Marketlerde, çarşı pazarda patatesi veya domatesi kilosu 5-6 liradan satın aldığımızda tarımın ne denli önemli olduğu ‘’aklımıza’’ geliveriyor…
Oysa ki, tarım sektörü için neredeyse tüm şehirleri çok uygun olan ülkemizde tarımı ihmal ettiğimizi, unuttuğumuzu ne zaman anımsayacağız?
Bir kilogram patatese 5 lira ödediğimizde mi!?
Ülkemizin dört bir tarafı tarım için uygunken; bu gücün farkında olamıyoruz nedense!
Her zamanki gibi turizme sıkı sıkıya sarıldığımız; tarımsal gerçeğimizi ve potansiyelimizi “unuttuğumuz” bir süreci yaşıyoruz…
Gelişmekte olan ülkelerin tarıma “can simidi” gibi sarıldığı bir süreçte, her zamanki gibi doğru işleri yakalama noktasında yine arka sıralardayız…
Olaya Antalya penceresinden baktığımda; neredeyse tüm ilçelerimizde genel anlamda gördüğüm en önemli özellik; tarımı ihmal ettiğimiz.
Su sorunu, ilaç ve mazot fiyatlarının sürekli artması; tarımın cazibesinin giderek kaybolmasına neden olmuş durumda.
Bu noktada üreticiyi, çiftçiyi suçlamak; en basiti ve kolayı…
Güç şartlarda ayakta kalma mücadelesi veren, sabaha kadar serasının içinde nöbet tutan, sel felaketinde dünyası kararan çiftçinin tarıma ne kadar bel bağlayacağı da merak konusu…
Ancak… Şurası da bir gerçek ki; tarımdan vazgeçmiş toplumlar, ülkeler büyük bir yıkımın eşiğine gelmiş durumda.
Hem doğal kaynaklarını kaybetmenin, hem de ekili alanlarını betona teslim etmenin; dolayısıyla da dışa bağımlı olmanın ezikliğini yaşıyorlar.
Tarım, turizm ve ticaret…
Bu üç “T” başarının anahtarı…
Özellikle tarımı ihmal eden ülkelerin turizmde büyük sıkıntılar yaşadığı bir gerçek…
Maalesef Antalya’da tarımsal kimliğimizden hızla uzaklaştığımızı düşünüyorum.
Son yıllarda özellikle tarımsal karakterli alanların hızla konut alanına çevrilmesiyle birlikte; tarım kimliğimizden hızla uzaklaştık.
Tarımı kalkındırmanın yolu, her şeyden önce üreticiyi daha çok teşvik etmekten geçiyor.
Doğal dokuyu korumak ve en önemlisi “geliştirmekten” geçiyor…
Peki bunları yapabilir muyuz?
Hayır…
Köylerden şehirlere göç devam ederken, tarım ve hayvancılık da hızla yok olmaya devam ediyor.
Bu acı gerçeği ne zaman göreceğiz?
Bu yazı toplam 1523 defa okunmuştur.