Bugün 19 Nisan 2024 Cuma
  • Antalya22 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2488.762
    %0.19
  • Dolar
    32.5953
    %0.13
  • Euro
    34.7965
    %0.09
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Kadın Kurultayı’nın sonuç bildirgesi açıklandı
02 Ocak 2023 Pazartesi 13:24

Kadın Kurultayı’nın sonuç bildirgesi açıklandı

Türk Eğitim Sen tarafından Uluslararası Avrasya Eğitim Sendikaları Birliği’nin katılımıyla Antalya’da düzenlenen, Türk Dünyasında "Sosyal Hayat ve Çalışma Hayatında Kadın" Kurultayı sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede Türk Devletleri Teşkilatı’nın

Türk Eğitim Sen tarafından Uluslararası Avrasya Eğitim Sendikaları Birliği’nin katılımıyla Antalya’da düzenlenen, Türk Dünyasında "Sosyal Hayat ve Çalışma Hayatında Kadın" Kurultayı sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurulmasının tarihi öneme sahip olduğu belirtildi.

 

Türk Eğitim Sen Genel Merkezi tarafından Uluslararası Avrasya Eğitim Sendikaları Birliği’nin katılımıyla Antalya’da Türk Dünyasında "Sosyal Hayat ve Çalışma Hayatında Kadın" Kurultayı gerçekleştirildi. 15-18 Aralık tarihleri arasında Antalya’da düzenlenen kurultayın sonuç bildirgesi açıklandı. Kararların oy birliğiyle alındığı kurultayın, 31 maddeden oluşan sonuç bildirgesinde “Geleceğin Türk dünyasında kadının yerinin belirlenmesinde Türk dünyasının büyük önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” sözlerinin parola olarak kabul edilmesi önerilerek Türklüğün yükselişinin Türk kadınının hak ettiği yere yükselmesi ile özdeş olduğu bütün Türk devletleri tarafından benimsenmelidir” denildi.

321140072-471598055182798-6034241117491382996-n.jpg

KADINA DAİR KONULAR MASAYA YATIRILDI

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Merkez Yönetim Kurulu, Kadın Komisyonu Üyeleri, UAESEB yöneticileri ve temsilcileri, Kadın Hareketi Derneği başkanı ile yöneticilerinin katıldığı kurultayda, sendikal örgütlenmede kadının yeri, sorunları ve çözüm önerileri, kadın istihdamına yönelik çıkarılan yasaların eksiklikleri ve çözüm önerileri, çalışma hayatında kadın hakları, kadına yönelik şiddet ve çözüm önerileri, çalışma hayatında kadınların maruz kaldığı mobbing, toplumsal cinsiyet rolü çalışma hayatında kadın, sosyal medya ve kitle iletişim araçlarında kadınlara yönelik duyarlılık, kadın erkek fırsat eşitliğinin geliştirilmesi için öneriler, geleceğin Türk dünyasında kadının yeri ve geleceğin dünyasında kadına biçilen görev konuları masaya yatırıldı. Söz konusu konular 10 başlık altında 4 farklı oturumda, alanında uzman bilim insanlarının, araştırmacıların, sivil toplum kuruluşları ile eğitim çalışanlarının katkısı ile masaya yatırıldı. Türk Dünyası’nda kadın farkındalığının geliştirilmesi, kadınlara sendikal örgütlenmede, istihdamda yeterince imkan tanınması, kadınlara yönelik şiddet ve mobbingin önlenmesi, sosyal medya ve kitle iletişim araçlarında kadınlara yönelik duyarlılığın arttırılması, fırsat eşitliğinin sağlanması ve 21. Yüzyılın Türk asrı olacağı inancının ete kemiğe bürünmesi için kadınların hangi görevleri üstlenmesi ve inisiyatif kullanması, Türk dünyasının çeşitli bölgelerinde savaş, göç, yokluk, asimilasyon politikasına maruz kalan Türklerin, Türk kadınlarının durumlarının dünya kamuoyuna duyurulmasına yönelik oy birliğiyle alınan kararlar, kamuoyuna açıklandı.

 

“GEREKLİ GİRİŞİMLER YAPILMALI”

31 maddelik sonuç bildirgesinin ilk maddesinde, “Küreselleşme olgusunun pek çok sorunu da beraberinde getirdiği bilinmektedir. Bu çerçevede milli kültürlerin de bu etkinin dışında kalmadığı açıktır. Sibirya’dan Avrupa’ya, Afrika’nın Kuzeyinden Güney Türkistan’a kadar oldukça geniş bir coğrafi alana yayılmış olan Türk kültür sahası da çeşitli boyutlarıyla birlikte aynı olumsuzluklarla karşı karşıyadır. Türk kadının layık olduğu yere kavuşabilmesinde Türk kültürünü ana dinamiklerinden yola çıkarak geçmişimizden bu güne güçlü ve aktif Türk kadını imgesinin mevcut ve gelecek nesillere aktarılabilmesi konusunda Türk Devletleri Teşkilatı, UAESEB, UNESCO başta olmak üzere, ilgili ve etkili uluslararası kuruluşlar nezdinde gerekli girişimleri yapmalıdır” denildi.

321949001-834536850957262-1965591429645047934-n.jpg

“TÜRK DÜNYASININ VE İNSANLIĞIN ORTAK YARASI”

“Kadim bir geçmişe, köklü bir mirasa dayanan Türk kültürünün ve medeniyet değerlerinin, bütün unsurlarıyla korunmasının en temel yolu Türk kızlarının, Türk kadınlarının ve annelerinin layık olduğu itibarı kazanması ile gerçekleşebilecektir. Bu bağlamda, Türk Kültür Coğrafyasının her bölgesinde özellikle de Bağımsız Türk Devletlerinde, toplumsal bilincin uyandırılması ve gereken hassasiyet resmi düzeyde ve bütün zeminlerde gösterilmelidir” ifadelerine yer verilen bildirgede şunları kaydedildi:

“Azerbaycan’ın kırk dört günlük vatan muharebesi ile elde ettiği Karabağ Zaferi Türk dünyasının ortak gururudur. Karabağ’da kanlı Ermeni işgali, büyük tahribatlar yaratmış ve masum Azerbaycanlı sivillere yönelik katliamlar ile tarihin kara lekeleri arasına girmiştir. Ermenistan’ın saldırılarına karşılık veren Kahraman Azerbaycan ordusunun yiğit mücadelesi ile Karabağ topraklarının önemli bir kısmı Ermeni işgal ve zulmünden kurtarılmıştır. Gerek işgal sürecinde gerek mücadele sırasında Ermenilerin bu bölgede yaptıkları tahribat ve düşmanca faaliyetler sürecinde mağdur olan kadın ve çocukların uğradığı katliam ve ermeni zulmü için uluslararası kamuoyu göreve davet edilmelidir. Ermenilerden suçluların cezalandırılması ve “işgal tazminatı” istenmeli bütün bu süreç dikkatle takip edilmelidir. Doğu Türkistan’da yaşanan insan hakları ihlalleri, Türk kadınlarının gördüğü zulüm ve aile yapısına kast eden uygulamalar Türk dünyasının ve insanlığın ortak yarası halini almıştır. Ekonomik ve siyasi gücüne rağmen, Çin devletine karşı gerekli çağrılar ve diplomatik uyarılar yapılmalı, uluslararası kuruluşlar nezdinde ortak bir tavır alınmalıdır. Türk Dünyası’nın yerel ve küresel sorunları yanında ayrıca Kadın hakları ihlallerine yönelik kurulacak denetleme organı vasıtasıyla; bütün Türk bölgelerinde titizlikle takip edilmeli gündem oluşturulmalıdır.”

 

“SOYDAŞLARIMIZIN YAŞADIĞI DRAMA KAYITSIZ KALINMAMALI”

“İnsan hakları ihlâllerine ve kültürel baskılara maruz kalan soydaşlarımız arasında kadınlar daha fazla mağdur olmaktadır” denilen bildirgede, “Özellikle Doğu Türkistan, Ahıska, Kırım, Karabağ, Irak ve Suriye başta olmak üzere Dünya’nın her bölgesinde kadınlarımız başta olmak üzere soydaşlarımızın yaşadığı drama kayıtsız kalınmamalıdır. Temel insan hakları ihlâlleri karşısında, uluslararası hukukun imkân tanıdığı bütün siyasi girişimler, eksiksiz olarak yerine getirilmeli; bu hususlar, uluslararası yargı organlarına taşınmalıdır. Bu çerçevede Türkiye Cumhuriyeti Devleti başta olmak üzere bütün Türk Cumhuriyetleri, gereken teknik desteği sağlamalıdır. Rusya’nın Ukrayna’daki işgali, Kırım’ın yasa dışı ilhakı kadın ve çocuklar başta olmak üzere bütün soydaşlarımız açısından önemli insan hakları ihlallerini ortaya çıkartmıştır. Kırım Türklerinin ana yurtlarında yaşamalarına imkân verilmemesi ve bu coğrafyada Türk nüfusunun azaltılması bölgesel bir sorun olarak ortada durmaktadır. Ukrayna’da yaşan Kırım Tatarları ve diğer Türk topluluklarının maruz kaldıkları baskılar dünya gündeminde tutulmalıdır. Ahıska Türklerinin ana vatanları olan Gürcistan’a dönüşleri başta olmak üzere, dağınık olarak yaşadıkları ülkelerdeki vatandaşlık problemleri hususunda Türk devletlerinin ortak bir karar ve tavır içerisinde olması, 78 yıldır devam eden bu insanlık ayıbının giderilmesinde tarihi bir öneme sahip olacaktır” ifadelerine yer verildi.

 

SURİYE, IRAK VE AFGANİSTAN’DAKİ TÜRKLERE DİKKAT ÇEKİLDİ

“Suriye iç savaşı sonrasında, yüz yıldır işgal altında yaşayan, zulüm ve baskılara duçar olmuş Suriye Türkmenlerinin siyasi hakları, kültürel kimlik sorunları, eğitim meseleleri, Türk devletleri tarafından desteklenmelidir. Kalıcı bir barış sağlanması şartıyla, Türkmenlerin bu ülkedeki geleceklerine ilişkin anayasal hak ve güvencelerin belirginleştirilmesi için bugünden çalışmaların yapılması gerekmektedir” ifadelerine yer verilen bildirgede, şu ifadelere yer verildi:

“Irak’ın yerleşik ve medeni topluluklarının başında gelen Irak Türkmenleri, küresel ve bölgesel güç mücadelelerinin arasında büyük acılar çekerek, katliamlara maruz kalmışlardır. Evlerini terk etmek zorunda bırakılmışlar, kültürel kimliklerine yönelik yok etme siyaseti ile karşı karşıya kalmışlardır. Kerkük’ün statüsü başta olmak üzere, Türkmen nüfusunun yoğun olarak yaşadığı bölgelerde; siyasi ve kültürel hakların tanınması mücadelesi Türk dünyasının ortak sorumluklarının başında gelmektedir. Taliban işgali sonrasında, Güney Türkistan’da ve Afganistan genelinde Türklere yönelik siyasi baskı, tutuklama ve cinayetler büyük bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Afganistan’daki Türkler ve mağdur diğer gruplar için, uluslararası camia bilinçlendirilmeli, Taliban yönetimine karşı diplomatik ve siyasi tedbirler alınmalıdır.”

322256780-712471813771870-2848514600972655162-n.jpg

“TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI’NIN KURULMASI TARİHİ ÖNEME SAHİP”

Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurulmasının tarihi öneme sahip bir adım olduğu belirtilen bildiride, “Türk Eğitim-Sen ve UAESEB; bu teşkilatı, Türk dünyasının geleceği bakımından fevkalade önemli bulmaktadır. Teşkilat bünyesinde kadın hakları çalışma grubu kurulmalı ve uluslararası normlar dâhilinde kadınların mağduriyetleri, çözüm önerileri ve geleceğe ilişkin teşvik edici önerileri ortaya çıkarmak açısından faaliyetlere ivedilikle başlanmalıdır. Teşkilatın kurucu belgeleri ve “2040 Vizyon Belgesi”nde belirtilen amaçlar ve işbirliği alanları içine kadınlara yönelik başlıklar da eklenerek üye devletlerin resmî politikaları hâline getirilmelidir. Teşkilatın mevcut üyelerinin yanına gözlemci statüsünde yer alan Türkmenistan ve Macaristan daimi olarak katılmalıdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin gözlemci üye statüsünde birliğin içerisinde yer alması kıymetli bir siyasi gelişmedir. Türk devletleri teşkilatına üye ülkelerin, KKTC’nin siyasi bağımsızlığını tanıması yönündeki engeller adım adım ortadan kalkmaktadır. Bağımsız ve etkili bir KKTC, Doğu Akdeniz’de bütün Türk devletleri için jeopolitik bir merkez olma özelliğini taşıyacaktır. Türk Dünyası’nın birliği yolunda atılacak adımların temelinde, geleceğin Türk kadınına yükleyeceği stratejik görevler üzerine çalışmalar yapılarak gerçekleştirecek proje ve faaliyetler ivedilikle hayata geçirilmelidir” denildi.

 

“KADINLARA YÖNELİK PROGRAMLAR GELİŞTİRİLMELİ”

Bildiride, “Türk cumhuriyetlerinin her seviyedeki eğitim-öğretim müfredatlarında, ortak ders kitaplarının okutulması hayati önem taşımaktadır. Ders kitaplarında toplumsal cinsiyet, Türk kadınının statüsü ve önemi üzerine metin ve ünitelerin yer alması teklif edilmelidir. Tomris Hatun, Terken Hatun, İlbilge Hatun gibi olumlu örnekler ders kitaplarında özellikle yer almalıdır” denilerek, “Üniversiteler ve lise ve ilköğretim düzeyinde, eğitim-öğretim alanındaki değişim programları, etkinleştirilmelidir. Bilim adamı, öğretmen ve öğrenci değişim programları dâhilinde kadınlara yönelik ortak projeler, kadın hakları, eşitlik ve toplumsal duyarlılık ekseninde programları geliştirilmelidir. Türk Dünyası’nda, “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” ilkesine uygun olarak sosyal, ekonomik, siyasal, kültürel, vb. alanlarda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının kadınlara yönelik projelerine yönelik hatırı sayılır bir kota konularak bunun abadinde desteklenmelidir” ifadelerine yer verildi.

 

“TEŞVİK EDİCİ YASAL DÜZENLEMELER YAPILMALI”

Bildiride sendikal örgütlenmede kadının daha aktif yer alabilmesi için sendikal izinlerin kadınlar için artırımlı olarak verilmesi gibi teşvik edici yasal düzenlemeler yapılması gerektiği belirtilerek, şunlar kaydedildi:

“Kadın istihdamına yönelik çıkarılan yasaların ivedilikle gözden geçirilmesi gerekmektedir. Kadın çalışanlara yönelik sigorta ve vergi indirimi gibi istisnalar getirilmelidir. Dünyanın bazı ülkelerinde olduğu gibi çalışma hayatında yer almaya çalışan kadınlara yönelik sigorta prim desteği, iş yeri açma desteği gibi teşvikler hayata geçirilmelidir. Sistematik şiddete uğramış, yalnız başına hayata tutunmaya çalışan kadınlarımız için ise bu teşvikler durumların hassasiyetine, çocuk sayısına göre değişerek artırımlı olarak sunulmalıdır. Türk dünyasının genelinde ve ülkemizde Çalışma hayatında kadın hakları konusunda çalışma örgütlerinden üç aylık dönemler halinde alınacak rapor ve öneriler doğrultusunda çalışma hayatı izleme ajansları kurulmalıdır. Kadına Yönelik şiddet katalog suçlar dâhiline alınmış olmasına rağmen uygulamada sair nedenlerden dolayı farklı mağduriyetler doğmaktadır. Bu konunun çözümü için ağırlaştırılmış cezalar yanında toplumsal duyarlılığın arttırılmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Çalışma hayatında kadınların maruz kaldığı mobbinge ilişkin caydırıcı tedbirler alınmalı mobbinge uğrayanın yapması gereken bürokratik işlemler azaltılarak mobbing yapanın zorunlu olarak tedavi ve izleme gibi gerçekleştirmesi gereken basamaklar artırılmalıdır.”

 

“GEREKLİ HASSASİYET UYANDIRILMALI”

Toplumsal cinsiyet rolü konusunda gerekli hassasiyetin uyandırılarak yaşanan mağduriyetlerin sonlanmasının sağlanması gerektiği belirtilen bildiride, “Toplumsal cinsiyet eşitliğini ve kadınların güçlenmesini sağlamak tüm toplumlar için bir gerekliliktir. Bu süreçte devlet ve pek çok farklı şekilde ortaya çıkan kamu politikaları önemli bir rol oynamaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin, kamu politikaları ile sosyoekonomik yaşamın birçok alanında geliştirilmesi mümkündür. Toplumsal cinsiyet bakımından işgücü piyasalarının kadınlara karşı daha ayrımcı uygulamalar içerdiği bilinmektedir. Sözü edilen ayrımcı uygulamalar; işe alım sürecinden çalışma koşullarına, mesleki yükselme ve kıdemden ücretlere, diğer bir ifade ile kadınlar, erkeklerden daha düşük ücretler karşılığında istihdam edilmekte, daha güvencesiz koşullarda çalışmakta, iş ve meslek yaşamında işgücü piyasalarının dışında kalmayı tercih etmelerine neden olan çeşitli ayrımcılıklara maruz kalmaktadırlar. Devletin bu alana dolaylı ve doğrudan kamu politikaları ile müdahale ederek kadınlar için istihdam artışı sağlayacak önlemler alması gerekmektedir. Böylelikle gerek kadınlar ve gerekse işverenler açısından kadınların işgücü piyasalarına girişini ve çalışmaya devam etmelerini kolaylaştıracak indirim, istisna, muafiyet gibi teşvikler önem arz etmektedir. Birtakım hizmetlerden yararlanmanın karşılığı olarak alınan harçlar, özellikle eğitim ve sağlık gibi alanlarda uygulandığında ortaya çıkardığı toplumsal cinsiyet etkileri de göz ardı edilmemelidir. Çünkü hane içinde kaynaklar, büyük ölçüde kadınların ve kız çocukların dezavantajına dağılmaktadır. Kaynakların kısıtlı olması durumunda kadınların ve kız çocukların sözü edilen hizmetlerden yararlanması çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Bu bakımdan eğitim ve sağlık gibi toplumsal cinsiyet eşitliğine önemli katkılar yapan stratejik alanların harç kapsamı dışında tutulması gerekmektedir. Kamu harcamalarının ve vergilerin toplumsal cinsiyet eşitliği hedefine yönelik kullanılmasında toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme aracı önemli bir yere sahiptir” denildi.

 

“KADINLARA YÖNELİK DUYARLILIK ARTIRILMALI”

Bildiride, “Sosyal Medya ve kitle iletişim araçlarında kadınlara yönelik duyarlılık arttırılmalıdır. Kadınların olumlu ve başarılı çalışmaları kamu spotu olarak prime time saatlerinde yayınlanarak olumlu örneklemler üzerinden teşvik sağlanmalıdır. TV denetleme kurumlarında kadınların suiistimal edildiği, aşağılandığı, haksız ithamlara maruz kaldığı yayınlara ilişkin ağır müeyyideler getirilmelidir” denilerek şu ifadelere yer verildi:

“Kadın erkek kavramları yerine birey kavramı kullanılarak cinsiyetçi yaklaşıma sebebiyet verebilecek söylemlerden kaçınılmalıdır. Kadın ve erkek fırsat eşitliğinin sağlanması için öncelikle; kadının çalışma hayatında istihdamı sağlanırken mesleklere cinsiyet kimliği biçilmemeli, istihdam sağlanırken, pozisyon ve özellikle terfi durumunda cinsiyetin değil ehil liyakatin esas alınması gerekmektedir. Kısıtlı yükselmelerin cinsiyetçi tavırla, kotalarla sınırlanmadığı bir işleyişin hayata geçmesi gerekmektedir. Ebeveynlerin özellikle de öğretmenlerin toplumun yapı taşı olan bireyleri yetiştirirken, toplumsal cinsiyet ayrımcılığından uzak (toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı) bir anlayışla hareket etmeleri gerekmektedir. Toplumsal cinsiyet ayrımcılığına dayalı kalıp yargıların değişmesi yolunda ders kitaplarını ve müfredat içeriklerini eşitlikçi anlayışla geliştirilerek, Okullarda çocuklara kadın-erkek eşitliğinin geliştirilmesi ve nefret söyleminin önlenmesi için drama eğitimleri verilmelidir. Eğitimcilerin özellikle de Akademisyenlerin toplumsal cinsiyet ayrımcılığını ortaya koyan araştırmalarını yazılı metinlerle kamuoyuna duyurması, toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik duyarlılık geliştirici eğitimler vermesi gerekmektedir.”

 

FARKINDALIK VURGUSU

“Medyanın özellikle televizyondan sunulan programlarda toplumsal cinsiyet eşitliğini vurgulayan mesajların üretilmesine ve şiddet içerikli senaryoların dizi ve filmler olarak medyada yer almamasına özen gösterilmelidir” ifadelerine yer verilen bildiride, “Sosyal pratiklerde mevcut olan hegemonik erkeklik anlayışının erkekler ve kadınlar üzerindeki örseleyici sonuçlarını önlemek için medya, sanat, kültür ve edebiyat eserlerindeki söylemlerin eşitlikçi anlayışla kaleme alınması gerekmektedir. Sivil toplum kuruluşlarının kadınların ataerkil sistemindeki rolünü artırmak ve bu kapsamda farkındalık yaratmak amacıyla, halka bilgilendirici seminerler düzenlemeli, harekete geçirici eylemlerin destekleyen eğitim çalışmaları yapmalıdırlar. Geleceğin Türk Dünyasında kadının yerinin belirlenmesinde Türk Dünyası’nın büyük önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” sözlerinin parola olarak kabul edilmesi önerilerek Türklüğün yükselişinin Türk kadınının hak ettiği yere yükselmesi ile özdeş olduğu Bütün Türk devletleri tarafından benimsenmelidir” denildi. HABER: YUSUF KATRAĞ

Bu haber toplam 2333 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim