Bugün 04 Eylül 2025 Perşembe
  • Antalya23 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    4692.617
    %-0.43
  • Dolar
    41.1607
    %-0.02
  • Euro
    48.0683
    %-0.01

ERDOĞAN KAHYA / KONUK YAZAR

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
ERDOĞAN KAHYA / KONUK YAZAR

DEMOKRASİ SANDIKTAN DEĞİL, MAHKEME KORİDORUNDAN MI ÇIKACAK?

04 Eylül 2025 Perşembe 19:39

 

 

Türkiye’nin demokrasi serüveninde yine kritik bir eşiğin önündeyiz. CHP İstanbul İl Kongresi’nin yerel mahkeme kararıyla iptal edilmesi, yalnızca bir siyasi partinin iç işleyişine müdahale değildir; aynı zamanda demokrasinin temel değerlerine gölge düşüren, hukukun siyasallaşmasına dair kaygıları büyüten bir gelişmedir.

Oysa mahkeme, bu konuda yetkinin Yüksek Seçim Kurulu’na ait olduğunu dile getirerek “görevsizlik” kararı verseydi, hukukun tarafsız işlediğini söylemek mümkün olabilirdi. Ancak bunun yerine kongreyi geçersiz saymak, siyasetin yargı üzerinden dizayn edilmeye çalışıldığını düşündürmektedir.

Bir siyasal partinin kongresi, partililerin iradesiyle şekillenen, demokratik siyasetin en doğal zemini olmalıdır. Yargı eliyle bu iradenin iptali, yurttaşların örgütlenme hakkını, seçme ve seçilme özgürlüğünü doğrudan hedef almaktadır. Bu durum yalnızca CHP’yi değil, demokrasiye inanan herkesi ilgilendirir. Çünkü demokrasi, yalnızca sandığa atılan oylarla değil, o oyların özgürce kullanılabilmesi için var olan kurumsal güvencelerle yaşar.

Hukukun siyasallaşması meselesi yeni değil. Yargının bağımsızlığını kaybetmesi, kararların hukuki olmaktan çok siyasi saiklerle verilmesi uzun süredir tartışılıyor. Ancak İstanbul İl Kongresi’nin iptali, bu tartışmayı daha görünür ve daha vahim hale getirdi. Artık mesele bireysel davaların ötesinde, doğrudan siyasi partilerin varlığına ve demokratik hayatın sürekliliğine müdahale boyutuna ulaşmış durumda.

Bu kararın en önemli yansıması, yurttaşın siyasete olan güveninde olacaktır. Seçmen, iradesinin her an hukuki kılıfa bürünmüş siyasi hamlelerle yok sayılabileceğini düşündüğünde demokrasiye olan inancı sarsılır. Oysa demokrasinin yaşaması için en büyük ihtiyaç, halkın güvenidir. Güvenin olmadığı yerde sandık da, seçim de, temsil de anlamsızlaşır.

Bir başka kritik nokta da şudur: Yargının siyasete bu denli müdahil olduğu bir düzende, yarın hangi partinin hangi kongresinin ya da hangi seçim sonucunun iptal edileceğini kimse kestiremez. Bu belirsizlik, sadece muhalefeti değil, iktidarı da yaralar. Çünkü demokratik güvence, bütün siyasal aktörler için koruyucu bir şemsiye işlevi görür. O şemsiye delindiğinde, altında kimse güvende değildir. Unutmayalım: Adalet bir gün herkese lazım olacaktır.

Bugün CHP’nin başına gelen, yarın başka bir partinin başına gelebilir. Bu yüzden mesele yalnızca “CHP’nin iç sorunu” değil, Türkiye demokrasisinin ortak meselesidir. Hukuk, siyasetin emrinde değil, toplumun güvencesi olmalıdır. Yargı, iktidarların hesaplaşma aracı değil, adaletin terazisi olarak çalışmalıdır.

Sonuç olarak, CHP İstanbul İl Kongresi’nin iptali, Türkiye’nin demokrasi yolculuğunda bir “uyarı işareti”dir. Eğer bu uyarıyı görmezden gelirsek, yarın demokrasiye değil, mahkeme kararlarına hapsolmuş bir siyasal düzenle karşı karşıya kalabiliriz.

Asıl sorumuz şudur: Türkiye’nin geleceği, halkın özgür iradesinden mi, yoksa mahkeme koridorlarından mı çıkacak?

 

Bu yazı toplam 167 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim