- IMKB
% - Altın
5429.936
%0.00 - Dolar
42.2029
%0.00 - Euro
48.8609
%0.00
- GÜNCEL
- RESMİ İLANLAR
- SPOR
- SAĞLIK
- POLİTİKA
- EKONOMİ
- YAZARLAR
- EĞİTİM
- KÜLTÜR SANAT
- DÜNYA
- GENEL
- YEREL
- ASAYİŞ
- ÇEVRE VE İKLİM
- 12:03 - MERSİN’DE ’MADDE BAĞIMLILIĞI’ KONULU TİYATRO BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ
- 12:03 - ADANA DEMİRSPOR TRİBÜN LİDERİ SERCAN ERGÜCÜ: "TAKIM İYİYKEN HERKES BİZİM YANIMIZDAYDI"
- 11:43 - 41 YAŞINDAKİ TOFAŞ’I 100 BİN LİRADAN SATIŞA ÇIKARDI: "SATILIK ANTİK MURATTİ KARTAL"
- 11:28 - BÖYLE DOLANDIRICILIK GÖRÜLMEDİ, EV ALMA HAYALİ TAPUDA BİTTİ 1 MİLYON 850 BİN LİRA DOLANDIRILDI
- 11:28 - PANSİYONDA KALAN 12 ÖĞRENCİ AKŞAM YEMEĞİ SONRASI HASTANELİK OLDU
- 11:23 - OSMANİYE’DE MERAKLI TİLKİ, OSMANİYE KÖMBESİNİ GERİ ÇEVİRMEDİ
- 11:03 - KOCAGÖZ’DEN SEZONLUK İŞÇİLERE BELEDİYEDE DAİMİ İŞ MÜJDESİ
- 11:03 - 2. MANAVGAT ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI FESTİVALİ’NDE İLK GÜN COŞKUSU
- 10:58 - ANTALYA’DA DÜĞÜNDE ÇIKAN KAVGADA SANDALYELER HAVADA UÇUŞTU, ORTALIK SAVAŞ ALANINA DÖNDÜ
- 10:58 - DOĞA VE ADRENALİNİN BULUŞMA NOKTASI: DUMANLI YAYLASI FESTİVALİ
- 10:48 - KUYUYA DÜŞEN İNEĞİ İTFAİYE KURTARDI
- 10:28 - OTOMOBİL ALEV TOPUNA DÖNDÜ, O ANLAR KAMERADA
- 10:13 - BALKONDA SÖNDÜRÜLMEDEN BIRAKILAN MANGAL YANGINA SEBEP OLDU
- 10:08 - ÇARPIŞAN MOTOSİKLETLERİN SÜRÜCÜLERİ YERE SAVRULDU: O ANLAR KAMERADA
- 09:58 - ÇATIDA MAHSUR KALAN KEDİYİ İTFAİYE KURTARDI
EŞREF URAL / JOURNAL-KONUK YAZAR


ANKARA GARI
20. yüzyılın son çeyreğinde ortaya atılan ve edebiyat dünyasında yer yer dile getirilen bir iddia vardı “şiir öldü” diye. Şiir denilen edebî dilin çok yorulduğunu ve hep söylenmiş olanı tekrarlayan bir oyuna dönüştüğünü öne süren bir teoriydi. Kuşkusuz bu tartışma bizim gibi şiir yazmaya pek hevesli genç şair adaylarının pek de hoşuna gitmezdi ve aslında biraz da umursamazdık. Umursamazdık, çünkü bizim şiirin verdiği imkan üzerinden söylenecek sözümüz vardı, duygularımız vardı, düşlerimiz vardı ve şiir bizim bir anlamda elimizdeki en güçlü silahımızdı. Bu silahı ucuz bir entelektüel tartışmaya kurban etmeye gönlümüz razı olamazdı.
Ve şu an elimde bu iddiayı çürüten, şiir denilen esrarlı ve müzikal dilin hâlâ canlı ve ayakta olduğunu her yönüyle kanıtlayan bir kitap tutuyorum; ANKARA GARI. Şairi Nusret Gürgöz. Bilindiği gibi 2015 yılının 10 Ekim günü Ankara yolcu garajında bir katliam yaşanmış ve yüz dokuz insanımız o katliamda yaşamını yitirmişti. Kuşkusuz çok korkunç bir olaydı ve bu ülkede vicdanını yitirmemiş her insanın belleğine kazınmış bir büyük travma idi. Belli ki şair Nusret Gürgöz yeni yayımlanan bu kitabına aynı ismi vermek suretiyle, hem bu insanlık dışı katliamı tekraren lanetlemek, hem de bu katliamda yaşamını yitiren insanlarımıza bir anlamda selam göndermek istemiş olmalı.
Nusret Gürgöz’ün edebi yolculuğunda yazdığı bütün şiirlerini ve edebi metinlerini beğeniyle ve biraz da “kıskanarak” okudum. “Keşke bu dizeyi ben yazmış olsaydım”, “keşke bu cümleyi ben akıl etseydim” diyerek. Kelimeleri öylesine ince bir nakış işler gibi işliyor, öylesine hassas bir terazide tartıyor ki, nasıl kıskanmamayım?
Yurduma gittim, dağları tepeleri dolaştım
Erik çaldım, hüzün topladım, keder içtim
Çocukluğumu sevdim, gençliğime selam uçurdum
Pınarlarla, vadilerle, başaklarla
Üzgün yaşlılarla, yorgun kadınlarla
Adsız mezarlarla, viran kiliselerle konuştum
Düzgün Baba’ya vardım, yüzümü güneşe döndüm
Çıralık nedir öğrendim, yoksulun halini bildim
Halvori’de yundum, kutsandım, ant içtim
Palavra Meydanı’na yürüdüm, bıyıklarımı kemirdim
Alıntılarla söz ve slogan yarıştırdım
Duvar yazılarından hal hatır sordum
Sonra döndüm sana geldim.
Kitap boyunca büyük ve kadim bir coğrafyada yolculuğa çıkıyorsunuz. Kadim şehirler, kadim nehirler, ovalar, yaylalar… Köstence’den Astana’ya, Zonguldak’tan Halep’e, İzmir’den Erivan’a, Selanik’ten Cizre’ye, Ilgaz Dağlarından Nil nehrine, Toros Dağlarından Dicle’ye… Elbette bu sadece bir coğrafî yolculuk değil, bir kültür, bir medeniyet yolculuğu. Dizeleri okurken bu şehirlerin, bu nehirlerin, bu dağların adlarının öylesine ve tesadüfen serpiştirilmediğini anlıyorsunuz zaten. Bu başka ve pek esrarlı bir yolculuk.
Ve Nusret Gürgöz, hâlâ ve ısrarla, barıştan, kardeşlikten söz ediyor her dizesinde, her kelimesinde. Sanki hiç bir şey yaşanmamış gibi, sanki bu topraklar ve bu yaşlı şehirler bin senedir hiç acı, kan, gözyaşı görmemiş gibi, ısrarla ve inatla barıştan söz açıyor. Sanki barış hemen ötemizde, biraz gayret etsek, biraz inansak uzanıp tutacakmışız gibi konuşuyor. Ve ben Nusret Gürgöz’ün bu iyimserlik ve umut kokan dizelerini okudukça tarihi düşünüyorum, İskender’i, Haçlıları, Cengiz Han’ı, Timur’u, coğrafyayı, İbn-i Haldun’u, coğrafyamızın kaderini, halkların kaderini, evlatlarımızın kaderini… Ama Nusret Gürgöz’ün bu iflah olmaz iyimserliği, geçici bir süre de olsa içimi ısıtıyor, “ahhh keşke, diyorum, ah keşke”.
Ölüm, acı, susuzluk, kurşun, yara, yaralı, ağladım, ağıt, kan, çığlık gibi insana dair ve fakat pek hüzünlü sözcükler eşlik ediyor okurken. Çünkü burası Anadolu, çünkü burası Mezopotamya, çünkü burası Ortadoğu. Buralarda doğan her çocuğun alnına bu hazin kelimeler henüz doğmadan tarih ve coğrafya tarafından yazılır. Ve elbette buralarda gezinen şairler ve ozanlar da bu iklimden kendilerine düşen payı alırlar ve bunu da eserlerine serpiştirirler. Bundan kaçamazlar, çünkü bu bir kaderdir, kaderden kaçış olmaz. Nusret Gürgöz de kaçamaz, sen de kaçamazsın.
Ama elbette salt karamsarlık, salt hüzün yakışmaz insana. Bir ömür taşınacak yük değildir. İnsan ve şair, önünde sonunda “iyimser” bir yolculukta büyümek ister. Nusret Gürgöz de bunun farkındadır elbet ve her şeye rağmen “gelecek güzel günlerden”, güzel, umutlu ve iyimser zamanlardan söz açmadan edemez;
“pazara acice getirmiş köylüler
daha ne olsun, ekmeğimize katık yapacağız
bozlak söyleyeceğiz
puştlar gidecek / Lazkiye şenlenecek
biz emekle / şiirle kuracağız
bu ülkeyi ve yeryüzünü
yeniden”.
Ben bu güzel ve umutlu dizeleri okuduktan sonra bir an gözlerimi yumuyorum, derin bir nefes çekiyorum ciğerlerime ve kendi kendime mırıldanıyorum: “Ahh keşke, umarım, inşallah”.
YAŞAYAN DESTANCILARIMIZDAN OZAN HARUN YİĞİTHALİL ERDEM
ANKARA GARIEŞREF URAL
SAKA DESTANIALİ YILDIZ
TÜKETİCİ HAKEM HEYETLERİNİN SAYISI AZALTILMALI MI?AV İBRAHİM GÜLLÜ
ŞİİRE BAKIŞ, ŞİİRDEN HAYATA BAKIŞGAZANFER ERYÜKSEL
NE DURUMLARA DÜŞTÜN ANTALYASPOR?VEDAT GÜRHAN
HER GÜN, HERGÜNŞENER METE
SON ÇAĞRI:YANLIŞ "DURUŞMA" DAN DOĞRU "TARTIŞMA" YA DÖNELİMPROF DR SAMİ SELÇUK
ASGARİ ÜCRET GERÇEĞİ: 2026'YA NE KADAR DAYANABİLİRİZ?SÜLEYMAN EKİN
ONLAR KAZANIRKEN…HASAN YAKUP CANGÜVEN
AMİGOLUK YAPMAZSAN DÜŞMANSIN!ALİ İHSAN DİLMEN
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK RESİM SANATINURİ SEZEN
KADİM ÇAĞLARDAN BUGÜNE TÜRK ORDUSUMUHARREM YELLİCE
HANGİ TÜR KÖYLÜLÜK?TARIK ÇELENK
DERS OLUR MU ACABA?ERDOĞAN KAHYA
SİYASET GÖLGESİNDE BİR MARKANIN YALNIZLIĞIDİLEK DEMİRKAN
HEPİMİZ CUMHURİYETİZPROF DR RAMAZAN DEMİR
ALTINA NE OLACAK?PROF DR MUSTAFA YILDIRAN
ANTALYASPOR KİMİN YARATICILIĞI ???TURGAY ALP
VERGİ KANUNLARINDA YİNE YENİDEN DEĞİŞİKLİKLER KAPIDARAZİYE GÖK AKTAŞ
SANATTAN KAZANDIKLARINI SANATEVİNE YATIRDIKAHRAMAN KÖKTÜRK
DEVLET ADAMI VE TÜRKÇE ÜZERİNEBEKİR DİREKCİ
ANTALYA'YI NE YAPMALI?CEM ARÜV
BİR FUARIN NABZI, BİR ŞEHRİN TADIGÜRSEL KAYA
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim













