Bugün 29 Aralık 2025 Pazartesi
  • Antalya8 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    6151.457
    %-1.60
  • Dolar
    42.9284
    %0.03
  • Euro
    50.5849
    %-0.05

ALİ YILDIZ / KONUK YAZAR

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
ALİ YILDIZ / KONUK YAZAR

ATSIZ’IN REJİM KADROLARININ UYGULAMALARINA TAVIRLI OLUŞU ÜZERİNE

29 Aralık 2025 Pazartesi 10:26
 
Bugün kemiyetçe az, ama keyfiyetçe çok olan grubumuz ile Atsız’ı konuştuk.
Atsız’ın Cumhuriyetin kuruluş dönemindeki bazı rahatsızlıklarını da dillendirdik.
Şunu önceden belirtelim ki amacımız yeni tartışma alanları açmak değil. Var olan kırgınlıkların sebepleri üzerinde kafa yormak.
Eğitimli bir ailenin 1905 yılında doğan çocuğu olan Atsız 1922 yılında 17 yaşındadır ve İstanbul’da, Harbiye Mektebine girmek istediği halde imtihanla Askeri Tıbbiyeye girer. Çünkü o yıllarda İstanbul’da Harbiye Mektebi yoktur. “Aslında tıbbiyeyi de hiç sevmezdim ama askeri tıbbiyeyi tercih etmemin sebebi askeri eğitim ve kıyafetlerin cazibesiydi” der.
Askeri kıyafetlerin cazibesi Selanik’te doğan Genç Mustafa Kemali ‘de etkilemiştir.
Atsız’ın Harbiye hevesinin temelinde Şıpka Kahramanı Süleyman Hüsnü Paşa’nın hayat hikâyesi ve eserlerinin etkisi kesindir. Atsız pür disiplin bir şahsiyettir ve Süleyman Hüsnü Paşa’nın kurduğu Harbiye düzeni ve Mekteb’i Harbiye Ders Nazırı olarak okuttuğu müfredat dikkatini çekmiştir. Paşa’nın kahramanlığı yanında Tarih’i Alem ve Türkçenin Grameri (İlm-i Sarf-ı Türki) kitapları Atsız’ın gözlem alandadır. Bunları okumuştur. Süleyman Paşa’nın yazdığı Tarih-i Alem kitabında Türk tarihini Kunlardan( Hunlar )başlatması Türk Tarihçiliğinde bir devrimdir.
Bundan önce Türk Tarihi Osman Bey ile başlar Selçuklu ve daha öncesi bizim tarihimizden sayılmazdı. Burada Fransız bilgin De Guignes’ten etkilendiği bilinmektedir. Tam yerinde söylemek gerekirse Süleyman Paşa da ömrü Sürgünlerde tükenmiş Abdülhamid’in gadrine uğramış bir mağdurdur. Yani o da Atsız gibi “Her Devrin Menkûbu”dur.
Atsız Askeri Tıbbiyeyi sevmediği gibi oranın hocalarını da sevmemiş nitekim Ziya Gökalp’in ölümü üzerine çıkan bir tartışmada çıkardığı bir olay sonunda üçüncü sınıfta iken okuldan atılmıştır 1925.
Okuldan atıldıktan sonra 1926 yılında Edebiyat Fakültesinin Yüksek Muallimlik bölümüne e girer. Okula girer ama henüz askerliğini yapmadığı gerekçesiyle de askere çağrılır. 1926-27 yıllarında 9 ay İstanbul Taşkışla’da er olarak askerlik yapar. 20 yaşındaki Atsız’n hayatında, Pişmiş Tavuğun Başına Gelmeyenler bölümü başlamıştır.
Üniversite’ye girmeden önce şiirleri dergilerde yayınlanmaktadır. Ahmet Naci Kum adlı arkadaşı ile birlikte Türkiye’de Yer Adları isimli çalışması Türkiyat Mecmuasında yayınlanır.
Bu yayın orada hoca olan M. Fuat Köprülü’nün dikkatini çeker.
Atsız buradan 1931’de Türkiyat bölümünden bir Türkolog olarak mezun olur.
Atsız’ın sınıf arkadaşları Tahsin Banguoğlu (sonra ünlü gramerci Prof), Ziya Karamuk, Orhan Şaik Gökyay( Bu vatan Kim Şairi), Pertev Naili Boratav(Ünlü Folklor Araştırmacısı), Nihad Sami Banarlı gibi isimlerdir. Tabiri caiz ise bunlar deve dişi gibi adamlardır ve zamanla Türk Edebiyatı üzerinde otorite olacaklardır.
Köprülü; “Gel bakayım sen benim yanımda ol “ diye onu biraz himayesine alır aslında biraz da kendisine iyi bir asistan bulmanın sevincini yaşar. Hatta hoca Maarif Vekâleti’ne müracaat ederek, parasız yatılı olarak okuyan Atsız’ın bunun karşılığında 8 yıllık mecburi hizmetini de affettirir ve onu yanına asistan alır.
Atsız bu arada Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Maarif Vekili Ünlü siyaset ve Devlet Adamı Rıza Nur’un yazdığı 14 ciltlik Türk Tarihi eserini de okumuştur. Rıza Nur bu eserini yazmadan önce İttihat Ve Terakki tarafından 8 yıl sürgün ile cezalandırılmış, Mısır’da sürgün yaşanırken Orta Asya’ya geziler düzenlediği söylenmektedir. Bu eserde o coğrafyayı gezip görmüş olan Rıza Nur’un coğrafi yer adları ve şahıs adları bol miktarda vardır. Atsız, ileride bu bilgilerden Bozkurtların Ölümü ve Dirilişi eserlerinde yararlanacaktır.
Atsız siyasi Dalkavukların Cumhuriyet kadrolarına çökerek devletin kirlenmesinden rahatsız olmuştur. Bu tavrında Rıza Nur etkisi de olabilir.
Atsız Birinci Tarih Kurultayında Ünlü Tarihçi Zeki Velidi Togan ve Siyasetçi Reşit Galip arasındaki tartışmada siyaseti değil, bilimsel bilgiyi ve onun temsilcisi Zeki Velidi Togan’ı tutarak yeni bir tavır koymuş Türk Tarihinin Ana Hatlarının bilimsel bir tarzda ele alınmasının gerektiğini bilgi ve kariyer yoksunu kişilerin tarihe yön veremeyeceğini haykırmıştır. Yanlışlarının açığa çıkarılmasından hoşlanmayan ve mutlak itaat bekleyen rejim siyaseti onu cezalandırarak Üniversiteden ve devletteki görevlerinden ve asistanlıktan atmış Malatya’ya bir Orta Okula sürgün etmiştir. Böylece rejimin intikam tarzının aşağılayıcı tutumu da belli olmuştur.
Yine bu süreçte İstiklal Marşı ve Çanakkale Şehitleri şiirleri sahibi Mehmet Akif Ersoy’a 1936 yılında ölümcül hastalığı bilindiği halde yapılan muameleden çok rahatsız olduğunu belli etmiştir. M. Akif için o Türklüğe büyük hizmet etmiş bir şairdir sadece yazı ile değil, İstiklal Harbinde Anadolu’ya geçerek tarafını belli etmek ve şiirleri ile halkı vatan savunmasına hazırlamak görevlerini ifa etmiştir. Çanakkale Şehitleri için yazdığı şiir bile yeter.
Daha sonra hissen, fikren ve vicdanen taraftar olmadığı şeyleri kabul etmek küçüklüğüne düşmemiş, ülkeden ayrılarak inancı doğrultusunda sapmadan hareket etmiştir.
Akif’in İslamcılığı o zaman Yüksek bir Ülkü idi. Bu günkü Türkçülük ne ise o zamanki İslamcılık da o idi. Ancak İslamcı fikirler yeni bir milli mefkurenin doğuş günlerine, İmparatorluğun yıkılış sürecine denk gelmiş ve zamana yenilmiştir.
Kısaca
Atsız Yeni Rejimin bir takım Dalkavuklar tarafından kuşatılması,
Kariyeri yeterli olmayan kimselerin Türk Tarihi ve Dili konusunda söz sahibi yapılmaları
Mehmet Akif gibi vatanseverlere yapılan uygunsuz muamele gibi sebeplerle rejim kadroları ile arasında güven bunalımı yaşanmış bazı uygulamaları beğenmediğini yazılarla ilan ederek tavır koymuştur.
Biz keyfiyeti çok olan grubumuzla birlikte Çıralı’da Kaptan Salih Kuran’ın yerinde bunları bir hüküm tesis etmeden fikir özgürlüğü sınırları içinde tartıştık. Başbuğ Atatürk en başta olmak üzere, Mehmet Akif de Büyük Atsız da bizimdir.
Bu yazı toplam 151 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim