




İklim Kanunu Resmi Gazete'de yayımlandı
Türkiye’nin ilk İklim Kanunu Resmî Gazete’de yayımlandı. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) 2053 net sıfır karbon emisyonu hedefi ile ilgili iklim değişikliğine uyum faaliyetlerinin, planlama ve uygulama araçlarının yer aldığı kanun ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. İklim Kanunu’nun inşaat sektörüne yönelik etkilerine yönelik yapılan değerlendirmede, “Kanun ile birlikte binalarda karbon ayak izini azaltan inşa teknikleri, dönüştürülebilir/yenilenebilir inşaat malzemeleri, kaynakların verimli kullanımı gibi uygulamalar öne çıkacak. Sektörde BIM, enerji izleme sistemleri, yenilenebilir enerji entegre çözümleri gibi “İnşaat 4.0” teknolojilerinin kullanımı yaygınlaşacak; Ar-Ge harcamaları artacak” ifadelerine yer verildi.
Ülkemizin açıkladığı net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda, iklim değişikliği ile mücadelede esas olan sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğine uyum faaliyetlerini, planlama ve uygulama araçlarını, gelirleri, izin ve denetim ile bunlara ilişkin yasal ve kurumsal çerçevenin usul ve esaslarını yasal zemine taşıyan Türkiye’nin ilk İklim Kanunu Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Sanayi, ulaştırma, enerji, tarım, inşaat gibi yüksek emisyonlu sektörlerde temiz teknolojilerin geliştirilerek kullanımının yaygınlaştırılması, yenilenebilir enerjiye geçiş ve sıfır atık gibi hedeflere sahip olan İklim Kanunu’nda binalar temelinde inşaat sektörünü doğrudan etkileyecek maddeler yer alıyor. İklim Kanunu’nun inşaat sektörüne yapacağı etkileri ele alan Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), şu değerlendirmelerde bulundu;
‘Yeşil yapı’ rekabetçi fayda sağlayacak
“Yayınlanan raporlarda global boyutta kaynak kullanımının büyük bir kısmının inşaat sektörü tarafından gerçekleştirilmekte olduğu belirtilmekte, inşaat ve yapı endüstrisinin toplam karbon salımının yüzde 39 düzeyinde bulunduğu ifade edilmektedir. Yürürlüğe giren İklim Kanunu ile birlikte ülkemizdeki bina inşaatlarında karbon ayak izini azaltan inşa teknikleri, dönüştürülebilir/yenilenebilir malzemelerin ve kaynakların verimli kullanımı gibi uygulamalar öne çıkacaktır. İnşaat sektöründe iklim değişikliği adaptasyonunu gerçekleştirmek için enerji verimliliği önlemleri almak, yeni yapı teknolojilerini uygulayabilmek, yeşil binalar inşa etmek ve sürdürülebilir malzemeler kullanmak önem kazanmaktadır. Ayrıca, iklim değişikliğinin etkilerini değerlendirmek ve buna göre inşaat projelerini planlamak da adaptasyon sürecinin bir parçası olacaktır. Bu durum, inşaat sektörünün sürdürülebilir ve iklime dayanıklı malzemeler kullanmasını, enerji verimli tasarımlar geliştirmesini ve karbon ayak izini azaltan uygulamaları benimsemesini zorunlu hale getirmektedir. Ancak sektördeki dönüşümün hedeflere uygun şekilde hızlı gerçekleşebilmesi için Kanunda çerçevesi çizilen teşviklerin en kısa zamanda detaylarının netleştirilmesi ve vergi avantajları, düşük faizli kredi, hibe gibi yöntemlerle etkin bir şekilde hayata geçirilmesi gerekmektedir. İnşaat sektörümüz düşük karbonlu ve sürdürülebilir inşaat modellerine adapte oldukça firmalarımızın uluslararası finansman, yeşil kredi gibi imkanlara erişimleri ve uluslararası rekabet gücü artacaktır. İlk etapta ‘yeşil yapı’, inşaat maliyetlerini artırsa da uzun vadede enerji tasarrufu, verimlilik ve bakım gideri düşüşü sayesinde rekabetçi fayda sağlayacaktır.
İklim değişikliği inşaat sektörünü yeniden şekillendirirken, sürdürülebilir ve iklim dirençli yapılar inşa etmenin artık bir zorunluluk haline gelmiştir. Malzeme israfını azaltan ve inşaat sürecini hızlandırarak daha az enerji tüketimi sağlayan modüler ve prefabrik yapı sistemleri gibi sürdürülebilir çözümler yeni ve modern yapı anlayışının temelini oluşturacaktır.”
Ar-Ge yatırımları artacak
Türkiye Müteahhitler Birliği’nin değerlendirmesinde İklim Kanunu’nun müteahhitlik firmalarının yetkinliklerinin önemini artırdığı hususu da yer aldı. Yapılan değerlendirmede şu ifadelere yer verildi: “Sektörde BIM, enerji izleme sistemleri, yenilenebilir enerji entegre çözümleri gibi “İnşaat 4.0” teknolojilerinin kullanımı yaygınlaşacak; Ar-Ge harcamaları artacaktır. LEED, BREEAM gibi yeşil bina sertifikaları, ekolojik etki değerlendirmeleri, karbon hesaplaması gibi alanlarda yetkinlikler daha kritik hale gelecektir. İklim riski ve afet yönetimi planları, yerel yönetimlerce entegre edilecek; sel, kuraklık gibi risklere karşı iklim dayanımı daha fazla önem kazanacaktır.”
Tel : 0532 474 99 63 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim