

SANATÇI NURİ SEZEN'İN SERGİSİ ANSAN'DA AÇILDI
Sanatçının Bülbülün Penceresi adını verdiği sergi, Pazar günleri hariç 20 Kasım'a kadar gezilebilir.

Serginin açılışında "Doğa bir renk, bir biçim, çizgi, benek/Doğa bir kuş, bir ağaç, çiçek/Aslan gücün, çiçek güzelliğin, serçe sevimliliğn/Bülbül aczin, yakarışın, talihsizliğin simgesi/Herkes bir gül, bülbül/Pencereler bir perde, açılır kapanı. Kime? Neye?/Perdeyi açmayan, açamayan bazen bir sevgili, bazen Silivri/Arkasındayız hep görüntünün, aciz/Arkasındayız hep perdenin, çaresiz/Işığa hasret, karanlığa mahkumuz/Dışşarıda kalıp kabul edilmeyen, içeride kalan mahkumuz/Ayrıyız, ayrılmışız! Az zaman, çok zaman" dizelerini okuyan sanatçı Nuri Sezen segiyle ilgili gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Gürsel Kaya'ya şu açıklamaları yaptı:
"Bu sergi, sembolist anlayışla hazırlanmıştır. Semboller, renkler ve biçimlerle izleyicide bir duygu yaratmayı amaçlar. Bu duygu, pozitif, toplumsal ve faydacı bir duygudur. Ancak burada önemli olan, resimlerin kendisinden çok onların izleyicide uyandırdığı düşünce ve duygulardır. Resimlerin karşısında hissettiklerimiz, hatırladıklarımız değerlidir. Çünkü bazen kelimeler yetmez; bazı şeyler yalnızca sembollerle anlatılabilir. Bu, bir kaçış ya da kolaycılık değil; aksine, ifade etmenin başka bir yoludur. Elbette, ekspresyonizm ya da varoluşçuluk gibi farklı yönelimler de mümkündür. Ancak benim için sembolizm, hem kişisel hem toplumsal belleğin izlerini taşır. Bu sergideki imgeler —gül, pencere, kuş, parmak— her biri birer simge olarak izleyiciye farklı çağrışımlar sunar. Örneğin, pencere motifi; içeride kalmış, dışarı çıkamayan; dışarıda olup içeri giremeyen bir ruh halinin simgesidir. Bu, ızdırabı, çileyi ve mağduriyeti hatırlatır. Bu anlamda sergi, yalnızca estetik bir anlatım değil; aynı zamanda bir hatırlama ve yüzleşme alanıdır. Çalışmalarımın kökeni, 2012 yıllarında yaşanan toplumsal olaylara, özellikle de o dönemin yarattığı travmalara dayanır. “Silivri” simgesi bu dönemi çağrıştırır. Ayrıca 15 Temmuz gibi tarihsel göndermeler de bu eserlerde yer alır. Kısacası, bu sergi tamamen sembolist bir yaklaşımla, lekeler, renkler ve semboller üzerinden bir anlatım dili kurar. Anlayanlar için bu semboller çok şey söyler; anlamayanlar içinse belki sadece bir “pencere” ya da “kuş” olarak kalır. Ama asıl amaç, o sembollerin ardındaki duyguyu hissettirebilmektir. Sevenleri beklerim. Teşekkür ederim."

Araştırmacı Yazar Ali Yıldız ise Nuri Sezen'in sergisiyle ilgili düşüncelerini şöyle dile getirdi:
" 'Bülbülüm Altın Kafeste!' şarkı..
'Bülbülü altın kafese koymuşlar ille de vatanım demiş.' En son cümle Nuri hocanın resim sergisi veya onun ruh hali için çok açıklayıcı gibi geldi bana.
Yılların biriken baskıları, haksızlıklar, hukusuzluklar, adam kayırmalar, yandaşlıklar, liyakatsizliğin ödüllendirilmesi karşısında isyan eden Nuri hoca basmış fırçayı. Yahut yüklenmiş fırçaya, içinde biriken gayzı ve öfkeyi tablolara dökmüş. Bütün tablolar Hürriyet diye haykırıyor. Güneşi görmek ışığa kavuşmak isteyen insanlık için sembolik varlık kuşlar bu duyguların tercümanı olmuş. Burada bir başka mesaj da sanatçıya verilmeyen değer ile ilgili,
Onu da ben ilave edeyim:
Onca yılın Ressamı, Sanat Galerisi Müdürlüğü Yapmış, sergiler açmış, öğrenciler yatiştirmiş, Yerli ise yerli, milli ise milli; Nuri Hoca melali anlamayan nesle mi yoksa doğrudan sanatçıyı ve sanatı anlamayan Antalyalılara mı desem basmış çığlığı. Uyanın ey ahali. Duyun ey ahali, yeter artık. Sadece Silivridekiler kuşatılmış değil, beynimiz köle, aklımız esir, keyfimiz ürkek, zevkimiz hapis, her yanımız kuşatılmış sanat da kuşatılmış sanatçı da.. Duyun artık! Son sözü O demiyor ama ben diyeyim :
Uyanın ey Antalyalılar, iki buçuk üç milyonluk dünya kentinde, Kalekapısı gibi merkezi bir yerde bir Sanat ve Sergi Salonumuz bile yok."




Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim





































