Bugün 31 Aralık 2025 Çarşamba
  • Antalya13 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    5960.05
    %-0.70
  • Dolar
    42.9591
    %0.08
  • Euro
    50.6117
    %0.24

MUHARREM YELLİCE / KONUK YAZAR

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
MUHARREM YELLİCE / KONUK YAZAR

ATSIZ

31 Aralık 2025 Çarşamba 14:04

Hüseyin Nihal Atsız’ın Cumhuriyet dönemiyle yaşadığı gerilim, çoğu zaman yüzeysel bir “rejim karşıtlığı” şeklinde yorumlanmıştır. Oysa Atsız’ın yazıları ve hayat çizgisi dikkatle incelendiğinde, meselenin Cumhuriyet rejiminin kendisinden ziyade, Cumhuriyet adına hareket eden kadroların zihniyeti ve uygulamalarıyla ilgili olduğu görülür. Atsız, devlet fikrine bağlı, disiplinli ve tarih sürekliliğini esas alan bir düşünürdür. Onun itirazları, ilkesel bir rejim reddinden değil; liyakat, ilim ahlâkı ve fikrî hürriyet konularındaki hassasiyetlerinden doğmuş gibidir. Ancak tüm servet-i Fünun aydınlarının ve Mehmet Akif’in dahil olduğu aydın kadronun II. Abdülhamid’i eleştirmesine ve kızıl Sultan olarak nitelemelerine rağmen Atsız bu despot yapıyı Gök Sultan olarak değerlendirmiştir.

Atsız’ın özellikle 1930’lu yıllarda kaleme aldığı yazılarda, üniversite ve kültür çevrelerinde oluşan yeni bir tipin eleştirisi dikkat çeker. “Z Vitamini” başlıklı yazısı bu bakımdan anahtar metinlerden biridir. Bu yazıda Atsız, bilgi ve emekle değil; dönemin siyasî rüzgârına uyum sağlama kabiliyetiyle yükselen bir zümreyi hicveder. Buradaki eleştiri doğrudan Cumhuriyet’e yönelmez; aksine Cumhuriyet’in bilim ve kültür alanında vaat ettiği nitelikli kadro idealinin, pratikte zedelendiğine işaret eder. Atsız’a göre ilmî yetkinlik yerine siyasî uyumun ödüllendirilmesi, uzun vadede hem üniversiteyi hem de devlet aklını zayıflatacaktır.

Bu eleştirilerin, dönemin siyasal iklimi içinde özellikle İsmet İnönü devriyle örtüştüğü görülür. Atsız, İnönü’yü çoğu zaman bir şahıs olarak değil, bir dönemin sembolü olarak ele alır. Onun itirazı, tek sesliliğin ve bürokratik sadakatin öncelendiği bir kültür ortamınadır. Bu bağlamda İnönü, Atsız’ın metinlerinde doğrudan hedef alınan bir kişi olmaktan çok, belirli bir kadro anlayışının temsilcisidir. Dolayısıyla burada söz konusu olan, şahsî bir husumet değil; devlet–ilim–siyaset ilişkisinin nasıl kurulması gerektiğine dair köklü bir görüş ayrılığıdır. Ancak Tarih boyunca otokratik bir düzenle yönetilen bir milletin demokrasiye geçişte bu tür sıkıntıların olması doğaldır. Atsız bu konuda haksızdır.

Atsız’ın Cumhuriyet dönemi aydınlarıyla yaşadığı gerilimlerden biri de Pertev Naili Boratav’la olan fikir ayrılığıdır. Aynı kuşağın, hatta aynı akademik çevrenin mensupları olmalarına rağmen, iki isim arasında belirgin bir yöntem ve dünya görüşü farkı vardır. Boratav, halk kültürünü daha çok toplumcu ve sınıf merkezli bir perspektifle ele alırken; Atsız, halk kültürünü tarihsel süreklilik, devlet fikri ve Türk kimliği çerçevesinde değerlendirir. Bu ayrım, zamanla yalnızca ilmî bir farklılık olmaktan çıkmış, üniversite içindeki konumlanışlara da yansımıştır. Boratav Cumhuriyet üniversitesinde yer bulurken, Atsız sistem dışına itilmiştir. Atsız’ın tepkisi burada da kişisel değil; bilimin siyasal meşruiyetle araçsallaştırılmasına yöneliktir. İkiside fikir olarak Türkçüdür.

Atsız’ın Mehmet Âkif Ersoy’a yönelik hassasiyeti de aynı ahlâkî çizginin bir parçasıdır. Âkif’e, hayatının son döneminde reva görülen ilgisizliği eleştirirken, Atsız bir kez daha rejimi değil, insanî ve vicdanî sorumlulukları ihmal eden uygulamaları hedef alır. Ona göre devlet güçlü olabilir; ancak vefasız ve ahlâksız olmamalıdır. Bu tavır, Atsız’ın siyasal değil, etik bir duruş sergilediğini göstermektedir. Adsız bu konuda haklıdır.

Sonuç olarak Atsız’ın Cumhuriyet dönemiyle yaşadığı sorun, rejimin varlığına yönelmiş bir reddiye değildir. Onun asıl meselesi, Cumhuriyet adına konuşan fakat liyakatten, ilim ahlâkından ve fikrî cesaretten uzak kadrolarladır. Atsız, Cumhuriyet’in vaat ettiği yüksek nitelikli devlet ve kültür idealinin, günlük siyasetin dar kalıplarına hapsedilmesine karşı çıkmıştır. Bu nedenle onu “Cumhuriyet düşmanı” olarak nitelemek değil; Cumhuriyet içindeki sert bir muhalif, hatta bir iç eleştirmen olarak değerlendirmek tarihsel gerçekliğe daha uygundur. Atsız yalnız adamdır. En güvendiği dostları tarafından dışlanan adamdır. Fikirlerini korkusuzca savunan ve fikirlerini iman haline getiren adamdır. 

Yoldaşını bırakıp gidenlerin topuda değişilir sokak kaltağına, ifadesi  44. Olaylarındaki tavrı yüzünden Türkeş için söylendiği iddia edilmiştir.

Bu yazı toplam 122 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim