Bugün av ve avcılıktan söz edeceğim…
Hani şu abarttığımız olaya farklı bir pencereden bakmak istiyorum.
‘’Kaş yapayım derken göz çıkarmak’’ deyimini çok fazla kullanırız… Bir çok olay ile ilgili bu yanılgılara düşeriz…
Bu deyimi daha çok birlikte yaşadığımız canlılara, hayvanlara, kuşlara karşı yaptığımız yanlışlarda, olumsuzluklarda, haksızlıklarda ve acımasızlıklarda yaşıyoruz!
Sapla samanı birbirine karıştırmak gibi çok belirgin bir özelliğimiz var. Öyle olaylarla karşılaşıyoruz ki, avcılık adı altında resmen trajedi estiriliyor…
Avcılık; her şeyden önce özge bir kültürdür.
Doğanın ekolojik dengesini gözeterek yapılan, öldürmeyi değil, yaşatmayı öncelikle hedef alan bir eylemdir.
Avcılıkta vahşice cana kıymak asla yoktur.
Canlıya saygı vardır.
Doğaya saygı vardır.
Nesli tükenmekte olan canlıları bile bile öldürmek ve bunu büyük bir hünermiş gibi resimlemek, sosyal medyada geniş kitlelere yaymak neyin başarısıdır?
Avcılık; artık bir hobi olmaktan çıktı, kontrolsüz bir yok etme eylemine dönüştü.
Doğayı ve ekolojik dengeyi koruyarak, sadece hobi amaçlı bu eylemi yapanları elbette ayrı tutuyorum.
Zaten o “duyarlı” kişiler de bu görüntülerden fazlasıyla rahatsız!
50 gram bir et uğruna keklik, ördek avına çıkan, vurabildiği kadar vuran, azla yetinmeyen, neredeyse kuşların neslini tüketircesine mermi tüketen insanlara avcı diyemeyiz!
Bu vahşet, bu eziyet, bu vicdansızlık!
Diğer tarafta değişik mahallelerde zehirlenen, şiddet gören, öldürülüp çöp konteynerlerinin yanına bırakılan kedileri, köpekleri öldüren acımasızlara, vicdansızlara ne demeli?
Galiba sorgulamamız gereken, vicdan adına söylememiz gereken çok şeyler var…
Bu yazı toplam 770 defa okunmuştur.