- IMKB
% - Altın
3985.027
%-2.06 - Dolar
38.4471
%-0.16 - Euro
43.6288
%-0.33
- 11:43 - Boğaçayı’nda yeni canlı türlerine yakın takip
- 10:23 - Antalya’da iki marketin fiyat rekabeti ekmeği 6 TL’ye kadar düşürdü
- 09:43 - 12.türk Tıbbi Onkoloji Kongresi’nde Yapay Zekâ Hastaların Umudunu Resmetti
- 18:23 - Isparta’da son 3 yılda 180 bin meyve fidanı toprakla buluştu
- 16:43 - ATB Meclis Başkan Vekili Bülbül: "İhracat için radikal politikalar geliştirilmeli"
- 16:43 - Kamp, karavan, outdoor, tiny house sektör liderleri Antalya’da
- 16:08 - Şakiroğlu: "Avrupa’da elektrik kesintileri bölgemize ilgiyi artırır"
- 15:13 - Korkuteli’de 156 hacı adayı için uğurlama töreni yapıldı
- 12:53 - GENÇOSD’nin yeni başkanı Ebubekir Tulpar oldu
- 12:45 - Türk-İş'ten Antalya'da 1 Mayıs'a davet var
- 12:23 - Muhtarlar talep etti, Kotan yanıtladı
- 12:23 - Büyükşehir’e ait toplu ulaşım araçları 1 Mayıs’ta ücretsiz
- 11:43 - Antalya Büyükşehir’den indirimli su tarifesi
- 11:38 - Antalya Arkeoloji Müzesi’nin renkli nöbetçileri tavus kuşları
- 11:18 - Başkan Uysal: "Sporu bahis sektöründen kurtarıp mahallelere yaymalıyız"
Kahraman Köktürk





Yüksel Hoş Neler Anlatıyor
Vakti zamanında bir çocuğu iki kadın paylaşamıyormuş. Bir kadın bu çocuğun anası benim demiş, diğeri de hayır ben. Bir kral peygamber olan Hz. Süleyman'ın huzuruna gitmişler ya da getirilmişlerdir her neyse... Kadınlardan biri söz almış önce.
Allah’ın peygamberi, kralımız, biz bu kadınla komşuyuz ve yakın zamanda doğum yaptık. Eşlerimiz yoktur, bebeklerimizi birlikte büyütüyorduk ama onun bebeği öldü ve o bunu kaldıramayıp ölen bebeğin benim bebeğim olduğunu söyledi bebeği kaçırdı ve şimdi de vermiyor. Bana yavrumu geri verin.
Hz. Süleyman karara gitmeden önce diğer kadına da sormuş meseleyi. O kadın da hikâyeyi bir yere dek doğru anlatıp sonrasında arkadaşının çocuğunu kaybettiği için kıskançlık sebepli olarak bebeğini almak istediğini söyleyip bebeğini almak isteyen bu kadının cezalandırılmasını bile istemiş.
Hz. Süleyman bir süre düşünmek üzere kadınları bekletip sonrasında kadınları huzuruna çağırmış. Bebeği kucakta tutan kadından aldırıp, iki kadının ortasındaki altara (kürsü/sunak) koyarak celladı çağırmış.
Kararı açıklamak için ayağa kalkmış ve kararını vermiş.
"İfadelerinizin doğruluk değeri eşit. Bu durumda, çocuğu ortadan ikiye böleceğiz. Yarısını sana, diğer yarısını da sana vereceğiz". demiş
Kadınlardan biri gözyaşları içerisinde kendini pareleyerek ağlamaya başlamış ve ;
-Ey peygamber! Ben analık hakkımdan vazgeçtim, çocuk onun çocuğu olsun yeter ki yaşasın... Bölmeyin ne olur yavrumu demiş
.
Bu tarz fedakarane bir teklif ve çocuğun yaşamı için vazgeçiş diğer kadından gelmediği için durum aslında ifşa olmuş... Hazreti Süleyman kararını verip, çocuğu gerçek annesine böylece vermiş. Bir anneye has davranış budur, sadece çocuğa canından can katmış bir ana onun hayatının devamı için ondan vazgeçebilir. demiş.
Bu vatan elden giderken de ağlayan, bağıran, savaşan yine biziz. Tek sahibi olan toprakların savaşanı ve mücadele edeni de tektir. Dar zamanda, zor zamanda bağımsızlık için savaşanlar ne tür insanlarsa, o zihniyet bir asır sonra da yine benzer insanlarda temsil bulur.
Vatan içinde vatan iddiasında bulunan da tıpkı başkasının çocuğuna analık iddiasında olanlar gibidir ama o ülke için ağlayan, savaşan, mücadele edenler onun gerçek sahipleridir. Türklerden ve kendini Türk hissedenlerden bahsediyorum farkındaysanız.
İnsan topluluklarının organize bütünlük arzettiği ve bir milli hikaye ve kültürel ortaklık üzerine bina edilmiş iş bölümü ile idare edilen yapılardır. Devletler sistem, kural, adalet ve varsa doğal kaynakların (mümkünse adil) istifadesi üzerinde ayakta kalır. Devletin işleyişi için para, kapital gerekir.
Anadolu daha o dönemlerde kilitlenmişti. Yeni fikirlere o kadar kapalıydı ki süspansiyonlu, yaylı at arabalarıyla bile 1923'te mübadele ile gelenler sayesinde tanıştı bu zavallı coğrafyanın insanları.
O göçlerle geride olduğu kısımları kapattı, göçlerle gelenlerin durumu asla eşit değildir. Bazı milletler az önde bazıları az geridedir. Sen, aldığın nüfus yüküne ve kitlesinin büyüklüğüne göre şekillenir, değişim yaşarsın.
1924'te Türkiye'ye yerleştirilen mübadiller içerisinde bir tane tacizci ve tecavüzcü çıkmadı. Giritli meyhaneci vardı, Selanikli gazinocu vardı, Kavalalı tefeci de vardı ama taciz, tecavüz hiç olmadı. Şüphesiz bu insanların arasında imam müderris, İslam alimi kimseler de çoktu
Mimarin, teknolojin, anlayışın ve medeni düzeyin gelişiyor. İnsanının hali tavırları bile değişiyor. Bir bölgeye yol yapılmadan önce o bölge insanına bakın, sonra 20 sene sonra tekrar bakın. Farklılıkları görmüş ve kendisini yontmuş oluyor.
Nereye iyi bağlandı isen orayla etkileşimin artar. Yollar seni doğuya bağlıyorsa doğuyla batıya bağlıyorsa batıyla etkileşirsin. Göç yükünü doğudan aldıysan doğululaşır, batıdan alırsan batılılaşırsın.
Yeni projeler ve teşvik gerek…Ömer Yetgin
Roma Yolunu YürüdükKahraman Köktürk
YENİ TREND; SEKÜLER MİLLİYETÇİLİKEşref Ural
Fuarlar ve sosyal faaliyetlerMustafa Yetgin
Deprem gerçeği ve toplanma alanlarıİSA KAVLAK
İDİL URAL ÇOĞRAFYASI’NIN KADİM SAHİPLERİMuharrem Yellice
SANAL OFİSRaziye Gök Aktaş
HEYBEDEKİ BÜYÜK TURP:TÜRKİYEGürsel Kaya
NAZIM’I ABARTISIZ ANMAKYALÇIN DUMAN
Bakü’de iklim anlaşmazlığı: Dünyayı kirletenlerin YüzsüzlüğüMustafa Yıldıran
MUHASEBECİLERİN HAKLI İSYANIKamil Başkonak
CUMHURHİYET’İMİZİN 100 YILINI KUTLARKEN…Binali Efe
Kemer ve temizlik çalışmalarıAdem Vural
SEÇİMEyüp Koçak
Kesik Minare meselesi…Yusuf Katrağ
Atb Meclis Başkan Vekili Bülbül: "İ̇hracat İçin Radikal Politikalar Geliştirilmeli"
Kamp, Karavan, Outdoor, Tiny House Sektör Liderleri Antalya’da
Şakiroğlu: "Avrupa’da Elektrik Kesintileri Bölgemize İlgiyi Artırır"
Gençosd’nin Yeni Başkanı Ebubekir Tulpar Oldu
Tzob Genel Başkanı Bayraktar: "Gençleri Tarımda Tutamıyoruz, Mülteciler Olmasa Bu İşi Götüremeyeceğiz"
Kardelen Soğanlarının Doğadan Sökümü Yasaklandı
Gazipaşa’da Sezonun İlk Kiraz Hasadı Yapıldı
Antalya Sürdürülebilir Turizmin Yeni Lideri Oluyor
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim