Bugün 24 Kasım 2025 Pazartesi
  • Antalya16 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    5551.849
    %0.27
  • Dolar
    42.4297
    %0.02
  • Euro
    48.86
    %0.00

MUHARREM YELLİCE / KONUK YAZAR

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
MUHARREM YELLİCE / KONUK YAZAR

ARKAİK, ASYATİK–İRANÎ DİL TABAKASINA VE HİNT-AVRUPA TEZİNE BAKIŞ

23 Kasım 2025 Pazar 22:54

Bu makale, Kürtçe ve Farsçanın yalnızca modern birer etnik dil değil, çok daha eski bir Asyatik–İranî dil tabakasının devamı olduğu görüşünü savunmaktadır. Akademik literatürde bu diller genellikle Hint-Avrupa ailesine dahil edilse de, yapısal özellikler, eklemeli morfoloji, kelime köklerinin tarihsel seyri ve Avesta–Saka–Medçe sürekliliği dikkate alındığında bu sınıflandırmanın ilmî temeli tartışmalıdır.

  1. 19.yüzyıl Avrupa-merkezli dil tasnifleri daha çok ses denkliklerine dayanmış; ancak dilin yapısal mimarisi, eklemeli–çekimli ayrımı, tarihsel kültür havzaları ve Asya bozkırlarının dil sürekliliği göz ardı edilmiştir. Kürtçe ve Farsçanın tarihi derinliği bu makalede yeniden ele alınmaktadır.

Eklemeli Dil Özelliği: Türkçe ile Ortak Yapı

Hint-Avrupa dillerinin karakteristiği çekimli (inflektif) yapıdır. Son zamanlarda bu yapıya bükümlü yapı da dendi. Bu yapı, kökün değiştiği, kelimenin ortasında dönüşümlerin yaşandığı bir sistemdir:
go–went, sing–sang gibi. kbt. Arapça kökünden mef’ul çekimiyle mektep gibi. Bu çekimlerde kök belirsiz hale gelir.

Fakat Asyatik dillerde, yani Türkçe, Medçe, Farsça ve Kürtçe denilen dil yapılarında kelime kökü değiştirilmez; ekler peş peşe sıralanır:

Farsça: dil → dil-hâ → dil-hâ-m → dil-hâ-m-an
Kürtçe: nav → nav-ên → nav-ên-min → nav-ên-min-e
Türkçe: ev → ev-ler → ev-ler-im → ev-ler-im-de

Bu yapı tamamen eklemeli (agglutinatif) karakterdedir. Dolayısıyla Farsça ve Kürtçenin Türkçeye yakın, Hint-Avrupa sistemine ise uzak olduğu açıktır.

Bu durum, dillerin tarihsel olarak aynı Asyatik/Turanî coğrafi ve kültürel havzada geliştiğini göstermektedir.

Ağıttaki Arkaik Söz Varlığının İncelenmesi

Kürt olduğunu söyleyen bir kişi, Kürtçe olduğunu iddia ettiği bir metni bana gönderdi. Yarı küfürlü bir üslupla “Al sana Kürtçe metin.” dedi. Gönderilen Kürtçe ağıt, söz varlığını inceledim. Bu metin, derin tarihsel Asyatik dil tabakasını göstermesi açısından önemlidir. Ağıttaki kelimeler, günümüz Kürtçesinden çok daha eski olan Medçe–Saka tabakasının izlerini taşıyor. Kelimelerin çoğunu Ferit Devellioğlu’nun Osmanlıca sözlüğünde buldum ve tercüme ettim. Metindeki tüm kelimeler Farsça. Adam Fars’ın dilini kullanıp bu dil Kürtçe demiş. Kürtçe ağıt denilen metin şu:

Kürtçe Ağıt (Orijinal):
Dûman hatin parsê...
Law yekê ber doxînê mira bibêje...
Çeme çeme su carî çeme...
Me heft doşek dane ser heefe...”

Türkçe Çeviri:
Duman vadiye indi...
Oğlum, dön git beyin huzurunda söyle...
Dere dere akar, su her defasında yine dere olur...
Biz derenin üstüne yedi taş koyduk...”

Ağıttaki temel kelimeler (yek, nav, çem, doşek, ber, ser, haft) modern Kürtçenin oluşumundan çok daha önce Avesta, Partça, Medçe ve Saka dilinde mevcuttu. Bu söz varlığı, Kürtçenin yeni bir dil değil, eski İranî–Asyatik dil sürekliliğinin devamı olduğunu gösteriyor. Bu metindeki kelimelerin hepsi Farsça.

Avesta – Saka – Medçe Dil Sürekliliği

Benim Hindistan adlı eserimde ifade ettiğim gibi:
Avesta dili, arkaik Saka dilinin yazılı hâlidir.”

Bu ilişki hem tarihsel hem linguistik düzeyde güçlüdür:

  • Saka (İskit) dilleri Avrasya bozkırlarında Türk diliyle iç içe yaşamıştır.
  • Avesta dilinin eklemeli özellikleri, Hint-Avrupa teorisinin öngördüğü çekimli sisteme uymaz.
  • Med dilinin Kuzeybatı İranî karakteri, Kürtçe denilen söyleyiş ile doğrudan lehçe sürekliliği olduğunu gösterir.
    Saka–Med–Avesta çizgisi, yapısal olarak Turanî dil tabakasıyla iç içedir. Hint-Avrupa Dil Teorisi’nin kurallarına uymaz.

Bu nedenle Kürtçe ve Farsça, Hint-Avrupa dilleriyle değil, Asyatik/Turanî dil ailesi ile bağlantılı görülmelidir.

Hint-Avrupa Tezinin Metodolojik Sorunları

Hint-Avrupa teorisi, 19. yüzyıl Avrupalı filologların ses benzerliklerini temel alarak oluşturdukları bir sınıflandırmadır. Ancak bu yaklaşım:

  1. Morfolojiyi (eklemeli–çekimli farkını) ihmal eder.
  2. Asya bozkırlarının kültürel ve dilsel sürekliliğini dikkate almaz.
  3. Avesta, Medçe ve Saka dillerinin özgün yapısını Avrupa dilleri üzerine oturtmaya çalışır.
  4. Coğrafi ve kültürel temas bölgelerini göz ardı eder.
  5. Eklemeli yapıyı göz önünde bulundurmadığı için Kürtçe söyleyişi ve Farsça gibi dilleri yanlış sınıfa yerleştirir.

Bu nedenle Hint-Avrupa teorisi dilbilimsel olarak eksiktir ve Asyatik dillerle İranî diller arasındaki derin bağları açıklamakta yetersizdir.
Bu teoriyi bilimsel bir bulgu gibi kabul etmek yanlıştır. 19. yüzyıl başlarında emperyalist gayelerle siyasi olarak ortaya atılmıştır. İngiliz hâkim Sir William Jones tarafından 1786 yılında Hindistan’da ortaya atılmıştır. Latince, Yunanca, Farsça, Cermen dillerinin ortak ata Sanskritçeden türediğini iddia etmiştir. Yanlıştır. Latince ve Yunanca Fenike alfabesi ve dilini kullanmıştır. Latin harflerinin kökeni Fenikece’ dir. Sanskritçe, Saka ve Hint dilinin karışımı bir dildir. Avesta dili, erken Saka dilidir; Sanskritçe ise daha sonra teşekkül etmiş bir karışımdır. Bu adamın görüşüne Franz Bopp (1816–1833) isimli bir Alman destek vermiştir. Teoriye Jakob Grimm (1818–1822) destek vermiş ve teori kurumlaşmış, araştırmadan kabul görmüştür. Bu adamlar dilleri kök bakımından değil, ses benzerliği yönünden incelemişler, yanlış bir sonuca varmışlardır. Hint-Avrupa Dil Teorisi bir gerçeklik değil, kabuldür. Bu kabul, 19. asrın akademik modeli olmuş, bizim dilciler de bu tezi benimsemiştir. Atatürk bu teze Güneş Dil Tezi ile karşılık vermiştir. Bu tezin temeli 1932 Dil Kurultayı’nda atılmış, dünyaca ünlü namuslu dil bilimcilerin görüşlerine başvurulmuştur. Alman bilim adamı Kvergic’in görüşleri bu kurultayda tartışıldı. Kvergic şöyle diyordu:
Dünya dillerinin temelindeki en eski çekirdek, Türkçedeki kök ünlemlerdir. İnsan konuşmasının ilk çıkış noktası, korku, sevinç gibi duygusal ünlemlerdir. Bu ünlemler en saf hâliyle Türkçede ortaya çıkmış, bugün de yaşamaktadır. Türkçe tüm dünya dillerine kök veren ana dil niteliği taşımaktadır.”

Hint-Avrupa tezine karşı temel çıkış ve Güneş Dil Teorisi’nin ana unsuru bu görüştür.
1932 Türk Dil Kurultayı’nda, Türkçenin basit yapısının dünya dillerinin menşeini açıklamada anahtar olabileceği kongrede karar alınmış. Bu görüşü yansıtan tutanaklar 1935 yılında yayımlanarak Güneş Dil Teorisi’nin temeli atılmıştır.
1936’da toplanan üçüncü Dil Kurultayı tutanaklarının önsözünde şu ifade vardır:
Türk Dil Kurumu, ülke içinde halk ağzından, ülke dışında bütün lügat kitaplarıyla başka eserlerden Türk dili hazinelerini toplayıp ortaya koymak, bunlara ve dil bilgisi üzerindeki araştırmalara dayanarak Türk dilinin dünya dilleri arasındaki yüksek yerini belirtmek, Hint-Avrupa ve Semitik dillere kaynak olduğunu ortaya çıkarmak gibi bir görevi üzerine almıştır.”

6. Kürtçe ve Farsçanın Asyatik/Turanî Bağlantısı

Kürtçe diye ifade edilen metinlere baktığımız zaman Farsça, Arapça, Türkçe kelime yoğunluğu görülüyor. Bu dillere aykırı bir Kürtçe kelimeye ben rastlamadım. Kürtçe ve Farsça yalnızca eklemeli yapılarıyla değil, söz varlığı ve ses düzeniyle de Asyatik/Turanî dil tabakasıyla uyumludur. Hint-Avrupa dil grubuyla alakası yoktur. Türkçe, Farsça ve Kürtçede; Kürtçenin %70 kelimesi Farsçadır.

Bu üç dilde de kök sabittir.
Kelime türetme, Türkçedeki gibi ardışık eklerle yapılır.
Söz dizimi, Hint-Avrupa dillerinden farklıdır (özne–tümleç–yüklem).
Saka, Med ve Avesta dillerinin devamlılığı barizdir.

Bu nedenle bu dilleri Hint-Avrupa kategorisine zorla yerleştirmek yerine, Asyatik/Turanî kökenli İranî kol olarak değerlendirmek daha tutarlıdır.

Kürtçe ve Farsça, yapısal, tarihsel ve arkeolingüistik veriler ışığında Hint-Avrupa değil; Asyatik/Turanî dil tabakasının modern temsilcileridir. Saka–Med–Avesta çizgisinin eklemeli karakteri bu dillerin kökenini açıklamaktadır.

Bu bilgiler dikkate alındığında, yapısal, tarihsel hem de kültürel veriler ışığında klasik Hint-Avrupa tezinin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

Kaynakça

  1. Muharrem Yellice, Hindistan, Kaynak, 2021, s. 112–118, İstanbul.
  2. 1932–1936 Türk Dil Kurultayı tutanakları.
Bu yazı toplam 253 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim