Bugün 30 Haziran 2025 Pazartesi
  • Antalya33 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    4197.861
    %0.02
  • Dolar
    39.7755
    %-0.45
  • Euro
    46.634
    %-0.87

Gürsel Kaya

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Gürsel Kaya

NURİ ERKAL'IN ARDINDAN

30 Haziran 2025 Pazartesi 09:13

Sene 1993’tü. Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nde bir programda gördüm ilkin. Bu esmer, kara yağız adam öyle hareketli, öyle konuşkandı ki; onu takip etmekte zorlanıyordum. Cemiyet Başkanımız Mustafa Yoldaş, Nuri bak bu genç arkadaşımız Gürsel Kaya, TRT’ye yeni tayin oldu; o da senin gibi prodüktör deyince, bütün dikkatini üzerime çevirdi. Nerden geldin, nerelisin, mesleğin ne soruları ardı ardına geldi ve ardından başladı hayat hikâyesini anlatmaya. Elinde saatlerdir tuttuğu tek rakı, tıpkı sohbeti gibi bitmek bilmiyordu. Edebiyat öğretmeni ve Türkolog olduğumu öğrenince, daha da bir sokuldu bana. Kendisiyle ilgili TRT'deki 101'likler olayını anlatarak, mahkeme kararının sonuçlandığını; haksız yere uzaklaştırıldığı TRT’ye yakında döneceğini söylerken gözleri ışıl ışıldı. İşte 1993 yılında başlayan dostluğumuz ve abi kardeşliğimiz 2025 yılına kadar sürdü. Kör bir Haziran sabahının ilk saatlerinde aramızdan ayrılıncaya kadar Nuri Abi, hayatın hep içindeydi, hep içimizdeydi..

TRT’de yıllarca aynı odayı paylaştık. Her sabah kapıdan bir şiir gibi girer bin hikâye gibi çıkardık. Programlarımızı hazırlayıp bitirdikten sonra şiirin, öykünün, edebiyatın dibine vururduk. Yazardık; yazdıklarımızı birbirimize okur, birbirimizi eleştirirdik.Eleştiriyi pek sevmezdi; kızar, bazen de kırılır, belli etmemeye çalışırdı. Yazdığımız şiir ve öyküler, sanki birbirimize nazire gibiydi. Yetmezdi, sohbetlerimiz; Ansan’a, Hasanağa’ya, Begonvil’e, Rembetiko’ya, Gazeteciler Cemiyeti’ne taşınırdı. Bu sohbetlerde genellikle rahmetli Hasan Şişli, Saffet Uysal, Metin Demirtaş bazen de Fikret Otyam olurdu. Çoğu zaman susar, bu güzel insanları dinler, kabımı doldurmaya çalışırdım.

Nuri Abi başarılı bir prodüktör, iyi bir edebiyatçı, sözü sohbeti dinlenen güzel bir insandı. Başta Gazeteciler Cemiyeti olmak üzere pek çok kurum ve kuruluştan ödüller alan pek çok programa imza attı. Köy Odası, Çocuğun Gözüyle Büyükler, Çocuklar İçin, Ozanlar Ve Yazarlar, Şiirle Yaşamak bunlardan sadece bazıları.. Yaşadığı süre içerisinde bıkmadan usanmadan yazdı Nuri Erkal. TRT’den 2003 yılında emekli olduktan sonra da, beni kırmayarak -ki o yıllar TRT Antalya Radyosu Müdürü idim- program yapmaya devam etti. Yazmaya da. Şiir, öykü ve denemelerinin yanısıra gazete köşelerinde de makale yazmayı sürdürdü. İlk öykü kitabı Yerdeki Yazı’dan (1990) sonra ilk şiir kitabı olan Mavi Çığlık’ı (2001) yayımladı. Bana göre Nuri Erkal, daha çok bir öykü yazarıydı. Öykü dilini çok iyi yakalamıştı. Tahkiye etme üslûbu mükemmeldi. Sosyal ve toplumsal olayları çok iyi irdeleyen ve insanı iyi yakalayan öykülerinde  Türkçe’yi âdeta bir cambaz gibi kullanıyordu. Yerdeki Yazı büyük ses getirmiş, kitabın içindeki Kımıl, özellikle dil ve anlatım bakımından ödüller almıştı. Nuri Erkal gerek bana gerekse bazı platformlarda kendisinin aslında daha çok bir öykücü olduğunu da defalarca ifade etmiştir. O’na göre öykü; “ toplumsal yapımızdan kaynaklanır. Toplumdaki çelişkilere dikkat çeker. O nedenle öykücüler, düzenle hesaplaşmayı amaçlar çoğu kez. Öykü yazarı, toplumsal yapıya eleştirel bakmayı ve o sistem içinde kişinin mutluluğunu sağlayacak yollar bulmaya çalışır.” Yine Erkal’a göre; “ öyküde dil akışkan, anlatım anlaşılır olmalı, okuru sıkıntıya sokmamalı. Kurgu sağlam, konu özgün ve çarpıcı olmalı, toplumu etkilemeli. Sevgi, barış ve özgürlük duygularını geliştirerek yaşama sevincini çoğaltmalı, kişiye umut aşılamalıdır.” Nuri Erkal’ın öykülerinde tam da bunları görürüz. Hele hele karamsarlık, umutsuzluk asla yer almaz. Eserlerinde her zaman “umut fakirin ekmeğidir, umutsuz yaşanmaz” diye bağırır. Her ne kadar çileli yollardan geçse de yaşama sevincini ve umudunu asla kaybetmez..

İkinci öykü kitabı Tek Kanat’tan (2006) sonra, deneme ve eleştiri yazılarını Ara Sözler (2007) adıyla yayımlar. Ara Sözler O’nun âdeta bir dinlenme durağıdır.. Akdeniz merhabası ve Diyarbakır sıcaklığı kokan, umut yüklü bütün eserlerinde Erkal, Divan Edebiyatı’ndan Halk Edebiyatı’na kadar, Fuzuli’den Karacoğlan’a kadar; Fikret’ten Tanpınar’a, Yaşar Kemal’e kadar pek çok kaynaktan beslenmiştir.. Denemelerini topladığı Heybenin Bir Gözü (2013) adlı kitabından sonra ardı ardına iki eser yayımlar. 2016 yılında önce Yonga Kokusu adlı öykü kitabını, daha sonra Kırlangıç Dalışlar adlı şiir kitabını yayımlar. Ses getiren Yonga Kokusu hakkında Muzaffer İzgü şunları yazar: “Beni ve eşimi Diyarbekir’e götürdün. Dicle’yi, Fiskayası’nı, Ulu Cami’yi ve öteki yerleri gezdirdin. Hasretimizi giderdin. Seni şimdiye dek niye okumadığıma üzüldüm. Bu denli canlı, güzel ve akışkan bir dilin olduğunu bilmiyordum. Anlatımına hayran kaldım. Türkçe’yi çok iyi kullanıyorsun. Kutluyorum seni Nuri.”

TRT’de yapmış olduğun pek çok programla, yazmış olduğun eserlerle ve her şeyden önemlisi sıcak sohbetin ve samimi dostluğun ile baki kalan bu kubbede hoş bir seda bırakan seni, sevgili Nuri Erkal’ı sadece ben değil, tüm Antalya çok özleyecek. Seninle ilgili anlatacağım o kadar çok şey var ki, ama sen yoksun işte.. Seni hep o umut dolu sıcak gülüşünle hatırlayacağım. Güle güle Nuri Abi…

Ve Kırlangıç Dalışlar’dan bir şiirle sonlandıralım bu hasreti.           

 KUŞGÖZÜ AYDINLIK                 

“Dağlarca karanlığı dağıtır/Kuş gözü aydınlık/Deler zırhını gecenin/Mavisi karartılmış yüreklere/İlaçtır/Horoz ötüşleriyle ışır/Gaybana geceler/Uykuya boş vermişim/Yumruk olup inebilirim/Zalimin suratına/Öfkem bileyi taşında/Göreceksiniz yakında/Nasıl karşı koyacak/Kuşgözü aydınlık/Özündeki aşkla/Gök dolusu karanlığa” 

Bu yazı toplam 440 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim