Bugün 27 Aralık 2025 Cumartesi
  • Antalya13 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    6251.616
    %0.04
  • Dolar
    42.8797
    %-0.01
  • Euro
    50.4894
    %0.01

ALİ YILDIZ / KONUK YAZAR

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
ALİ YILDIZ / KONUK YAZAR

MUHARREM YELLİCE’YE SON CEVABIM

11 Kasım 2025 Salı 14:32
 
Muharrem Hoca yazdıklarını unutuyor. Israrla benim yazmadığım satırları öne çıkarıp polemik üretmeye çalışıyor. Oysa biz uzun çağlar süren tarihimizdeki bir gerçekliği analiz etmeye çalıştık. Yanlışı doğrusu eksiği fazlası elbette olacaktır ama yazmadıklarımız üzerinden eleştirilmek de yakışmıyor.
“Selçuklular yeni şehirler kurup imaret ve vakıflarla sosyal-kurumsal düzeni öncelikle inşa etti;”
Güya ben böyle yazmışım.
Oysa yazdığım satırlar belli şöyle:
“Türkler önce burada yaşayanları insan olarak görüp ona göre işler yaptılar. Din ve dillerine karışmadılar. Yollar ve köprüler kurarak ulaşımını, Su yolları yapıp halkın su ihtiyaçlarını, hamamlar yapıp temizliğini, hastane ve bimarhaneler yaparak yardımlaşma ve sağlığını, Bedestenler, esnaf ve sanatkarı korumayı, pazarlar panayırlar kurarak üretim ve güncel ihtiyaçlarını, kervansaraylar kurararak ülkeler arası ticari faaliyetlerini, karakollar kurararak güvenliklerini, okullar ve medreseler açarak aydınlanma ve bilgi sahibi olmalarını, yeni şehirler kurarak sosyal ve kurumsal yapılanmalarını, imaret ve vakıflar kurararak imar ve konfor ihtiyaçlarını öne çıkardıklarını ortaya koydular.”
Hepsi bu.
Muharrem Hoca bir de sanki biz bir toprağı alırken kılıcın hakkını inkâr etmişiz gibi ikide bir algı oluşturmaya çalışıp yukarıda saydığımız hizmet ve kurumların kılıçtan önce yapıldığını iddia ettiğimiz zannını uyandıracak ifadelerde bulundu. Oysa ve bilhassa SAVAŞÇILIKLARININ YANINDA başka şeyler de yaptılar diyerek savaşçılığı birinci sıraya koyduğumuzu belli etmişiz.
Daha ne demeliydik bilmiyorum.
Bir toprağı kılıçla alırsınız ama kılıçla yurt tutamazsınız dedik. Bunun için başka şeyler de yapmak lazımdı. Yaptılar. Efendim bu başka şeyler fetihten sonra gelirmiş. Elbette bütün tarih bunu böyle yazar. Roma Anadolu’daki Yol ağını bir günde mi yaptı? Şehirleri bir günde mi kurdu koca anfi tiyatrolar birkaç ayın eseri mi?
Haa, şunu da unutmayalım:
1- Çin Türkleri birçok kere yendi kurduğumuz devletleri yıktı ama Türkistan toprağını vatan yapamadı. Eğer kılıcın gücü yurt yapmaya yetseydi Türk yurtları Çin Yurdu olurdu.
2- Araplar ve İranlılar Türkistan’a gelip kılıçla bizi birkaç defa yendiler. Çok insan da katlettiler ama Türkistanı Arap yurdu yapamadılar. Çünkü bir toprağı vatan yapmanın şartları vardı. Halkı yaşat ki devlet yaşasın. Bunu yapmak yerine kılıçla katliam yaptılar.
3- Bizim de sadece kılıçla girip vatan yapamadığımız yerler yok mu? Doğu Avrupa içimizde yaradır.
Öyleyse konu hamasete getirilip kaynamasın Kılıcın hakkı kılıca Kurumun hakkı kuruma..
Hocanın okuduklarını unutarak imaretin Osmanlılarda başlaması hatırlatmasını da hayretle karşıladım. Artık inandım hoca yaşlandıkça unutuyor:
Şunu yazmış:
“ İmaret kavramı Selçukluda dağınık örneklerle bulunsa da “herkese açık sosyal mutfak” ve düzenli yardım modeliyle şebeke hâlinde işletilmesi esasen Osmanlı’nın 14.–15. yüzyıl tecrübesinde kurumsallaşır. Selçuklu vakfiyeleri elbette vardır; medrese, darüşşifa ve hanların bir kısmı vakıfla işler.”
Peki, Hoca!
Açları doyurdum, Çıplakları Giydirdim anıt satırlarında anlatılan eylemin adı vakıf olmadığı veya adı imaret olmadığı için veya Osmanlı belgeleri gibi kayıtları tutulmadığı için sosyal kurum sayılamayacak mı? Hatta yılda bir kere hakanların çadırlarını yağmalatması bile bir eşitlenme- dayanışma kültürünün sonucu değil mi?
“Bu kurumsallaşmayı Selçuklu düzeninin başat elemanları gibi göstermek” tabiri de zorlamadır. Böyle bir tabirimiz yoktur. Kaldı ki bazı kurumlar Selçukludan önceki Türk devletlerinde de vardır.
Basitinden başlayalım.
1- Göktürklerin kendilerine mahsus alfabeleri ve yazıları vardı. Reşidüddin Tarihinde bunların ayrı yazısı vardı ben gördüm diye yazar. Yazısı ve alfabesi olan milletin okulu olmaz mı? Adı medrese değil diye onları yok mu sayacağız Bu kurumsallaşma değil mi? Vardır ama kayda geçmemiştir.
2- Karahanlı Yusuf Has Hacip, Kutad Ku Bilig onun eseri Türkçe. Uygur alfabesini hangi okulda öğrendi. Adı medrese değil diye onun yetiştiği kurumu yok mu sayacağız?
3- Anadolu’da ilk okulu medreseyi Danışmendliler Tokatta kurdu. Henüz Anadolu’ya yeni ayak basmış olan bu insanlar okul açmayı nerede öğrendiler? Danışmend Danışılan insan demek. Türk hakanının bile akıl danıştığı bir adam olmak çok iyi bir eğitim almayı gerektirmez mi?
4- Türkçeyi edebi dil haline getiren Çağataylı Ali Şir Nevai Hangi Türk Medresesinde okudu bilen var mı? Yazılanlar ne kadar doğru?
Velhasıl Selçuklu Türkleri Anadolu’ya elinin kolunu sallayarak gitmediler. Tabiri uygunsa kucakları dolu gittiler ve her adımda gereğini yaparak Anadolu’yu vatan yaptılar. İşin özü budur.
Muharrem hocaya bu konuda başka bir şey yazmayacağım.
Yazdıklarım anlaşılsın yeter.
Anlaşılmayanlar da bize kalsın.
Bu yazı toplam 794 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim