Bugün 21 Ekim 2025 Salı
  • Antalya19 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    5874.375
    %0.00
  • Dolar
    41.9322
    %-0.14
  • Euro
    48.6874
    %0.19

GAZANFER ERYÜKSEL / KONUK YAZAR

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
GAZANFER ERYÜKSEL / KONUK YAZAR

REFİK, REFAKAT, SAZ ARKADAŞI

20 Ekim 2025 Pazartesi 22:12

Türk musikisi bir söz musikisidir. İster kentlerin, isterse kırsalın müziği olsun bu değişmez bir gerçekliktir. Elbette saz musikimiz de vardır. Peşrevler, saz semaileri, longalar, sirtolar, oyun havaları… Ancak belirleyici olan özellik söz olmuştur her dönemde. İşte bu bağlamda saz, söze eşlik ederek eserler icra edilmiştir. 20. Yüzyılın başlarında kurulan topluluklara “icra heyeti” diye isim verilmesi ihtimal bu sebeptendir. İstanbul Belediye Konservatuarı İcra Heyeti gibi.

Bu satırların yazarı bir radyo kuşağı mensubu olduğundan yapılan sunumlarda icra edilen müzikler denli yapılan sunumlar da belleğindedir. Örneğin; Sabite Tur Gülerman’dan Hicazkâr makamında eserler dinleyeceksiniz. Sazlarıyla refakat edenler diyerek yayına katılan saz sanatkârlarının isimleri sayılırdı.

Saz sanatkârları peşrevi veya aranağmeyi çaldıktan sonra solist okumaya başladığında onu en az bir tık geriden diğer deyişle musiki deyimiyle söylersek “pianissimo” bir icra ile takip ederlerdi. Yaptırdığım müzik çalışmalarında koro veya solist okumaya başladığında sazlara “kayıp çalın” derdim.

Refakat ile kastettiğimiz budur. “Refakat” kelimesi “Refik”ten gelir. Refik arkadaş demektir malumunuz. Refakat ise arkadaşlık etmek. Arkadaş sözcüğünün “arka taş”, arkanı sırtını dayadığın taştan geldiği söylenir. Yani solist saz sanatkârlarına sırtını dayayarak icra eder eseri. Ol sebepten derler ki saz solisti rezil de eder, vezir de eder.

Alaeddin Yavaşça hatıralarında bir canlı yayında şarkıdaki onaltılık esi kaçırdığını şef keman Cevdet Çağla’nın bu hatayı yakalayarak ona eşlik ettiğini söyler. Yani saz sanatkârları icrada solisti an be an takip etmek zorundadır.

Zaman içinde sunumlar, “saz arkadaşları”na veya “sazlarıyla eşlik edenler”e evrilmiş, ancak icraların özü değişmemiştir. Bu durum sadece solo icralarda değil korolar için de geçerlidir. Bu kez komuta merkezi şeftir ve sazların gözü devamlı şefte olmak zorundadır.

Burada bir koro parantezi açmamız gerekir. Koro yani kalabalık bir toplulukla müzik icrası ne klasik müziğimizde (1. Beste, 2. Beste, Ağır Semai, Yürük Semai) ne de neoklasiklerde (Hacı Arif Bey’le başlayan şarkılar dönemi) yoktur. Koro bize batıdan geçmiş bir icra şeklidir. Fasıllarda, saz sanatkârları ile hanendelerin oturma düzeni ise sazlar önde, hanendeler arkada oturarak musiki icra edilmektedir.

Musiki tarihimizde bu düzeni bozarak eserleri sazların önünde ayakta durarak söylediğinden Münir Nurettin Selçuk için “musikimizi ayağa kaldıran adam” ifadesi kullanılır.

Toplumların uygarlık inşa edebilmeleri onların farklı kültürlerle sentezler yapabilmeleriyle doğru orantılıdır. Bu konuda Türk toplumu, yaptığı sentezlerle edebiyattan musikiye, mimariden mutfak kültürüne yetkin bir örnektir.

Yazılarımızın takipçisi okurlar bilir ki okuyan yazandan arif gerek deriz. İşte bu ifadeden hareketle diyorum ki ey sevgili katılımcı okur, yukarıda saydığım sentez örneklerini de siz bulunuz lütfen, yazı uzamasın.

Cumhuriyetin ilk yıllarında toplumda pek sevilen Tangolar bu sentezin özgün örneklerinden biridir. Kökeni Arjantin müziği olan Tango Türkiye’de gerek bestecileriyle gerek orkestra ve solistleriyle özgün, Türkleşmiş bir müzik türüdür. Arjantin kökenli tangolarla karşılaştırırsak göreceğimiz bir gerçekliktir bu. Kantolarla başlayan Türk Hafif Müziği tangolarla evrim geçirerek yaygınlaşmıştır. Bunda radyo yayınlarının da etkisini, altını çizerek söylemeliyiz. Tabii ki gramofon ve taş plakların da…

Nereye gelmek istiyorum? 1960’lı yıllardan başlayarak hafif batı müziği şarkılarına söz yazılarak başlayan dönem ve türkülerimizin orkestra eşliğinde yorumlanmasıyla bir başka boyuta geçilir. Barış Manço, Cem Karaca, Alpay, Nilüfer, Modern Folk Üçlüsü, Tanju Okan, Ayten Alpman ile yeni sentezler yapılır. Barış Manço’nun bir bayram sabahı televizyonda yaptığı söyleşide söyledikleri altı çizilerek önem verilecek ifadelerdir. “Biz Müzeyyen Hanımların, Hamiyet Hanımların devamıyız”

Burada satır aralarını okumamız gerekmektedir. Müziğin ses ve saz (orkestra) arasında paylaşımında Batı'da ses, orkestra yelpazeyi eşit olarak paylaşırken Türk kültüründe solist önde saz arkada eşlikle icra yapılmaktadır. Yukarıda adlarını sayarak örnek verdiğim solistler ve orkestralarına bakıldığında söz icrasında solist önde orkestra arkada eşlik yapmaktadır. Bu solistlerin ve orkestralarının toplumdan gördüğü ilginin ve sevginin temelinde bu icra tarzı vardır. Toplumun kollektif bilinci ve hafızasında var olan ifadeye hitap ettikleri için ilgi ve sevgiye mazhar olmuşlardır. Alın size bir sentez örneği daha.

Meraklısı için ek: Son günlerde Antalya Musiki Derneği’nin şef Aydemir Tuncer yönetiminde Cinuçen Tanrıkorur eserlerinden oluşan bir konserine gittim. Konser bir derneğin amatör korist ve solistleriyle icra edildi. Saz sanatkârları kendi çalgılarında yetkin isimlerdi. Yukarıda Türk musikisi icrasında olan ve olması gereken eşlik tarzını anlatmaya çalıştım. Profesyonel bir toplulukta bu denli uyumu sağlamak bir yerde kolaydır. Ama salt amatör seslerden oluşan bir koroyla böylesine bir uyum sağlamak gerçekten takdire şayan bir durumdur. Gerek koro gerekse sazlar tek ses ve tek saz varmışçasına bir icra ile musikişinasları bahtiyar ettiler. Bu güzelliğin profesyonel bir kamera çekimiyle kayda alınmaması ise bizleri ziyadesiyle üzdü. Umarın bir tekrar konseri yapılarak video kaydı yapılır ve bu güzellik geleceğe ulaşmış olur.

Bu yazı toplam 284 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim