Bugün 07 Ekim 2024 Pazartesi
  • Antalya24 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2920.624
    %0.03
  • Dolar
    34.2683
    %0.11
  • Euro
    37.6359
    %0.04
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
“Şehirlerimiz estetik dışı”
16 Kasım 2020 Pazartesi 16:44

“Şehirlerimiz estetik dışı”

ANSİAD üyelerine ‘Estetik Yaklaşımlar ve Kentler’ konulu bir sunum yapan Antalya Bilim Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Örnek, “Şehirlerimizin ne kadar estetik dışı olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Buna içinde yaşamakta olduğu

ANSİAD üyelerine ‘Estetik Yaklaşımlar ve Kentler’ konulu bir sunum yapan Antalya Bilim Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Örnek, “Şehirlerimizin ne kadar estetik dışı olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Buna içinde yaşamakta olduğumuz Antalya da dahil. Bütün şehirlerimiz gittikçe daha çirkin olmaya devam ediyor” dedi. Postmodern çağda tarihin önem ve anlamını yetirdiğini de belirten Örnek, “İçinde yaşadığımız kentlerde tarih zayıflıyor, arka planda kalıyor. Kültürel miras arka planda kalıyor. Turizm olmasa hiç kimse kültürel varlıkların yüzüne bile bakmayacak” diye konuştu.

 

Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin (ANSİAD) iş dünyası ve iş insanlarını topluma daha yakından tanıtmak ve özellikle gençleri inovatif girişimciliğe özendirmek amacıyla 2003 yılından bu yanadır gerçekleştirdiği ANSİAD Girişimcilik Günleri’nin 18’ncisi bu yıl ‘Akıllı Şehirler’ temasıyla gerçekleştiriliyor. Covid-19 salgını nedeniyle etkinlik kapsamındaki felsefe ve tarih konferansları bu yıl online olarak yapılıyor. Konferansların ilki Antalya Bilim Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Örnek’in 'Estetik Yaklaşımlar ve Kentler' konulu sunumuyla ANSİAD Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Volkan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirildi. İki bölümlü bir sunum yapan Prof. Dr. Örnek, postmodern çağda şehirlerin estetik dışı olduğunu belirtti. Şehirlerde tarihin önem ve anlamını yitirmeye başladığını da kaydeden Örnek, kültürel mirasın arka planda kaldığını vurguladı.

untitled-3-copy-004.jpg

“ŞEHİRLERİMİZİN ESTETİK DIŞI OLDUĞUNU HEPİMİZ BİLİYORUZ”

Akıllı şehirler denince belediyeyi veya teknolojiyi ilgilendiriyor gibi bir izlenimin oluştuğunu ve bunun doğru olduğunu belirten Örnek, “Bunun birde estetik yanı var. Şehirlerimizin ne kadar estetik dışı olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Buna içinde yaşamakta olduğumuz Antalya da dahil. Bütün şehirlerimiz gittikçe daha çirkin olmaya devam ediyor” dedi.

 

“ESTETİK, HOMEROS DÖNEMİNDE BAŞLADI”

Sunumuna estetik konusunun ne anlama geldiğini anlatarak başlayan Prof. Dr. Örnek, estetiğin başlangıcının Antik Grek kültüründe şiirsel bir dünyanın yaratılmasıyla Homeros dönemine dayandığını belirtti. Güzel olan şeylerin sevildiğinin altını çizen Örnek, estetik konusunu eski çağlardaki yapılardan örnekler göstererek ve felsefecilerin görüşlerine dikkat çekerek anlattı.       

 

POSTMODERN ÇAĞIN ÖZELLİKLERİNE DİKKAT ÇEKTİ

Estetik konusunun çağa ve kültüre göre değişiklik gösterdiğine işaret eden Örnek, postmodern çağın özelliklerine dikkat çekti. Postmodern çağın özelliklerini çok uluslu tüketim kapitalizmi, gereksiz malların üretimindeki aşırılık, bolluk psikopatolojisi, yaşam alanımızı dolduran, yanıltıcı, simülatif malların, özden yoksun imge ve göstergelerin pornografik aşırılığı, estetik popülizmin yükselişi rüküş ve ıskarta nesnelerin bolluğu, yeni üretim ve yeniden üretim teknolojisinin gelişmesi, tekniğin yeni dünya ekonomik sistemine sıkı sıkıya bağlılığı, tekniğin ekonomik güce ulaşmanın aracı haline gelmesi, derinlik eksikliği, tarihin önem ve anlamının zayıflaması, teknik-estetik çağın fantastik dünyası, yeni yaratıklar, yeni malzemeler, yeni boyutlar, yeni bilimler, yeni teknolojiler ve yeni mallar olarak sıralayan Örnek, içinde bulunduğumuz çağda çok uluslu bir tüketim kapitalizmi yaşandığını dile getirdi.

untitled-4-copy.jpg

“TARİH ÖNEM VE ANLAMINI YİTİRİYOR”

Postmodern çağda tarihin önem ve anlamını yetirdiğini belirten Örnek, “İçinde yaşadığımız kentlerde tarih zayıflıyor, arka planda kalıyor. Kültürel miras arka planda kalıyor. Turizm olmasa hiç kimse kültürel varlıkların yüzüne bile bakmayacak. Bir yerde mozaik bulunuyor ‘Turizme kazandırılacak’ deniyor. Niye turizme kazandırılsın ki? Turizme kazandırılmasa o güzelim mozaiklerin değeri yok mu? Anlamsız mı onlar? İşte tarih perspektifini ve anlamını bu şekilde yitiriyor” dedi.

 

“BOĞAÇAYI PROJESİYLE, KONYAALTI PLAJINI KAYBEDECEKTİK”       

Postmodern estetikte hayal ile kurgunun gerçeklikten daha gerçek olduğu bir dünya yaratıldığını ifade eden Örnek, “İçende yaşadığımız gerçeklikten daha gerçek bir dünya kurgulanıp bize sunuluyor. Biz onun içinde yaşıyoruz ve işin kötü tarafı hoşumuza da gidiyor. Nesnelerin teknolojiyle niteliksel bir değişimi söz konusu. Nesneler değiştiriliyor. Endüstriyel projeler karşımıza çıkıyor. Çılgın projeler. Antalya’da da vardı çılgın bir proje. Boğaçayı projesi. Ne hale geldiğini gördük. Neredeyse Konyaaltı plajını kaybedecektik. Bunlar tüketime yönelik ve bir şekilde biz ikna ediliyoruz. Teknolojinin mükemmel kullanılmasıyla. Yanılsama resimleri, simülasyonlarla. Kanal İstanbul ,Türkiye’nin en büyük çılgın projesi. Bize Antalya’da nasıl gösterildi? Güzelim yelkenliler, marinalar. Aynı şey İstanbul’da yapılıyor. İstanbul’u çılgın projelerden Allah korusun” diye konuştu.        

 

“SANATIN KARŞISINDA TÜKETİME YÖNELİK BİR İLETİŞİM SÖZ KONUSU”

Postmodern çağın estetik anlayışının arkasında ekonomi anlayışı, tüketim ve inşaat sektörü gibi şeylerin olduğunu kaydeden Örnek, “Sanatın karşısında yer alan, tüketime yönelik bir iletişim stratejisi söz konusu. Shopping Center, alışveriş merkezi. Bunlar sanatı değil tüketime yönelik bir iletişim stratejisini, olağanüstü teknolojileri kullanıyorlar. En çok reklamları görüyorsunuz. Teknik araçtan amaca dönüşüyor. Tüketime yönlendiriliyoruz” ifadelerini kullandı.              

    

“YANILSAMA YARATILIYOR”

Alışveriş çılgınlığının yaşandığı Kara Cuma’dan bir görüntü paylaşan Örnek, “Üretilen malların bolluğuyla, teknik ürün estetikliği sayesinde bütün ihtiyaçlara cevap verdiği yanılsaması yaratılıyor. Ortaya çıktı ki Kara Cuma’da satılan malların önemli bir kısmı normal zamanda satılanlardan daha pahalıya satılıyor ama insanlar öylesine manipüle ediliyor ki sanki o malı aldın aldın ömür boyu bir daha bulamayacaksın. İnsanlar birbirini yiyor. Gece yarısı kuyruğa giriyor. Bu bir ideoloji. İnsanlar buna bağlanıyor” şeklinde konuştu.       

untitled-1-copy-019.jpg

“GELENEKSEL MİMARİYE UYGUN OLMAYAN YAPILAR VAR”

Şehirlerde kentin bütünlüğünden bağımsız yapıların yükseldiğine dikkat çeken Örnek, “Kente, kentin geleneksel mimarisine uygun olmayan yapılar Antalya’da da var ve sayıları gittikçe artıyor. Mark Antalya birincisi. Bir otel var ikincisi. Çevreyolu üzerinde kötü siyah bir bina var. İstanbul bunun en berbat örneği. Gökdelenler var. İzmir’de yamru yumru binalar. Hiçbiri kentin geleneksel estetiğine, alışılmış kültür mirasına ve tarihine uygun değil ama bu çağa uygun” açıklamasında bulundu.

 

“KENTLERDE SAÇAKLANMA VE PARÇALANMA VAR”

Kentlerde saçaklanma ve parçalanmanın bir arada olduğunu belirten Örnek, “Kentler nerede başlıyor nerede bitiyor bilmiyoruz. Aşırı büyüme, yayılmacı bir teknoloji söz konusu. Yeni kentlerde ürün markaya dönüşüyor. Marka logo haline geliyor. Logo baş harf. Marka ürünün önüne geçiyor. Ürüne inanmayabilirsiniz ama estetik albenisine kapılıyorsunuz” dedi.

 

“KENTİN TARİHİ SORGULANMIYOR”

Kentlerin markalarla kültürün bütünleştiği bir reklam biçimi haline geldiğini dile getiren Örnek, binaların reklamlarla dolu olduğuna dikkat çekti. Anlamları değil duyuları aydınlatan ışıkların parıldadığını söyleyen Örnek, artık anlamın sorgulanmadığını kaydetti. Hiç kimsenin kentin tarihini veya efsanelerini sormadığını dile getiren Örnek, “Kentin arka plandaki tarihi, kültür mirası, zenginliği en azından yaşayanlar tarafından sorgulanmıyor. Herkes tüketime dönük bir yaşam tarzına sahip” açıklamasında bulundu.

untitled-2-copy.jpg

“NASIL YAŞAMAK İSTİYORUZ?

Son olarak “Kentlerimizde nasıl yaşamak istiyoruz?” sorusunu yönelten Örnek, “Biz bedenimizin duyusallığına kapılıp, sahip olmak hırsı, tüketmek isteğiyle hareket eden insanlar mı olmak istiyoruz? Bizim yaşam düsturumuz nedir? Estetik kaygının gelenekten kopmayan ama çağdaş bir yaşam düsturuyla birlikteliği mümkün mü? Rafine bir estetik kaygısıyla geleneklerden kopmayan ama çağdaşlıkla iyi bir uyum içinde bir yaşam düsturu yaratıp, bunları birlikte içselleştirerek yaşamak mümkün mü değil mi? Biz kentlerimizi teknolojiyle pompalanan bir tüketim kapitalizminin boyunduruğuna mı terk edeceğiz? Yoksa kültür mirasımızı koruyarak ama çağdaş bir anlayışla yeniden yorumlayarak mı kentlerde yaşayacağız? Bu bizim için ve çocuklarımız için hayat memat sorusu” dedi. Örnek, konuşmasının ardından katılımcıların sorularını yanıtladı. HABER: YUSUF KATRAĞ

Bu haber toplam 1840 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim