Bugün 24 Kasım 2025 Pazartesi
  • Antalya14 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    5609.255
    %1.30
  • Dolar
    42.4161
    %-0.03
  • Euro
    48.9386
    %0.07

ŞENER METE / KONUK YAZAR

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
ŞENER METE / KONUK YAZAR

ÖĞRETMEN ÖĞRETİR A, B, C...

24 Kasım 2025 Pazartesi 21:38

 

O, benim ilk öğretmenim idi. Hayal meyal hatırlıyorum sınıfımıza ilk girişimizi, beni önce orta sıranın ikincisine sonra en öne alışını. Ama tahtaya ilk kez tebeşirle yaptığı kısa çizgileri, sonra o çizgileri uzatıp tek bir çizgi haline getirişini, sonraki derste de dik çizgiler çizdiğini iyi hatırlıyorum. Bütün bu çizgileri sayfalarca evde çizdiğimi biliyorum. Halının üzerine uzanarak tek tek eğri büğrü yaptığım çizgiler... Evimizde masamız yoktu.

Sonra o çizgileri birbiriyle birleştirdiğimizi; büyük a, e, f gibi düz çizgili harfleri, peşinden yuvarlak çizgileri ve o, u harflerini ve daha sonra da eğri çizgilerle düz çizgileri birleştirip kalan harfleri çizdiğimizi hatırlıyorum. Bu harflerin adını ve yan yana gelişini öğretti peşinden. 10 Kasım yaklaşırken, bir iki kelime yazabiliyorduk artık. 10 Kasım'dan bir gün önce anneme, yarın yaz günüymüş dediğimi de hatırlıyorum. Meğer s harfini z olarak okuyormuşum.

Öğretmenimiz, ilçemizdeki öğretmenler arasında en yakışıkılsı ve en genci idi. Tabii ki en güzel giyineni... Sonradan öğrendiğime göre 3-4 yıllık öğretmenmiş bize geldiğinde.

Adı, Ethem Şahin idi öğretmenimin. Bahçede bizimle top oynar, hava güzel olduğunda sık sık bahçede oyunlar öğretirdi. Yağ satarım bal satarım oyununu ilk ondan öğrendik... Çok güzel mandolin çalardı. Bazen, mandolinle türküler çalar, bizi oynatırdı. Bir gün kendisine dedim ki Öğretmenim hep sen çalıyorsun biz oynuyoruz. Bir de biz çalalım da sen oyna.

O yıllarda, okullarda süt tozundan yapılma süt ve yoğurt dağıtılırdı. Nedense öğretmenimizi hiç görmedim süt içerken, yoğurt yerken, sen süt sevmez misin? dediğimi yıllar sonra bana anlatmıştı.

23 Nisan öncesinde bana bir şiir ezberletti ve tören günü o şiiri ilçenin meydanında okuduğumu hatırlıyorum. Alkışlar bana keyif vermişti... Sonraki 23 Nisan törenlerinde de öğrenciler adına şiir okuma görevi bana verildi.

Yıl sonunda da Halkevindeki müsamerede, sahneye çıktığımı, hayatımda ilk kez kocaman bir çikolatanın bana verildiğini hatırlıyorum. Öğretmenimin gelip beni öptüğünü de...

İlk sınıfı geçtik, yazdan sonra Ethem öğretmen gelecek derken, 2 ve üçüncü sınıfta babamın öğretmeni dersimize geldi. O yaşlı amcadan hiçbir şey öğrenememiştik...

Ama Ethem öğretmeni sık sık görüyor, öğretmenim, ne zaman geleceksiniz bize diye soruyordum. Ara sıra da evine gidiyor, Ülker yengenin ikramlarıyla uğurlanıyordum.

Sonra 4. sınıfta Ethem öğretmen geldi. Baktı ki ne çarpma biliyoruz ne bölme. Dünyadan haberimiz yok. Bir yılın sonunda, sınıfımız, okulda yapılan bilgi yarışmasında birinci olmuştu.  (ama zaten üç sınıf vardı, olsun) O yıllarda sınıfta kalmak da vardı. 5. sınıfa başlarken bazı arkadaşlarımız dörde devam etti.

İlkokulun son sınıfına geldiğimizde, Ethem öğretmeni gene başka bir sınıfa verdiler. Bir ay sonra Ankara'ya taşınırken, veda edemedim Öğretmenime...

Aradan yıllar geçti. Önce onun Isparta Milli Eğitim müdürlüğüne atandığını duydum, sonra da yurt dışına gittiğini ...

Üniversitede okurken, televizyonda gördüm onu. Anılarını anlatıyordu. Sonra fark ettim ki yatıyor. Önce anlayamadım, peşinden geçirdiği trafik kazasını anlattı. Hollanda'da öğretmenlik yaparken Türkiye'ye izinli dönüşünde getirdiği arabayla kaza yapmış, pek çok ameliyattan sonra felçli olarak yaşamını sürdürmeye başlamış... Nasıl üzüldüm anlatamam.

TRT'de işe başladım, Antalya, askerlik... derken Ankara'ya geldim. Bir gün annemden Ethem Öğretmenin Keçiören'de oturduğunu öğrendim. İlk bayramda evine gittim. Onun heyecanını, sevincini, bugün bile yaşıyorum. Gözyaşlarımı zor zaptetmiştim. Uzun sohbeti bir türlü bitirmek istememişti. Sonraki gidişimde de bir araba alınmıştı kendisine, ara sıra hava almaya çıkarıyordu Ülker yenge...

Öğretmenime gidiyordum bayramlarda ama onu o durumda görmek bana eziyet verdiği gibi kendisi de çaresizlik içindeydi ve bunu da gizleyemiyordu.

Her fani gibi vefatını da öğrendim. O kurtulmuş olmakla birlikte, Ülker yenge evin bomboş kaldığını, nefesinin bile kendisine yeteceğini söylemişti ağlayarak. Ama Ethem öğretmenim, üç evlat yetiştirdi. Biri asker olmak üzere üçü de iş güç sahibi oldu. Tek öğretmen maaşıyla kıt kanaat geçinmesine rağmen okuttuğu üç oğul ve yüzlerce binlerce öğrenci...

Onu, ben bu kadar yazabildim ama diğer öğrencileri elbette daha farklı şeyler hissediyordur. Yalnızca 2 yıl verdiği eğitimle neredeyse 45-50 yıl sonra ben bunları hissedebiliyorsam, benim öğretmenim görevini hakkıyla yaptı, hak ettiği yere, cennete kavuştu.

Şimdi anladım ki onun öğrettiği ilk çizgiler, hayatımın çizgileriymiş ve ilk sesler, mesleğimin sesleriymiş...

Bu yazı toplam 74 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim