Kişi başına düşen yeşil alan miktarı sözde kalmayacak kadar önemli bir olgudur.
Şehirler bu noktada doğal dokusunu ne kadar koruyabilirse ve ne kadar gelişebilirse insanlar da o anlamda mutlu olabilirler.
Beton binalarla çevrili yaşam alanlarından mutlu olan insan sayısı sanırım yoktur. Çünkü ekolojik yaşam maratonunda tüm yaşadıklarımız bir tecrübe olsa da sonuç olarak çevreci projeler insana ve tüm canlılara yönelik yapılan yatırımlardır.
Peki şehirler gelişirken ve değişirken hangi kriterleri ya da standartları yakalar?
Peş peşe sıralanan ve denize perde çeker gibi yükselen beton bloklar mı gelişmenin sembolüdür? Ya da; kişi başına düşen yeşil alan miktarının daha da artması mı?
Neredeyse her sokakta açılan AVM’ler mi; yoksa çevreci projelerin yarıştığı sosyal donatı alanların arttığı bir yaşam alanı mı?
Hangi kriterler turizm için vazgeçilmezdir?
Hangi unsurlar tarımı koruyan ve kollayan yatırımlardır?
Bu tarz örnekleri ve kıyaslamaları daha da arttımak elbette ki mümkün!
Üzülerek söylemek gerekir ki; çok hızlı bir yapılaşmanın sürdüğü ve inşaatların peşpeşe yükseldiği Antalya’da çarpık yapılaşma ile birlikte kronikleşen sorunlar büyürken, kent merkezine gelen yerli ve yabancı turistler her gelişinde değişik bir Antalya ile karşılaşıyor.
Her ilçesinde neredeyse betonlaşma yarışının devam ettiği Antalya’da yeşil dokunun yerini beton bloklar alırken, bu duruma en çok turistler şaşırıyor.
Turist; zaten yapısal tıkanıklıktan bir an olsun kurtulmak için seyahat yapıyor.
Otel’de beton duvar arasında hapsolmak için değil.
Seyahat ettiği şehrin sosyo-ekonomik yaşam tarzını, doğasını, tarihini görmek istediğinde karşılaştığı manzaralar turistleri bile üzüyor.
Pandemi dönemini yaşamaya devam ettiğimiz bu günlerde bile turizm gelirlerine ciddi anlamda ihtiyaç duyuyoruz. Nasıl ki turistler dokusu bozulmamış alanlar için şehrimize geliyorsa burada yaşayanlar olarak bizlerim de çevreci projelere gereksinimimiz var.
Doğal güzellikleriyle bir başka güzel olan Antalya bu özelliğini korumalı ve daha da geliştirmeli.
Çevre tahribatına artık dur demeliyiz. Bu alanda hepimiz sorumlu ve duyarlı olmalıyız...
Bu yazı toplam 592 defa okunmuştur.