bakışına teslim eder. Mahremiyetin kaybı, kıyafetle olduğu kadar dijital teşhirle de gerçekleşmekte, bu da ruhsal çıplaklık ve savunmasızlık anlamına gelmektedir.
Manifest gibi gruplar, çıplaklığı, erotizmi ve gençliği estetik bir araç olarak kullanıyor: özgürleşme, bedensel haz, bireysel özerklik ve “an’a ait olma” duygusunun ifadesi olarak. Modern popüler kültürde çıplaklık doğallığın, samimiyetin, asi özgürlüğün sembolü gibi sunuluyor. Ancak felsefi açıdan bakıldığında bu, “örtüsüzlük” değil, başka bir tür libastır: pazarlamanın ve kapitalist kültürün libası. Böylece çıplaklık da metalaşmış bir kıyafet haline
gelmektedir.
Transhümanizm çağında, yani insanın dürtü ve arzularının biyolojik sınırlarını zorlamaya yöneldiği bir dönemde, Manifest’in sahne erotizmi post-human bir beden tahayyülü ortaya koymakta. Bedenin sınırlarını aşma, dürtüleri abartılı biçimde performansa dönüştürme gibi görünümler bu bağlamda artık şaşırtıcı değildir. Diğer yandan, ne yazık ki ihmal edilen bu gençlik, kapitalist kültür endüstrisinin sunduğu tüketim kalıpları içinde sıkışarak gerçek bir
özgürlüğü değil, haz nihilizmini yaşadığının farkında bile değildir.
Türkiye’nin bugünkü yönetim politikaları, muhafazakâr değerler üzerinden ahlaki esneklik ve kendi iç çelişkileriyle siyasal meşruiyet kurmaya çalışırken, genç kuşağın küresel kültürle temasını ve sorgulayabilmesini engelleyememektedir. Tam tersine, bu yasaklayıcı dil, gençliği farklı bir yönelimle “karşıt estetiklere” çekmektedir. Manifest Gençliği, bu bağlamda, bu örnekteki gibi bir yandan iktidarın dayattığı ahlakçı söylemlere karşı çıplaklık ve cinsel dürtü yoluyla bir “bedensel başkaldırı” örneği izlenimini vermektedir.
Medyascope'tan alıntılanmıştır.
ANTALYA’DA RÜŞVET, YOLSUZLUK VE MEDYANIN SESSİZ ÇIĞLIĞISÜLEYMAN EKİN
MANİFEST GENÇLİKTARIK ÇELENK
GAZETECİLİĞİN VİCDANI VE CESUR KALEMİGÜRSEL KAYA
ANTALYA TRAFİĞİNİN HÂL-İ PÜR MELÂLİAV CENGİZHAN GÖKÖZ
TÜRKİYE'DEKİ AKADEMİK YOZLAŞMA VE BİLİMSEL HAYSİYET SORUNUPROF DR RAMAZAN DEMİR
SUYU ARAYAN ÜLKEEŞREF URAL
DURUŞMA / TARTIŞMA AŞAMASIPROF DR SAMİ SELÇUK
GEÇMİŞİYLE TERS DÜŞEN ERDOĞANALİ İHSAN DİLMEN
BİR TÜRKÜNÜN ARKA SOKAKLARIGAZANFER ERYÜKSEL
OKULLAR AÇILIRKENHALİL ERDEM
PASSOLİGİN ANTALYASPOR'A GARAZI MI VAR?KAHRAMAN KÖKTÜRK
DEMOKRASİ SANDIKTAN DEĞİL, MAHKEME KORİDORUNDAN MI ÇIKACAK?ERDOĞAN KAHYA
KÖY ENSTİTÜLERİ TARTIŞMASI: KAPATILMA SÜRECİMUHARREM YELLİCE
2026 İÇİN ZORUNLU BİR DÖNÜŞÜMHÜSEYİN BARANER
SAHTE İŞLERİN SORUMLUSU KİM?RAZİYE GÖK AKTAŞ
EFSUNKÂR DEMOKRASİNURİ SEZEN
78 KUŞAĞI BİR ROBİN HOOD KUŞAĞI MIYDI?YALÇIN DUMAN
Bitmeyen sorun…ÖMER YETGİN
GÜVENSİZLİK ÇAĞINDA EKONOMİPROF DR MUSTAFA YILDIRAN
Kaldırım işgalleri meselesiMustafa Yetgin
Bayram tatilleri; kamu ve özel sektör çalışanı arasındaki derin farklarİSA KAVLAK
MUHASEBECİLERİN HAKLI İSYANIKamil Başkonak
CUMHURHİYET’İMİZİN 100 YILINI KUTLARKEN…BİNALİ EFE
Kemer ve temizlik çalışmalarıAdem Vural
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim