Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit vatandaşlık tanımına itirazla “Kürt sorunu” diye bir kavram üretildi. Ne zamandan beri varmış bu sorun? Yüz yıllıkmış!
Yani Cumhuriyetle- Atatürk’le gelen bir sorun. Atatürk’ün kurduğu partinin liderleri dahil, Türk milliyetçisi olduğunu ifade eden bazı partiler de bu tür sorunlardan bahseder oldular. Etnik milliyetçilik hatta etnik ırkçılık kokan bu siyasal yaklaşım halka indirilmeye çalışılıyor.
Yüzyıllarca beraber yaşamış, kız alıp kız vermiş insanları birbirine düşürmek Türkiye’yi kaosa sokmaktan başka bir şey değildir.
Türkiye, Türk ülkesi ise de bütün dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de çeşitli etnik gruplar vardır. Etnik gruplara verilecek haklar, bedel ödenerek kurulmuş devleti zaafa uğratacak haklar olamaz. Etnik grupların imtiyazlısı olamaz. Her etnisiteye devlet olma yolu açılması mevcut devletin temellerini oymak olur. Devleti korumak da bir haktır vazifedir.
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halka “Türk” halkı demekte, ayrıca Cumhuriyet anayasamız vatandaşlık bağıyla bağlı herkesi eşit vatandaş ve Türk kabul eder.
Türklük, bu anlamda bir milletin adı olmanın ötesinde bir vatandaşlık tanımıdır.
Bu tanımı beğenmeyen bölücü terör örgütü PKK, Cumhuriyet değerlerini hiçe sayan, “eşit yurttaşlık” talepleri ile mozaik safsatasını ileri boyuta taşıyarak, üniter devlete etnik bölünme yolunu açmak istemekte.
Üniter- ulus devletler güçlü yapıları ile her türlü emperyalizme kapalı olduklarından, emperyalistler etnik bölücülüğü kışkırtır, ülkelerin zayıf, kendilerine muhtaç olmasını beklerler. Nitekim Orta Doğu’da güçlü bir ulus devletin varlığı istenmemektedir.
Bu gözle bakılacak olursa; Kürt halkının feodal yapısının Cumhuriyetle bozulduğunu ve bu tür memnuniyetsizliklerin emperyalist güçlerce kışkırtıldığını rahatlıkla görebiliriz.
Kürt halkının Yavuz Sultan Selim döneminden itibaren bazı ayrıcalıklara sahip olduğu; askerlik, vergi ve nüfus kaydı gibi yükümlülüklerin tam olarak uygulanmadığı Osmanlı dönemi, bazı yönleriyle derebeylik benzeri bir düzenin yaşandığı bir dönem olarak değerlendirilebilir.
Cumhuriyet onları ağadan, sahte şeyhlerden ve cehaletten kurtarmaya çalıştı, eşit vatandaş yaptı. Ülkenin her yerinde imtiyazlı sayılabilecek bir özgürlük içindeler kimseden farkları yok. 100 yıllık Cumhuriyetin verdiği bu imkanları “100 yıllık esaret” sayan Siyasal Kürtçülük korkarım Kürt halkını yeni maceralara ve acılara sevk etmez. Cumhuriyeti yok sayacak talepler kabul olmayacak dualar gibidir.
Âmin denemez.
Bu yazı toplam 96 defa okunmuştur.